
Greater Idaho Falls Bilim Fuar’ında, bir lise öğrencisi, yöre insanlarını hazırladığı projeyi imzalamaya davet eder. Öğrenci “dihydrogen monokside” adlı maddenin kullanımının tümüyle yasaklanmasını, mümkün olmadığı takdirde çok sıkı kontrolünü ister. Maddenin zararlarını duvarlara astığı afişle açıklar:
-Yoğun terlemelere ve kusmalara sebep olabilir.
-Doğaya büyük zararlar veren asit yağmurlarının ana unsurudur.
-Gaz haline geçmiş hali, çok ciddi yanıklara sebep olabilir.
-Kazara solunması ciğerlere dolması ölüme yol açar.
-Erozyona yol açar.
-Otomobil frenlerinin etkinliğini azaltır.
-Ölümcül kanser tümörlerinin hepsinin içinde bulunmuştur.
Bir saat içerisinde 50 bilim fuarı meraklısı insan öğrencinin standını ziyaret eder. 43 kişi, yasaklama isteğini şiddetle destekler. 6 kişi kararsız kalır. Sadece bir kişi yasaklanması istenen “dihydrogen monokside” (H20) in su olduğunu bilir.
Bu durum insanları yanlış bir şekilde koşullandırmanın aslında ne kadar kolay olduğunun çarpıcı bir örneğidir. Bilgimiz, kültürümüz ve tecrübelerimiz inançlarımızı etkiler. Eğer yeterli donanıma sahip değilsek rahatlıkla su gibi hayatın vaz geçilmez bir unsurunun yasaklanmasını isteyecek duruma geliriz.
Aslında afişteki bilgilerin hepsi de doğrudur. Ancak tek taraflı bir bakış açısıyla ve bilimsel bir edayla sunulmuştur. Üstelik bilimle uğraşan bir öğrenci tarafından yazılmıştır. Fakat ne yazık ki saptırılmıştır.
Yeterli bir enformasyon süzgecimiz yoksa, okumuyor, kendimizi geliştirmiyorsak ve neyin söylendiğinden ziyade kimin söylediğine önem veriyorsak hayat damarlarımızı kendi ellerimizle kesmeye hazır bir halde yaşarız. Aslında neyi hak ediyorsak onu yaşarız…
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
“İnsan beyni evrilmiş bir ‘biyolojik zihin’ olmanın yanı sıra müziğin, okumanın, resim yapmanın, bi...
Yeryüzünde yaşayabilmek için dizayn edilmiş ilkel bir vücudumuz var. Bünyemiz, yer çekimi, rüzgar, s...
Mikro ifadeler (ya da mikro mimikler) insanların, yaşadıkları bir hissi veya düşünceyi bastırmak vey...
15 Cevaplar Kime:“Dihydrogen Monokside”
bunu haketti mi ben şimdi??
böğürmek istiyorum..
*******************************
Çoğunluk, demokrasiyle beslenerek, kalabalığın dikatörlüğü haline geldiğinde; bunun bedelini azınlıkla beraber ödemeye hazır olmalıdır!.
Hepimiz hak ettik.
Karanlık aydınlığın suçudur!
ve bir gün karanlıklarda çıkar aydınlığa..bize çok iş düşecek bundan sonra.
*********************************
Tabi hala yaşıyorsak.
insan gibi bir şey mi su
su gibi bir şey mi insan
zatım da öyleyim doğrusu
okumam var dikkatim noksan
*****************************
İnsanın büyük bir bölümü su.
Ancak suyun hiç bir bölümü insan değil.
Açıkçası suyun bize ihtiyacı yok. Hatta belki bizsiz daha rahat edecek.
Bu arada okur yazar olman harika bir şey.
Dikkat konusunda ise yapacak fazla bir şey yok.
İnsan ilgi alanına girmeyen şeylere daha az dikkat etme eğilimi gösteriyor…
YAAAA izmiri seviyom ben, bi de ağlamak istiyom ben….azıcıcık kendimi kandırim dedim tunceli ve aydında bu işin içine girmiş diye ama hile hile hile ve
ve sonuç ortada cidden dün oraya gitmek içimden gelmedi yaaaa çok üzgünüm 
*************************************
Nietzsche der ki:
”Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!
Nietzche ne kadar doğru şeyler söylemiş. Hiç anlamını ve güncelliğini yitirmeyecek ifadeler. Ama kesinikle bizim toplumumuzla ilgisi yok, sözümüz meclisten dışarı elbette… Öyle değil mi?
Kusura bakmayın, ruh durumum çok karışık da…
***********************************
Kesinlikle bizle alakası yok.
) Adam kendi kendine konuşmuş. ehi.
…………………….
***********************
Yazılar çok küçük nokta gibi okuyamadım.
Örnek çok doğru ve zamanlaması da harika…
********************************
Elimden kaçtı.
insan hakettiği gibi yaşar kısmına sonuna kadar katılıyorum…
**********************************************
Tek sorun hak etmediğini düşündüğün bir ortamda yaşamak sanırım.
O kadar yerinde ve uygun bir örnek vermişsin ki yorumun noktadan büyük olmasına gerek yok ii geldi
****************************************
Adeta bilimsel
birkaç tane daha durumu özetleyen ilham verici cümle daha benden o yana
Netice? Ampul, avize oldu.( yılmaz özdil amcam )
“. Oy verenler hic Bir şeye karar vermez Oyları sayanlardır her şeye karar Veren” – Josef Stalin
böyle işte
*******************************
Neden bilmiyorum ama benim de aklıma şemsiye geldi. Öyle işte.
Insan bilmedigi seyden nasil da korkuyor degil mi?
**************************************
Bilgisizlik ve cahillik kandırılmayı hak etmiş olmaktır.
Su mu zehirli madde?Asırlarca düşünsem “dihydrogen monokside”nin su olacağı aklıma gelmezdi.Ne yararlı.İnsan birkaç bilimsel cümleyle aldanmamalı,araştırmalı

*********************************
İlgi bilgi döngüsüne girip delirelim. oh.
bunu bir çok kişinin bildiğini sanmıyorum. ben de bilmiyordum elbette.
Bilmek mutluluktur.
Bilmekten bahsetmişken, felsefeye giriş için hangi kitapları önerirsiniz?
******************************************************
“Başlıca kaynak günlük olaylardır. İnsan yaşamından felsefe çıkaramıyorsa kitaplar ona yardımcı olamaz. Felsefi kitaplar aramak beyhude bir uğraştır. Hiçbir felsefe okuyarak ya da duyularak edinilmez. Düşünceler, düşünülmedikçe bir şey ifade etmezler. Duyup tekrarlamak; o şeyi anlamak, fikir edinmek değildir. Yine de insan sınırlı çevresini aşmak için örneklere gerek duyabilir. Yalnız unutulmamalıdır ki, hayat kişinin hayatını sarmıştır.
Yalnızca fark etmek kalır geriye. Okumak çok sonraki aşamadır. Felsefe için felsefe kitabı okunmamalıdır. Hayata dair kitaplar okumak daha akıllıcadır. Hayattaki olaylar felsefenin örnekleridir. Örnekli açıklama varken denklemler yüzeysel kalır. Sokrates’in savunmasını, Kafka’nın, Camus’nün, Dostoyevski’nin romanlarını, çevremizdeki yaşantıları birer felsefe okuması sayabiliriz.”