Uygulamada ilk şart kendine verilen önemi kaybetmek veya terk etmektir. Kendine verilen önem sadece büyücülerin önünde duran en büyük engel değildir, aynı zamanda insanlığın da en büyük düşmanıdır. İnsanlar diğer hayvanlarda olmadığı kadar çok kendilerine önem verirler. Enerjilerini bu yolda tüketirler. Ego adı verilen benlik düzeyinde tüm enerjilerini etraftan sevgi, ilgi veya takdir toplamaya harcarlar. Mevcut olan enerjimizi bu yapay ego şişkinliğini korumak ve arttırmak için harcamayıp depolarsak hem yapay bir hayal peşinde koşmaz hem de ikinci dikkat düzeyi için gerekli olan enerjiye sahip oluruz. Ancak hiçliğe ulaşırsak hepliğe ulaşabiliriz.
Rüya görürken enerjimizi rüyayı sürdürmek için de kullanabiliriz. Genelde insanlar çok kısa süreli rüyalar görürler. Büyücüler ise rüyalarını şuurlu olarak sürdürmeyi başarabilirler. Bu durumun bir başka ifadesi “rüyada farklı bir rüyaya uyanmak” olarak anlatılabilir. Fakat tecrübeli büyücü ne zaman gündelik yaşam içine uyanması gerektiğini bilir. Hem rüya görme hem de gizlice izleme metotlarında uzmanlaşan büyücü şu hakikatlerin farkına varır:
- Evren sonsuz sayıda ışıklı iplikçikten oluşmuş bir enerji alanıdır.
- Bu enerji alanı tanımlanması olanaksız olan ve metafor (benzetme) olarak Kartal adı verilmiş olan bir kaynaktan taşar. Kartal denmesinin nedeni siyah oluşu ve merkezinde kartalın gagasını andıran bir ışıklı kapının bulunuşudur.
- İnsanlar da kendilerini bir koza gibi saran ışıklı bir enerji alanına sahiptirler. Bu alan, aynen evreni oluşturan alan gibi çok sayıda ışıklı iplikçikten oluşmuştur. Kozanın genişliği veya yaygınlığı insanın iki kolunu yana doğru açtığında kapladığı hacım kadardır.
- Her insanın enerjetik Astral kozasının yüzeyinde “algılama noktası” adı verilen bir ışıklı nokta bulunur. Bu algılama noktası koza içindeki az sayıda iplikçiği aydınlatır. Her iplikçik hareketli bir enerji dalgası gibidir.
- Koza içinde bulunan ve bir ucu Algılama noktasına denk düşen iplikçik ile kozanın dışında bulunan enerji alanına ait bir iplikçik aynı frekansta titreştiklerinde rezonans oluşur ve insanda anlayış veya farkındalık denen aydınlanma durumu gerçekleşir. Çünkü o anda kozadaki iplikçik de aydınlanır.
- Algılama noktası genelde bir noktada sabit olarak dursa da onu belli şartlar altında hareket ettirmek de mümkündür. Algılama noktasının temas ettiği iplikçikler aydınlandığından, bu noktanın hareketi ile yeni iplikçikler aydınlanır. İşte bu duruma “görmek” denir.
- Algılama noktası yer değiştirdiğinde yepyeni gerçeklikler ve bambaşka dünyalar ortaya çıkar. Bu yeni dünyaların gerçekliği içinde yaşadığımız bu dünyanın gerçekliğinden hiçbir farkı yoktur. Büyücüler o dünyalara gidip aradıkları yanıtları bulurlar ve onları bu dünyaya getirirler. Şaman şifası bu şekilde gerçekleşir.
- Bir nesneyi veya olguyu algılayıp farkına varmak için önce istekte bulunmamız gerekir. Önce ilgi sonra istek ve en son eylem oluşur. Bu bakımdan büyücüler için “kararlı istek” bükülmez bir demir çubuk kadar sağlam olmalıdır. Algılama noktasının yer değiştirip kaymasını sağlayan da bu kararlı istemeden istemektir.
9. Büyücün son isteği kozasındaki tüm iplikçikleri aydınlatmaktır. Kozanın tüm olarak aydınlanmış olmasına büyücüler “içten yanan ateş” adını verirler. İçten yanan ateşle aydınlanmış olan kişinin bu dünyada görevi bitmiş demektir. O duruma erişen büyücü kendi isteği ile bu dünyayı terk eder.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Felsefe yüzyıllar boyunca skolastiğin yorganı altında kıvrılarak uyudu. Skolastik tartışmaların horl...
Mutluluk Sanatı saygın bir psikiyatr olan Howard Cutler ile Dalai Lama işbirliğinin sonucudur. Kitap...
Don Juan Öğretisi / Carlos Castaneda 4
Tek Cevap Kime:“Don Juan Öğretisi / Carlos Castaneda 8”
Bilgili adam yüreğinin yolunu seçer ve bu yolda yürür. Sonra çevresini saran dünyaya bakar, onu bağrına basar ve gülümser. Çünkü hayatının çok ama çok çabuk geçeceğini bilir. Bilir çünkü hiçbir şeyin diğerinden daha önemli olmadığını görür. Bilgili bir adam herhangi bir şeye sadakat duymaz, sadece yaşamayı seçtiği hayatta izlediği yola sadıktır. Bilgili bir adam her şeyin delilik olduğunu bilir ama bu dünyada kalabilmek için deliliğini kontrol altında tutması gerektiğinin farkındadır. Bu sebeple, elinden gelenin en iyisini yapar ve buhar olup uçar; ona baktığımızda sıradan bir insan gibi görünür, ama aslında deliliğini kontrol altında tutmuştur./Carlos Castaneda
****
Kontrollü delilik rolünü üstlenmişken etrafına yabancılaşan bakar körlerden olmamaya dikkat et.Ne demiş bilge adam ”Bak ve etrafındaki mucizeleri gör. Yalnızca kendine bakarsan yorulursun, bu yorgunluk seni başka her şeye karşı körleştirir ve sağırlaştırır”.
**************************************************
Bir öğretinin konsantre özetini yayınlıyorum. Öğretinin ayrıntılarını tam anlamıyla ifade etmek ne yazık ki dil engeline takılıyor çoğu kez.
Bu arada insan doğayla bütünleştiğinde aslında her şeyin mucize olduğunu anlıyor. Doğanın sonsuz devinimi varken insan neyi kontrol edebilir ki?