
Olmamız gereken şeyi olduğumuz gibi kalarak olamayız. –Max De PREE
“Nereye gideceğini bilmiyorsan hangi yoldan gideceğinin hiçbir önemi yok. Aslında nereye gideceğini bilmenden daha önemlisi, kim olduğunu bilmen.”
Nerede, ne zaman ve nasıl doğacağınızı seçemezsiniz. Nerede ve nasıl öleceğinizi de seçemezsiniz. Ama nerede, nasıl yaşayacağınızı pekala seçebilirsiniz. Yeter ki bunun için çaba gösterin.
Eğer kendinize gerekli saygıyı göstermezseniz, zaman içinde kendi hayatınızı değil çevrenizdeki insanların beklentileri doğrultusunda bir hayat yaşarsınız.
Ruhunu fiziğini ve varlığını seven insan mutludur. Mutluluğu kendi benliğinizde arayın.
Tüm dünyada derinliğine bilgi değerli olmaya başladı. Oysa hepimize aynı şeyleri öğretiyorlar. İnsan farklılıkları ve yetenekleri bir ülkenin zenginliğidir. Dünyadaki eğitim sistemleri insan yeteneklerini ve farklılıkları bulup geliştirmeye yönelirken, Türkiye’deki eğitim sistemi farklılıkları yok etmeye yöneliktir. Aynı sıralarda oturur yeteneklimiz, yeteneksizimiz, dehamız, aptalımız, aynı eğitimi alırız. Sonra bir çıkarız tornadan; hayata aynı şekilde bakan, farklılıkları ve yetenekleri yok edilmiş, ana haber bülteninde aynı haberi yedi defa tekrar ederek söyleyen haber spikerleri gibi birbirini tekrarlayan, gazetelerin verdiği üçüncü sayfa cinayet haberleri kadar birbirine benzeyen insanlar oluruz.
Pablo Neruda, “Bilgi bir ışık gibidir. Sızacak bir yer bulur ve içeri girer” diyor. Biz bu ülkede yıllardır bilgi içeri girmesin diye kapıları kapadık, çünkü bilgiyi içeri sokmazsanız ilkokul mezunu, eroin kaçakçısı milletvekiliyle bir ülkeyi yönetirsiniz.
Bir süre sonra size hayat sevinci veren gücün etraftan aldığınız sevgi olduğunu fark edersiniz. Yerli diziler size kavga etmeyi, ABD filmleri öldürmeyi öğretiyor olabilir. Ama öç aldığı için, başkalarını yaraladığı için mutlu olan bir ruh yoktur. Hırs içinde yaşarsanız, etrafınız da hırs dolar.
Kişinin hayatı düşünün rengine boyanmıştır. –Marcus AURELIUS
İnsanlar plan yapar ve Tanrı güler. Hayat size verilmiş en büyük armağandır. Değerini anlamasanız bile en azından hak etmeye çalışın.
Zamanla şunu öğrendim; bence aklın yolu kulaklardır, ağız değil. Kulaklardan beyne çok şey gider ağızdan ise gitmez, ağzınız bir karış açık dolaşıyorsanız bir şey öğrenemiyorsunuz demektir.
Konfiçyüs der ki; Konuşmaya değer olmayanla konuşursan kelimeleri kaybedersin. Konuşmaya değer olanlarla konuşmazsan dostlarını kaybedersin.
Mevlana diyor ki; Aptalın karşısında kitap kadar sessiz ol. Bu batıdaki başka bir deyimi hatırlatıyor; “Budalalarla tartışma, dışarıdan bakanlar aranızdaki farkı anlamayabilirler.”
Hem zekilerin hem aptalların başarısızlıkları vardır, zekilerin farkı ders almalarıdır.
Hayatın amacını kaybetmek hayatın kendisini kaybetmekten daha acıdır. İntihar eden insanların hepsinin tek bir nedeni vardır, “Hayatın amacını kaybetmişlerdir.”
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Bir çok kişilik testinin ortak özelliği kim olduğunuzu ve bununla nasıl barış içerisinde yaşayacağın...
Her Şeyin Teorisi (2000) / Ken Wilber
* Yaşamımın bir niçini var, nasılına da tahammül gösterecek güce sahibim. * Bir insanın kendine k...
5 Cevaplar Kime:“Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır. / Ahmet Şerif İZGÖREN”
etrafında dolaştığım konulara da dokununca iyi geldi bu yazı
)
****************************
Huzur püskürtüyor, mutluluk veriyor. Ben bir daha okuyacağım. Oh.
bir çok kişisel gelişim kitabı okudum fakat bu kitap çok farklı, anlatımı güzel sıkmıyor bazen gülümsememe bazen de gözlerimin dolmasına neden oldu, kitapta okuduğum hikayelerden çok etkilendm ve asla karamsar olmamam gerektiğini, elimden gelenini en iyisini yapmam gerektiğini anladım, okunması gereken bir kitap herkese tavsiye ediyorm pişman olmassınız
***********************************
Sanırım çeviri olmadığı ve Türk insanının doğasına göre yazıldığı içindir. Ben de benzer şeyler hissetmiştim.
Bana göre de hoş bir kitap ancak kitabın içinden de geçen bir sözde oldugu gibi sadece kitabı okudugumuz zaman gaza geliyoruz sonra yine o eski benligimize bürünüyoruz.Eminim ki bu kitabı okuyanlar kendilerini kitapta yazanlara göre bi hayatın içinde hayal etmiştir.Ancak gerçek dünyada insanların bu gibi şeylere ayıracak vakitleri bile yok.Herkes eve ekmek götürmek derdinde ki kalmış bide sevmedigi işten çıkıp sevebilecegi bir işe girsin.Ne öyle bir iş ne de öyle bir dünya yok malesef.Bu kitabda insan hayatı(toz pempe olarak) gerçekten güzel bir elekten geçirilmiş.Fakat kitap bittikten sonra gerçek hayata dönüldügünde anlaşılıyor ki o elekten geçen insanların sadece tozu kalıyor.Yani pembesi gidiyor.Bu da bana kitapta yazanların hayal ürününden başka bişey olmadıgını hissettiriyor.Polyanacılıktan vazgeçmemiz gerekiyor.Çünkü bir gün hayatın sillesini yedigimizde dimdik durabilmek için.
****************************************************
Sevdiğimiz işi yapamıyorsak yaptığımız işi sevebiliriz.
İkisi de olmuyorsa hayal kanatlarını takıp uçmayı deneyebiliriz.
“Ruhunu fiziğini ve varlığını seven insan mutludur. Mutluluğu kendi benliğinizde arayın.”
bazen buluyor gibi oluyorum.
Belki de aramanın ötesi vardır. Akışına bırakmak daha mantıklı gibi görünüyor.