
“Zamanı ne kadar yavaşlatmaya çalışsakda dakikalar, aylar, seneler aynı hızla akıp gidiyor… ”
Bana sorarsanız zaman hepimizin için aynı hızla akıp gitmiyor…
***Yaşlı insanların, artan değişim hızına karşı tepkileri daha sert oluyor. Yaşla tutuculuk arasında uyumlu bir ilişki olduğu matematiksel temellere dayandırılarak saptanmıştır. Zaman yaşlılar için daha hızlı geçmektedir. Elli yaşındaki bir baba onbeş yaşındaki oğluna, istediği araba için iki yıl beklemesi gerektiğini söylediğinde, 740 günlük bu süre babanın yaşadığı sürenin % 4 ü kadardır. Aynı gün toplamı, çocuğun yaşadığı sürenin % 13’üne eşittir. Söz konusu gecikmenin, babaya göre çocuğa üç ya da dört katı daha uzun gelmesi acayip sayılmamalıdır.
Her yılın bir öncekine göre kısalmış sanılmasının nedeni, büyük bir olasılıkla metabolik süreçlerdeki yavaşlamadır. Biyolojik ritimlerdeki yavaşlama nedeniyle, yaşlı kişilere, bir hızlanma olmasa bile dünya hızlanmış gibi gelecekti.***
Evet hepimiz zamanı farklı algıladığımızın farkına varmadan kolumuzdaki saatlerin aldatmacasına kapılıyoruz ister istemez…
Haykırışım bu aldatmacaya değin bir çıkıştı. Zira zamanı bu şekilde algılamanın insan ruhunu dinginleştireceğine inanıyordum.
Bununla beraber bu çabayı ben de göstermeye gayret ediyorum. Bunu başarabilmek maksadıyla konsantre olmak istiyordum. Ancak sabah erken kalkıp işe gittiğimde dıbırooff diye bir ses duyuyorum ve büyü bozuluyor sanki. Evet, kılında surat olan amirimi ilk gördüğüm an zaman donuyor adeta. Ehi. Her şey ağır çekim bir video gibi yaşanmaya başlanıyor. Asık suratlar, ellerinden hayalleri, amaçları çalınmış hizada duran onlarca insanın yanında uzaylı bir organizma gibi hissederken zaman ilerlemiyor. Mesai boyunca kamerayı arıyorum. O süreçte yaşadığım herşeyin profesyonelce düzenlenmiş bir kamera şakası ya da hepimizin bir şekilde aynı anda gördüğü halüsinasyon olabileceği, ihtimaller arasında en bilimsel olanları. Sonra mesai bitiyor.O an zaman yayından fırlayan bir ok gibi akıyor boşlukta.Ve gene sabah oluyor. Ehi.
Tam konsantre olup parasempatik sinir sistemimi kullanmaya hazırlanıyordum, olmadı… Hay Allam yaa… Ne güzel gevşiyecektim, pelte olacaktım… Gene pörtledim…
Bu arada zaman kelimesini morfolojik olarak inceleme çabasından sonra tersten okunduğunda namaz kelimesini elde ettiğimizi keşfettim. Zaman Gazetesi’ni bize vermek istediği gizli mesaj bu olmasın? “Abovvv”, “Vışşş” demek istiyorum. Amanin… (Manalı manalı bakınır. belli bir süre gördüğü her kelimeyi tersten okur. Belli belirsiz titrer… ehi der.)
*** Bakınız, Şok/ Alvin Toffler sayfa :42
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Geçen gün film arşivimi toparlarken Matrix’e gözüm takıldı ve matrix dosyasının üzerine çift tıklayı...
Beden dilinin en sevdiğim tarafı yalansız oluşu... Duygu ve düşünceleri ifade etmek için dizayn edi...
Okulda en ruh emici ders elektromanyetik teoriydi. Dersin her dakikasında ızdırap çektiğimi ifade ed...
3 Cevaplar Kime:“Zaman”
Keşke( Bu arada,birden bu kelimeyi ne kadar çok kullanmaya başladığımı farkettim )yaşamımız içinde, istediğimizde durdurabilmeyi başarabildiğimiz ya da yeniden başa sarıp yaşayabileceğimiz zamanlar olsaydı fena olmazdı sanırım.Zaman gazetesi de okurlarını bir yandan da namaza çağırıyor galiba gizli bir mesaj veriyor..
*****************************
Böyle zamanlar olmasa bile insanın düşünce gücüyle böyle zamanları zihninde yaşama yeteneği olduğuna inanıyorum ben.
hayatın ta kendisidir zaman.
İşte tam şu an. Geçti ya. Hah tam şu an.