
“Mutlu olmak neden bu kadar zor? Yaşamın anlamı ne? Sorularının birbiriyle bağlantısı Csikszentmihalyi’nin akış teorisinin temelini oluşturur. Genel olarak yazarın birinci soruya yanıtı şaşılacak kadar açıktır: Mutlu olmak zordur çünkü evren bizim mutluluğumuz için yaratılmamıştır. Dinler ve mitler bu gerçeğe karşı bir miktar güvence olarak ortaya çıkmış olsalar da ilk elden edinilen bigiler bu acı gerçeği acımasız bir biçimde tekrar tekrar açıklığa kavuşturur. Csikszentmihalyi evreni düzen ve kaos (entropi) halinde düşünmenin en iyi yol olduğunu söyler. Bu yüzden düzenin bilinçte oluşması, ‘aklın denetimi’ mutluluğun anahtarıdır.
Csikszentmihalyi araştırmalarında mutluluğun yapısını inceleyerek değil, ‘İnsanlar en fazla ne zaman mutlu olurlar?’ sorusunu sorarak başlamıştır. En değerli bulunan ve gerçekleştirildiğinde başka konulardaki endişeleri ya da düşünceleri yok eden eylemlere ‘nihai deneyimler’ ya da sadece ‘akış’ adı verildi. Nihai deneyim bizi yönlendiren ve duruma hakim olduğumuzu sezdirendir. Bu durumu, ‘zamanın durduğu an’ olarak fark edebiliriz. Taocu bilgini Chuang, Ting isimli öyküde bu durumu; ‘Görüş ve anlayış işlemez olur ve ruh dilediği yere gider’ şeklinde ifade etmiştir. Mutluluğun kaynağı düzenli çalışan bir akıldır.
Yazar bu nedenle sevdiğimiz işlere daha fazla yönelerek mutluluğu ve yaşamın anlamını artırmak gerektiğini ileri sürer. ‘Yaşamı anlamlı kılma’ sorunu gizemli bir yanıtla değil, zihinsel ve kişisel düzeyde bir yanıtla çözülebilir. Yaşamın anlamı, benim için anlam taşıyan her şeydir. Akış deyimi bundan keyif alan kişiler için bir açıklama gerektirmez, bizler sadece bunun mutluluğun özünü oluşturan iki yaşamsal unsur içerdiğinin farkına varırız: ‘bir amaç ve kendini tanıma.’ Yazar yirmi birinci yüzyılda en başarılı ülkelerin ve toplumların insanlara akış oluşturacak faaliyet için en fazla fırsatı tanıyanlar olacağını ileri sürer.
Nietzsche insanların eylemlerinin temelinde ‘güç kazanma isteğinin’ bulunduğuna inanıyordu fakat akış teorisi bunun ve diğer motivasyonların ‘düzen isteğinden’ kaynaklandığını ileri sürer. Düzenli bir kişilik duygusunu geliştiren her eylem bize hem anlam hissi hem de mutluluk sağlar.”
“Mutlu olmamız evrenin büyük güçlerinin denetim altına alma yeteneğimize değil, içimizdeki uyuma bağlıdır. Dışımızdaki çevreyi nasıl denetim altında tutabileceğimizi öğrenmemiz elbette gereklidir çünkü fiziksel olarak varlığımızı sürdürmemiz buna bağlıdır. Ama bu egemenlik, bireyler olarak hissettiklerimizi zerre kadar etkilemez ya da dünyadaki karmaşayı azaltmaz. Bunun için bilincimize egemen olmayı öğrenmemiz gerekir.”
“Akış kişiliği bütünleştirir çünkü o derin konsantrasyon içinde bilincimiz olağanüstü düzenlidir. Düşünceler, niyetler, duygular ve tüm duyular aynı hedefe odaklanmıştır. Deneyimler uyum içindedir. Akış süreci sona erdiğinde kişi kendini öncekinden daha bütünleşmiş hisseder; yalnızca içsel olarak değil, başka insanlar ve genel olarak dünya açısından da.”
“Boş oturmaktansa sevdiğiniz bir işi yapmak daha anlamlı bir yaşama, mutluluğa ve daha karmaşık bir kişiliğe yönelmenin yoludur.”
Mihaly Csikszentmihalyi
1990’lı yılların sonlarında bireyin ve toplulukların gelişimini destekleyen unsurları incelemeyi ve bunları teşvik etmeyi amaçlayan yeni bir psikoloji akımı doğmuştur. Pozitif Psikoloji adı ile anılan bu yeni akım, hümanistik psikoloji hareketinin devamı olarak da kabul edilmektedir.
Konu üzerinde dikkat çekici çalışmalar ortaya koymuş olan Mihaly Csikszentmihalyi, coşkulu mutluluk anlarını incelemiş ve hayatın anlamı olarak addedilen bu anlarda, insan zihninin özel bir “duruma” girdiğini keşfetmiştir. Csikszentmihalyi bu özel duruma “akış” adını vermiştir.
Zihin akış durumuna girdiğinde, adeta başka bir gerçeklik kapısı aralanır. Kişi büyük bir coşku ile yaptığı işe odaklanır, yeteneklerini maksimum düzeyde kullanmaya başlar, yaratıcılığının zirvesine doğru ilerlerken, kendi duyguları da dahil olmak üzere yaptığı iş dışındaki her şeye karşı ilgisini kaybeder. Bu tanımlamaların romantik ve abartılı tanımlamalar olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ancak Csikszentmihalyi’nin bunun niçin böyle olduğu ile ilgili bilimsel bulgularla desteklenen bir açıklamada bulunmuştur: İnsan zihni saniyede 110 bit bilgi işleyebilir. Coşkulu yaratım süreci söz konusu olduğunda kişinin tüm kapasitesini üzerinde çalıştığı işe vakfetmesi ona kim olduğunu, ne hissettiğini ve hatta aç mı tok mu olduğunu bile unutturabilir. O anda artık onun için sadece yaptığı iş vardır. Onunla bütünleşmiş kendisini akışa bırakmıştır. Birçoğumuz akış durumunu bilinçsiz olarak deneyimleriz.
Akış durumunu bilinçli olarak yaşayan sanatçıları, sporcuları, bilim insanlarını vb. yanı sıra tesadüfen deneyimlemiş olan kişileri de kapsayan araştırmaları sonucunda Csikszentmihalyi, bilinçli bir çaba ile bunu herkesin yapabileceğini söyler.
Zihnimizi akış durumuna nasıl sokarız?
Zihni akış durumuna sokabilmek için kişi öncelikle net hedefler belirleyerek işe başlamalı, enerjik bir şekilde yapılan etkinliğe kendini vermeli ve hedefleri tam olarak gerçekleştirmek için becerilerini maksimum düzeyde kullanmalıdır. Hedefin zorluğu ile yeteneklerin dengesi çok önemlidir. Kişinin kendini adayarak zorluğun ve yeteneklerin üst sınırına yükselmesiyle girilen yeni gerçeklik kapısının ardında, kimliğin bile yok olduğu, aşkın bir mutluluk duygusu ile akış hali ortaya çıkar.
Bir zorluğun üstesinden gelmek için becerilerin tamamı seferber edildiğinde; eğer etkinliğin zorluk seviyesi düşük ise akışta kalmak için etkinliğin zorluğunu artırılırken tam tersi söz konusuysa, yani zorluk seviyesi becerilerinin üstündeyse bu defa da becerilerin gelişmesi söz konusu olur.
Zihinsel akış durumunda neler hissederiz?
Tam olarak odaklanma, konsantre olma,
Mest olma hissi (esrik, ecstasy),
İçsel berraklık duygusu (yapılması gerekenleri ve en iyi nasıl yapılacağını bilme),
Yeteneklerinin hedefler için yeterli olduğundan emin olma,
Huzur duygusu (bütün endişelerin ve egonun sınırlarının ötesine geçme),
Zamansızlık duygusu (şimdiye odaklanma, ‘anda var olma’, saatlerin bir dakika gibi hızla geçmesi vb.)
İçsel motivasyon (görevi yerine getirmenin ödülünün kendisi olması. Yani yaptığı şeyi, yaptığı şey hatırına yapma!)
Bütün bu unsurlar bir araya geldiğinde akış ortaya çıkar.
Kaynak: http://www.olaganustukanitlar.com/zihnin-akis-hali-hayati-yasanir-kilan-anlam/
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
“Hakkında hararetli tartışmalar yapılan Atlas Silkindi kitabını insanlar ya sever ya da ondan nefret...
Teknenin nereye gideceğini, rüzgarın nereden estiği değil, sizin yelkeninizi ne yöne açtığınız belir...
Mutlak Gücün Yolu (1990) / Gary Zukav