
Yapılan araştırmalar aşkın beyin kimyasını değiştirdiğini ortaya koyuyor. Londra Üniversitesi Nörobiyoloji profesörlerinden Semir Zeki, fonksiyonel MRI kullanarak yaptığı araştırmada, aşkın kişilerdeki muhakeme yeteneğini kaybettirdiği ve saplantılı kişilik bozukluğuna neden olduğunu ortaya çıkardı. Sanırım aşkın gözü kördür sözü de buradan geliyor.
Hep diyorum :
Aşk bir hastalıktır. Tedavisi de yoktur. Neyse ki zamanla kendiliğinden iyileşir…
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Başına Buyruk Beyin / Cordelia Fine
Korktuğunuz şey neden başınıza gelir? : “Başka insanların düşüncelerinin sizi farkında olarak ya da...
Korktuğunuz şey neden başınıza gelir? : “Başka insanların düşüncelerinin sizi farkında olarak ya da...
Rüya
Eğer rüyanda düşersen ölürsün, uyanamazsın. Bu yüzden yere varmadan uyanırsın. Uyanmak, beyini...
Eğer rüyanda düşersen ölürsün, uyanamazsın. Bu yüzden yere varmadan uyanırsın. Uyanmak, beyini...
Rüzgar
Sahte özgürlük hissi en az stres kadar korkunçtur. Bu korku, kişiyi somut kavramlardan koparıp so...
Sahte özgürlük hissi en az stres kadar korkunçtur. Bu korku, kişiyi somut kavramlardan koparıp so...
Bilgi Paylaştıkca Çogalır...
69 Cevaplar Kime:“Aşık olunca beyin kimyası değişir mi?”
dikkatli olup kendimizi bu hastalıktan korumalıyız
*************************
Üstelik aşısı da yok. ehi.
Sen iyileştin mi?
*******************
Hasta olmadım ki! ehi.
Hah hah hah! Bana sorsaydın, aşık olunca beyin kimyasının değiştiğini söylerdim sana…
)
*********************************
Beyin pötürdüyormuş bi de. ehi.
hasta olmak istiyorum kısaca…
*************************
Neyse ki zamanla iyileşebiliyor bünye. oh.
Aşk dünyanın en güzel hastalığıdır… Sadece çok şanslı insanlar tutulabilir bu hastalığa… Ama ne yazık ki çabuk iyileşiyor. Keşke daha uzun sürseydi.
***************************
Sen böyle deyince aklıma Mevlana’nın bir deyiş geldi:
Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur, şaşılacak olan odur ki kuzu kurda gönül bağlamış aşık olmuştur.
Büyük düşünür kesinlikle doğru demiş… Bir tarif de benden (yemek tarifi gibi oldu ama..) Aşk çılgınca akan bir su gibidir, içine daldın mı kapılıp gidersin, sürükleyip götürür, durduramazsın.
***********************
Kanoyla üzerinde akmalı o zaman.
yorumsuz
********************
Yorumsuzluğun da kendisi bir yorumdur.
Bazen bir çok yorumdan daha da açıklayıcı olabilir üstelik.
Kanoyu yönetmek mümkündür, ama aşk irade dışı bir olaydır. Dedik ya beyin kimyası değişiyor diye… Düşünmek yok, kendini bırakmanı ister aşk, kapılıp gitmezsen o aşk değildir.
****************************
Hmm. Doğru bir yaklaşım bu. Şelaleden aşağıya atlayasım geldi. Hoş bir düşünce bu.
Merhaba, ben hep konuyu okur, diğer kardeşlerimizin yazmış oldukları yorumlara bakmadan, önce konuyla ilgili kendi yorumumu yazarım. Daha sonra ki, yazışmalarda diğer kardeşlerimizin yorumlarını da okur, onların görüşlerini de dikkate alarak, ben de bu çorba tasının içine düşerim.
Aşk, aşık vb. olununca, beynin kimyasının değiştiğine, ben zaten önceden beri inanıyordum. Ben bu konuyu bildiğim için hiç aşık olmadım.
Gerçekten aşık olan ne görüyor, ne de hissediyor, tüm duyular stop! Gidiyor ateşin içine kendini atıyor ve yakıyor!..
********************************
Tüm renklerin karışımının beyaz olması gibi tüm duyguların karışımı da aşk sanırım.
Can Yücel’in aşka bakışı ise şöyle;
Bir sergide ortada dolanırken, alımlı bir kadın heyecanla yanına gelir: “Can Bey, tanıştığımıza ne kadar memnun oldum anlatamam. Sizin en büyük hayranınızım. Can Baba sırıtır:
“Demek öyle, gel yatalım o zaman” Kadın küskün bir ifadeyle bozuk atar: “Aşk olsun Can Bey!!
Can Baba cevaplar:”Ee o da zamanla olur tabi”
Bilmem anlatabildim mi?? Beynin kimyasını bozan şeyi Can Baba bence çok güzel özetlemiş.
****************************
Bu dialogda kadın olumcu cevap verseydi Can ne yapardı acaba?
Eminim can çekişmezdi. ehi.
Aşktan beyin kimyası bozulmuş iki insan arasındaki son ilişkiyi okuyun:
Seslendi… Başımı çevirdim,
Sonra sustu…
Soramadı ve yutkundu.
Gözlerine baktım, durdu…
Gözleri “gitme” diyordu.
“Nereye gidiyorsun?” diye sordu.
Sesi kulağıma değil, yüreğime düşen bir kordu,
“Malum yere “ dedim.
O, bunu biliyordu,
Gideceğim için korkuyordu,
Ama bir türlü “gitme” diyemiyordu.
“Gitme!” demek onun için ne kadar zordu.
Benim de gitmekten başka çarem yoktu.
Ve olan oldu…
Yazan: Recep Altun
Hiç mantık var mı bu olayda?
************************
Olan olsun.
Bazen en güzel yol budur…
a-şık-sııın puhahaha
********************
Hö? Fakat nasıl olur?
ayyyh çoo güldüm
**********************
Gülmeli coşmalı bünye.
38 adet yorum yapan görünce… aman allahım ne çok muzdarip var dedim önce… sonra belki itiraz edenler vardır diye düşündüm..
Ah-ha! meğer ÇET program uygulaması varmış!!!
İçimdeki kadınların birinde beyin hiç olmadığı için çok şanslı.. hastalanması falan mümkün değil.. diğeri ise doğuştan hasta!!
Ben mi?… zaman zaman sağlıklı halimin kıymetini anlayabilmek için mikroplarla gönüllü görüşmeler yapmaktayım sevgili oyumben!
**********************
Doğuştan kör olanlar sonradan kör olanlara göre daha şanslı bence.
Çünkü doğuştan körün ne kaybettiğini bilme imkanı yok…
Bu arada gönüllü görüşme tekniği, aşıyı getirdi aklıma. Kulağa çok mantıklı geliyor.
Beni bu seferlik affet desem… Bu konu uzmanlık alanıma girmiyor da
)) Ahkam kesmek istemem.
************************
Bence her insanın bi şekilde yaşadığı bir durum sanki.
Düşünceleri aktarmak rahatlatıcı bir eylem.
Düşüncelerimi aktarcam ben. oh.
bi marjinallik söz konusu ama kesin şeedemedim
********************
Marjinalliğin doruklarından aşağıya doğru hoyratca koşmalı. Sonra da coşmalı.
kjbnklafn
*******************
Tek sesli harf olduğu için sesimi çıkartamadım.
Bu bir efekt sanırsam. Ne efekti bilmiyorum.
Güzel tarafı varmış iğnesiz ilaçsız zamanla iğleşmek hehe
*************************
Zaten bu güzel tarafı olmasa gezegende insan kalmazdı herhalde.
efenimm….develer tellal iken,bi gün ben yolda yürür iken bi beddua ettim aşkın gözü kör olsun die….
İşte o gündürrr bugündürr aşkın gözü kördürrr …hehe
*******************************
Aklıma hoş bir deyiş geldi:
Aşkın gözü kördür.
Kör olan gözler evlenince açılır. ehi.
Konumuzla alakası yok fakat
onu bunu bırak: napan
*******************
Ahanda bıraktım. (Ellerini kaldırır, Sıçrar ve ayaklarını birbirine çarptırır. Niye böyle yapar kendisi de bilmez. )
Hastasın sen.
*******************
Keşke. ehi.
benceeee insan da aşk ta tek başlarına sessiz sedasız akıp giden zamanın yolcusudur, olur da bir apartman girişinde, bir balkkalda, bir metroda yada arkadaş toplantısında kazara karşılaşırlarsa işte o zaman ortalığın kimyası değişir, eğer beynimize hükmetmeyi öğrenebilseydik eminim ki aşka pek prim vermezdik)
)
)
sanırsam saçmaladım, aşık olmam lazım
*************************
Sessiz sedasız akıp giden zaman içinde eriyor beynimiz.
Aşk bu süreci hızlandırıyor.
Fakat sıvı beynin katısından daha iyi olduğu ne malum?
bak bi “hö”me cevap vermedin,burda durmuş ahkam kesiyorsun
ayıp ya ayıp ben de eridim yani(bi vurdumduymazlık bi adamsendecilik)
****************
Fakat nasıl olur? Nerde hön? ( hön ne ya ehi.)
sol gömlek cebinin dibinde;cehennemin dibinde höm
***********************
ehi ehi diye ses çıkarttırdın bana. ( Gömlek cebine bakmak ister ama gömlek giymemiştir. )
tm cozutuk insan anlıyorum seni(başını okşıcakmış gibi yapar ,yapıştırır bi tane)ha bi de ehihihihihihihi…(bende takılıyo bu)
***************************
Beş parçalı organının ürettiği momentumu ensemde hissettiğimde bi ışık gördüm.
Aydınlandım adeta.
İdrake vardım ben. Saol.
yok sana sıkı bi dayak lazım gerçekten (kaba kuvvete karşıyaaam bu arada) ama yapıştırmayı ço isterdim ya
*************************
Kulunçlarıma iyi gelebilir bu. Yapıştır. Mümkünse uhu ilen. ehi. (Cidden kötü espri ama birdenbire oldu.)Bi de acaba şlop mu yoksa şlap diye mi ses gelir? Merak ettiğimi ifade etmek istiyorum. Çotanagg diye gelirse vay halime. (Efektleri seviyorum ben.)
ha ses tabi ya,tabiii yaaa
burdan pek tabii olmaz ama seni temin ederim ki şu an kuluncunla birlikte seni de yok etmeyi ne kaddar isterim o şerefe nail olmak beni nasıl mutlu eder (Allah’ım içimin yağları eridi)bilemezsin
**************************
Hmm. Düşündüm bunu. Ben de mutlu olabilirim bu durumdan. Yap lütfen. Saol. Eksik olma. Mersi bi de.
yeni yerine ilk defa geliyorum… hımm güzelmiş manzarası harika… mutlu olursun umarım
))
ve aşkkk hımmm kimya bozuluyor, lumbagom azıyor, hatta burnumun üzerinde iki sivilve bile peydah oldu… fakat bir tedavi yöntemleri var kiiii
********************
Mutluyum adeta. Tedavi yöntemlerini bilmek isterim ama hasta olmam lazım önce ehi.
******************
Ahenk oldu adeta. Senkronize bi şey oldu. Ne hoş.
Dup. Ağk. Noluyo ya? ( Şebelek gibi bakınır… )
şu an için tek sevindirici unsur:kar yağıyoooooooo
***********************
İyi bi şey bu. Ekvatordakiler görse çok heveslenirdi. Ekvator üzerinde bir noktada olasım geldi aniden. Dünyanın en çok yuvarlaklığını ve güneş ışınlarının dünyaya geliş açısını beğeniyorum ben.
Bu arada:
“Dünya saatin ters yönünde kendi ekseni etrafında yaklaşık 23.5 derecelik bir açıyla dönmektedir. Kadim astronomlar fark etmiştir ki Güneş’in hareketleri (tutulma düzlemi üzerinde hangi noktadan baktığınıza bağlı olarak dünyanın hareketleri de olabilir) düzgün değildir.
Bu durum, gezegenlerin eşit sürelerde eşit alanlar taraması olarak açıklanan Kepler’in ikinci kanununun bir sonucudur. Bu demektir ki Dünya, Güneş’e en yakın olduğu noktada yörüngesinde daha hızlı ilerlemektedir.
Dünyanın ekseni Güneş’e doğru açı oluşturduğunda, Pekin’de yaz mevsimidir. Haziran ve Aralık gün dönümlerinde -yaz ve kış gündönümleri olarak da adlandırılırlar- dünyanın ekseninin tutulma düzleminde tam olarak Güneş’e işaret ettiği görülür. Mart ve Eylül ekinokslarında (ilkbahar ve sonbahar ekinoksları olarak da adlandırılırlar) Güneş’ten Dünya’ya doğru olan yarıçap doğrusu, Dünya’nın eksenine dik açı oluşturur.
Bu dört nokta, mevsim belirleyiciler olarak da bilinir. Antik uygarlıklardaki insanlar elbette mevsim belirleyicilerini yukarıdaki tanımlara göre belirlemiyorlardı. Bunu yapmanın kolay bir yolu, Güneş’in doğduğu yerin nasıl değiştiğini sene boyunca izlemekti.”
Evrende minicik bir nokta olma duygusu insanı ürpertirken bi umursamazlık da pompalamıyor değil. ( Gerinir, gevşer… Ekiliptik yörünge 10 derece kadar değişse de çevreyi gözlemlesem diye düşünür. Sanırım manyak. )
Merhaba Akheneton, son yorumumu yazdıktan sonra buraya yeni gelebildim, şöyle yazılan yorumlara göz gezdirirken benim yazmış olduğum yoruma atfen güzel şeyler yazılmış bir yorumla karşılaştım. O yorumu da sizin yazdığınızı anladım. Önce çok teşekkür ederim. Ancak samimi ve dürüst olmak gerekirse: “ben kimsenin yorumuna bakmadan konuya göre önce kendi yorumumu yazarım.” fikrimi şöyle açıklamak istiyorum. Eğer yorumları okursam, okuduğum yorumlardan etkilenebileceğimi düşünerek, kafamda oluşan görüşümün dağılmaması, parçalanmaması için, bir de ben kendime ait olanını yazmalıyım ki, onun bana göre bir değeri olsun. Ha, daha sonra yorumlara göre de, yorumlar yazılabilinir.
Size çok teşekkür ederim. Sağolun, varolun.
****************************
Devamlı hoyratca yazmalı.
Numaraları unutmayan bir hafızam var neyseki…Nereye gidilir önden buyrun…
ben de gönül çektim eskiden
yandı hayatım bu sevgiden
anladım ki bir aşka bedel
gençliğimmiş elimden giden
önünde ben geldim de dize
yar olmadı bu kimse bize
en nihayet düşüp can verdim
gözündeki yeşil denize
sarmadımsa da belden, geçmedim bu emelden
bir hazin maceradır onu aldılar elden
başkasına yâr oldu, eller bahtiyâr oldu
gönlüm hep baştan başa viran bir diyâr oldu
mazi kalbimde bir yaradır
bahtım saçlarımdan karadır
beni zaman zaman ağlatan
işte bu hazin hatıradır
ne göğsünde uyuttu beni
ne bûseyle avuttu beni
geçti ardından uzun yıllar
o kadın da unuttu beni
sarmadımsa da belden, geçmedim bu emelden
bir hazin maceradır onu aldılar elden
başkasına yâr oldu, eller bahtiyâr oldu
gönlüm hep baştan başa viran bir diyâr oldu
***********************
Deniyorum, anlıcam…
Düşünceleri aktarmak rahatlatır demek. Peki, o zaman… Şöyle söyleyeyim: Varlığına bile inanmadığım birşey, beyin kimyamı değiştirebilir mi? Aşk diye birşey yok aslında. Bizler olmasını istediğimiz için, onu beynimizde yaratıyoruz. Olmasını istiyoruz çünkü o olmazsa hayatın bir anlamı kalmayacağını düşünüyoruz. Gerçekte var olmayan birşeyi yoktan varetmek için uğraşıyoruz. Eğer gerçek olsaydı, bir ömür boyu sürerdi, yalnızca 3 yıl değil
Bkz: “Aslında Aşk da Yok”… Duygu Asena
***************************
Aslında kaşık yok teorisi de bu durumu destekliyor. ehi.
geçecek sen yüreğini ferah tut
************************
Elimden geleni yapacağım…
Blim insanlarının aksine (onlar gibi ıspatlama şansım olmasada) aşkın beyin kimyasını değiştirdiğini değil, değişen beyin kimyasının aşık olmaya sebep olduğunu düşünüyorum. Yani öyle durup dururken pat diye aşık olmanın başka bir açıklaması yok benim için. Beyin kendini aşka hazırlıyor, bir takım hormonlar salgılansın diye emir veriyor, bir de bakıyorsun aşık olmuşşun. Sonra o hormonlar normal düzeye inince, bu mudur diyorsun kendi kendine.Öyle işte…
********************************
Bu daha mantıklı geldi bana. ehi.
Belki de aşk organizmamızın manifestosudur.
Aşk, denince sadece beynin değil buna bağlı olarak bütün vücudun kimyası da değişiyor diye düşünüyorum Ayrıca aşka dair ne çok sözü olan varmış;yorumları görünce dudağım uçukladı.
******************************
Sanırım salgın hastalık olduğu için çok yorum oldu.
Ve evet, aşk tüm vücut kimyasını değiştirdiği için aşk.
Ey aşk nerdesin!!!
*****************************
Sanırım saklanıyor.
Pusuya yatmış bekliyor…
aşık olunca var yaaa o kimyaaaa, ağzını yüzünü dağıtır adamın..( ben de o yazıdan bu yazıya, pırpır..zırt orda pırt burda) benim de dağıldı da oradan biliyorum..
**************************
Hoş mu? İyi bi şey mi bu?
Faydalı sanki.
o yazıdan bu yazıya geçmek mi..ehi.
kesinlikle iyi bir şey değil ağzının yüzünün dağılması …lakin, içine düştüğün durumda sormuyorsun kendine bu yaptığım fayadalı mı değil mi diye..ve insan bazen kendine böyle çetrefil böyle zor yollardan çıkıyor..bazen, kendini öyle buluyor..kulağı ters göstermek gibi bişi sanırım..ancak çıkınca ve karşıdan bakınca görüyorsun..herkes zeki ama herkes zekasını kullanamıyor her zaman..
****************************
Bu tecrübelerden faydalanmak gerek.
Cebime koydum.
estağfurullah..asıl ben sizin yazıları okudukça ceplerimi dolduruyorum..bu nasıl bir doluluktur..bu nasıl bir bilgeliktir..yaşamı almış cebine koymuşsun da arada tesbih yapıp çekiyorsun sanki..

neyse ben gideyim huzurdan..çoookkk uzun zaman önce blogcudaki bloğuna gelmişliğim çokça yazını okumuşluğum var..güzeldi hala güzel..hadi bakemm,çok konuştum yawwww…
************************
Gene beklerim. Hep buradayım…
Her şey çok güzel olacak.
Bu kadar konuşmaya değen olgu günahıyla sevabıyla iyidir iyi..
bir şey yaşarsın heyecanlanır gıpraşırsın sizin deyiminizle pötürdersin löpürdetirsin..kuzular kurtlar her neyse,, hatta kılık değiştirmiş bilge bilgelikten vazgeçip hem kurdu hem kuzuyu yer… üzerinede gaz çıkarır.. her şey bir süre sonra biter ya da bitmez bir şeye oturtulmak zorunda değil.. birileri alkışlayacak ve helal sana diyecek olsa yüreğinden ,,,,..her durumda der, hem gözünüz şaşı veya kör iken hem de körlüğünü size mal etmeye çalışırken..
yukarıda deyiverdiğim gibi aşk iyidir ,,ama bir gün ama bir ömür.. (bir ömür çok sıkıcı )
******************************
Aşk harika bir şeydir. Çünkü aşıkken insan sağlıklı düşünemez. Hatta hiç düşünemez.
içimden bu eski yazıya yeniden yorum yapasım geldi sevgili oyumben
**********************************
Bence çok güzel olmuş. Yorumlamalı hoyratca, biteviye yorumlamalı.
ehem
kem küm 
*****************************
Ehi.
Bir de bu var;
Aşık olduğunuzu düşündüren on hastalık:
Bulgu 1: Onu düşündüğümde sürekli kalbim daha hızlı çarpıyor.
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Kalp Krizi
Bulgu 2: Kıpır kıpır oluyorum; elim ayağım tüm vücudum titriyor.
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Parkinson Hastalığı
Bulgu 3: Devamlı gülüyorum.
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Yüz felci
Bulgu 4: Hiçbir işe yoğunlaşamıyorum yaptığım ya da yapmam gereken şeyleri unutuyorum.
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Alzheimer hastalığının başlama belirtisi
Bulgu 5: Düzenli ve ya devamlı cinsel istek uyandırma.
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Nemfomani
Bulgu 6: Beni aradığında ya da bana doğru geldiğinde dizlerim uyuşuyor ya da içimde enerji patlaması oluyor.
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Multipl Skleroz
Bulgu 7: Durmadan onu düşünüyorum.
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Obsesif Kompulsif Bozukluk
Bulgu 8: Boyun göğüs gibi narin bölgelerde zedelenme. (Az kişide görülüyor.)
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Lösemi
Bulgu 9: Uykusuzluk.
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Benign Prostat Hipertrofisi
Bulgu 10: Sürekli yanımda olduğunu görüyor hissediyorum..
Size göre: Aşığım.
Tıp dünyasına göre: Şizofreni
‘alıntı’
****************************
Aslında aşk bir hastalıktır ve tedavisi yoktur.
Neyse ki zamanla kendiliğinden iyileşiyor işte.
Bu siteyi senden çok ziyaret ediyorum galiba, ehi.

**********************************
Birincilik kupasını sana veriyorum.
( Aniden ayağa kalkar ve coşkuyla alkışlar. ) 
*****************************
Hay Allam! Bak senin gibi konuşmaya başladım, ehi.
************************************
( Gözlerini kırpıştırır, gülümser. )
Kimya, biyoloji, coğrafya hatta tarihim bile değişir.
Kimya ne ki? Esas matematik değişiyor, 2+2 hiç bi zaman 4 etmiyo aşk olunca… Aşka aşık olmak da başka bi delilik, arayıp bulurum aşık olacak birşey…
Bigün sabah uyanır, penceremden içeri sızan ışığa, bigün perdeden yansıyan gölgelere… Ey Aşk, geldinse üç defa vur…
**************************************
Ne içiyorsan ben de aynısından istiyorum. ehi.
Sabah prozac, akşam jack amca
Ayık kafa bu boooş hayat çekilmiyor ve patron 
*********************************************************
Prozac’ı Bırak Planton’a Bak / Lou MARINOFF ( Profil yayınevi. )
Bence prozac’tan daha iyi bu.
İyi de kimya bozuk, okuduklarımı kimya düzelince anlayabiliyorum
napcaz? Böyle iyi. 
********************************
E kimya düzelince oku o zaman.
Yok yok şaka, alıcam, okuycam o kitabı, ama elimde “s*kt*r et” ve “kibar olma bencil ol” var onları bitireyim önce
Bu arada aman tanrım neler okuyorum ben???
***********************************
Belki de hepsini aynı anda okumak daha faydalıdır.
Denemelisin.
Evet, ben de aynen öyle yapıyorum zaten, bunların dışında 2 tane daha var aynı anda okuduğum. Maksimumu denemedim
**************************************
Ben dört tanesini aynı anda okumaya çabalıyorum. Üstelik yan yana koyup yapıyorum bunu. ehi.
‘Aşık olunca beyin kimyası değişir mi?’ bilmiyorum ama aşık olunca taşın altından eros çıkıyormuş, biliyorum. Her taşın altından ‘o’ çıkıyormuş bir de. Aşk yoksa taşın altından böcek çıkıyormuş. Beyin kimyasının değişmesinden değil de, böjükden korkanlara aşk tavsiye edilir. Ya da hiç taş kaldırmasınlar.
****************************
Taşın altından çıkan böcek değil, Gregor Samsa.
Hmm, olabilir.
*************************
Hı hı.
didik didik edilen, içi boşaltılan, fazlaca anlam yüklenen,, egolar semirdikçe semirsin diye deli gibi arzulanan,amaç haline getirilen tek ve en şanssız kavram olsa gerek aşk.
********************************
Belki bir gün ben de bu kavramı anlamlandırmayı başarabilirim.
Aşk, tatlı ılık bir günde çıkılan bir yolculuktan, “motor” bin parçaya bölünmüş olarak geri dönmektir. Aşk, bir nevi Saddam’dır yani
arty:
anlamlandırmayı bilemem ama tanımlamış olabilirim o çok meşhur kavramı. tam hunili sözlüğe layık bir tanımlama oldu
******************************************************
Hmm. Bence çok başarılı bir betimleme oldu bu.
Saddam duysa kendisiyle gurur duyardı. 
birisi çay koysun da içelim
****************************
Demliyorum.
hmm.Değişir.
*************************
Sanırım.
tebessüm ettim. yazıya değil elbette.
Beyin yaptırıyordur.
küçükken eşşekten düşmüşüm, bi miktar hasar kalmış olabilir, idare ediverin artık
Uzun eşek miydi?
katır idi
Bi şey olmaz.
aşk mı?
geçiniz…
Sanırım bu bir döngü.
aşk güzel şeyde neyse merhaba …
Hoş bir şey evet.
değişir.
****************************
Adeta öyle.