Sonsuzluk kadehi.

Bi çırpıda, kendimle konuşur gibi yazmaya bayılırım.

Yazmak aklımızın özgürlük arayışıdır bence. Kendimizi gerçekleştirme ihtiyacı…

Yazdığımız her kelimeyle iç dünyamızın çalkantıları durulur, dinginleşir.

Harf harf akar içimizdeki sıkıntılar, dertler, coşkular, mutluluklar, binbir türlü ruh hali.

Beynimizin derinliklerinde saklanmış inler, cinler, periler biz yazdıkça kelime olur, paragraf olur, yazı olur.

Görünmez aklımızla, gerçek dünya arasındaki gizemli bir köprüdür yazı.

İnsanoğlu doğduğu andan itibaren ses çıkartma yeteneğine sahiptir.

Zamanla konuşmayı öğrenir.

Sonra okumayı ve yazmayı.

Her konuştuğumuzu yazmadığımız gibi, her yazdığımızı da konuşmayız.

Ancak gerçek şudur ki; konuştuklarımız yok olsa bile, yazdıklarımız geride bırakacak olduklarımızdır.

Konuştuklarımız, sesisimizin ulaştığı yere kadar gider, ama yazdıklarımız içilmeyi bekler sonsuzluk kadehinde.

Aklın özgürlük arayışını içeren her satırı okumak istiyorum ve yazdıkça özgürleşmek…

Sonsuzluk kadehini fondip yapmak istiyorum.

Bilgi Paylaştıkca Çogalır...

33 Cevaplar Kime:“Sonsuzluk kadehi.”

  1. Dejavu yaşadım şu an :)))

    ******************************

    Sonsuzluk kadehini ağzına kadar doldurmak istiyorum.

  2. Son yıllarda bir tıkanma sürecine girdim saatlerce bilgisayar başında oturuyo ama tek kelime yazamıyorum… Bu yazdığın ne o zaman diyebilirsin ama herhangi bir yazıya yorum yapmaktan söz etmiyorum, kendimi ifade edebileceğim satırlardan söz ediyorum. Bana bir önerin var mı bu konuda ?

    ****************************

    İçindeki çocuğu dışarı çıkartmak fayda sağlayabilir.
    Bu işe yaramazsa korteksini tokatla. Kesin iş yapar. Kendimden biliyorum.
    Fakat ayarı kaçırmamak gerek, yoksa insan pırtlayıverir. ehi.

  3. okuduğumuz bir takım şeyler iz bırakır,evet.
    Bu arada, şerefe.

    **************************

    Şerefe…

  4. Bugün hangimize ne kadar, ne ifade ediyor bilemiyorum ama kutlamak adettendir diyor ve tüm sevgiyi bilenlerin Sevgililer Gününü kutluyorum.
    Selam ve saygılar

    **************************

    Kutlu ve mutlu olsunn.

  5. uygarradikal says:

    Yazmak bazen çok kolay bazen çok zor oluyor. Oto sansür ihtiyacı var kalıcı sözlerimizi söylerken. Yine de açıklık mümkün oldukça tercihimdir.

    Selamlar

    ************************

    Oto sansürü devre dışı bıraksak mı? Denemeli, hoş olucak. ehi.

  6. Sana yorum yazmanın dışında yazmıyorum,yazdıklarını okumakta en az yazmak kadar keyifli oluyor çoğu zaman.Bu arada bir kadeh de ben alabilir miyim.

    ********************************

    Yazmak iyi gelir…
    Sağlığına…

  7. Yazmak özgürleştirerek rahatlatır, evet. Ama nerde, hangi şartlar altında yazdığına bağlı:) Profesyonel olarak bir gazetede yazıyorsan, üstelik de gerçek adınla yazıyorsan, yeterince özgür değilsindir. Sana neyi nasıl yazacağını tarif eden “yukarıdakiler” vardır orada. Oturdukları yerden talimat yağdırırlar. Kendi tuttukları partiyi öven siyasi yazılar bile yazdırırlar. Ekmek parasıdır, dediklerini yaparsın, işini kaybetmeyi göze alamazsın. Özgür falan değilsindir, yazdıkların da seni rahatlatmaz. Çünkü kendi istediklerini değil başkalarının istediklerini yazıyorsundur, elin mecburdur. Bırakıp başka gazeteye geçmek de çözüm değildir zaten. Orada da benzer şeyler olacaktır nasıl olsa… Ama böyle bir blogda, hele de rumuz kullanarak yazıyorsan, sonsuz özgürlüğe sahipsin demektir. Canının istediğini yazar, bol bol deşarj olursun. Hadi yine iyisin diyorum yani:)

    *************************************

    Bir günlüğüne de olsa bir gazetede yazı yazmak istedim şimdi. Rahatlatıcı olurdu. Yayınlamasalar bile yazim ben ehi. Pis medya. öğk.

    Bir alıntı:

    Solcu, Marks’ın arkadaşı gazeteci Swinton, 1880 ‘lerde New York Times’ta yazıyor. Gazete satın alındıktan sonra düzenlenen toplantıda, davetli gazeteciler basının onuruna kadeh kaldırmak üzere kürsüye çağırıyorlar onu. Swinton elindeki kadehiyle kürsüye çıkıyor. Çıt yok…
    Ve tarihi cümleler dökülüyor bir bir ağzından.

    “Dünya tarihinin şu anına dek, Amerika’da “Özgür bağımsız basın” diye birşey olmamıştır. Bunu siz de biliyorsunuz biz de…” diye başlıyor sözlerine; “Hiçbiriniz düşündüklerinizi olduğu gibi yazmaya cesaret edemezsiniz. Bunu yapmaya kalktığınızda yazdıklarınızın önceden basılmayacağını bilirsiniz çünkü. Çalıştığım gazete bana düşüncelerimi özgürce yazmam için değil, tersine yazmamam için haftalık bir ücret ödüyorlar. İçinizde benzer biçimde benzer ücret alan başkaları da vardır. Düşüncelerini açıkça yazacak kadar salak olan herhangi biri, sokakta başka bir iş arıyor olacaktır. Gazetemin herhangi bir sayısında düşüncelerimi apaçık yazmaya izin verseydim, 24 saat dolmadan işimden atılırdım. Gazetecilerin işi; gerçeği yok etmek, düpedüz yalan söylemek, saptırmak, kötülemek, servet sahiplerine dalkavukluk etmek, kendi gündelik ekmeği uğruna yurdunu ve soyunu satmaktır. Bunu siz de biliyorsunuz, ben de… Öyleyse şimdi burada “bağımsız özgür basının” (!) “şerefine” (!) kadeh kaldırmak saçmalığı da nereden çıktı? Bizler, sahnenin arkasındaki zengin adamların oyuncakları, kullarıyız. Bizler ipleri çekilince zıplayan oyuncak kuklalarız…
    Onlar ipleri çekiyorlar ve biz dans ediyoruz.
    Yeteneklerimiz, olanaklarımız ve yaşamlarımız, hepsi başkalarının malı.
    Bizler entelektüel fahişeleriz.”

    Not: Swinton toplantıyı şaşkın bakışlar arasında terk etti.. Gazeteden istifa etti ve kimseden para almaksızın ‘John Swinton’s paper’ diye tek yapraklı bir “gazete” çıkartmaya başladı.

  8. Hem siz büyük bir beyin adamısınız hem de yazınızda : “…konuştuklarımız yok olsa bile…” diyorsunuz. Demek ki siz Einstein diye bir isimden bihabersiniz. Teorisi: “Hiçbir madde yoktan var olamaz, var olan bir madde de yok olamaz.” Maddenin sakınımı kanunu diyorlar herhalde buna. Konuştuklarımız da asla kaybolmuyorlarmış, uzayın boşluklarına kadar ulaşıp orada bir peyk gibi yörüngelerde dolaşıp dururlarmış!..

    Makaleniz tek kalemde bir harikaydı. Çok teşekkür ederim bu güzel paylaşımınızdan dolayı.

    En güzele emanet olun ve sağlıcakla kalın.

    ****************************

    Uzayın boşluğuna ulaşıp, orada yörüngede dönüp duran sesleri dinlemek çok kolay olmasa gerek. Ama eminim zevkli olurdu.
    Çocukken çıkarttığımız sesler, okuldaki konuşmalarımız, arkadaş sohbetleri…
    Evet hiç bir şey yok olmaz buna katılıyorum.
    Fakat burada sesin yok olmasından kastım; bizim konuştuktan sonra kaydetmemişsek çıkarttığımız seslere şu an için ulaşma imkanımız olmayışıydı.
    Bu arada insanın duyma frekans aralığı:
    20Hz-20000Hz(20kHz)
    Diğer bazı canlılar için farklı aralıklar söz konusu:
    kedi: 30Hz-50000Hz (50kHz)
    kaplumbaga: 20Hz-1000Hz (1kHz)
    yarasa: 3000Hz-120000Hz (120kHz)
    Yaşam alanımız içerisinde sayısız ses mevcut.
    Allahtan elektronların çıkarttığı sesleri duyamıyoruz. oh.
    Biz işi garantiye alıp yazalım. ehi.

  9. Bloğunun da sıkı takipçisi olmuşum bu arada şimdi fark ettim ki en çok yorum yapanlarda 2. sıradayım.Yorumlarda bir nevi yazı değil mi?

    ***************************

    Yorumları seviyorum.
    İnsanın yorumlama yeteneğine saygı duyuyorum.
    Veriler bilgi olmalı, bilgilerden fikirler doğmalı.
    Yorumlayabilmeli insan.
    Tez, sentez ve antitez olmalı.
    Bu arada birinciye ödül mü olsa?

  10. Bilmem blog senin kararda senin.

    ************************

    Nasıl bir ödül olabilir ki? Kitap vs?

  11. Olur da o zaman da insanlar hediye yarışına girip yazmış olmak için yazarlarsa işin özü değişir gibi geliyor bana.

    *******************

    Anağh! Haklı olabilirsin… Düşünim bu konuyu…

  12. Evet iyi düşün ona göre değerlendirmeni yaparsın.Ben sadece kararına saygı duyarım….

    *********************

    İlk aklıma gelen kitap oldu. Kitapları seviyorum. Kokusu çok güzel.

  13. Süper bir anlatım kadehimi kaldırdım sağol canım

    ************************

    Şerefe… ( glup, glup, glup… hömölöss… )

  14. Anjelika7 says:

    Yazmak, yazabilmek… Ne kadar güzel birşey. Ama güzel yazmak çok farklı bir olay. Yazı yazan herkesin iyi bir yazı ortaya çıkarması mümkün değil. İşte o zaman gerçek yazarların değeri ortaya çıkıyor. Edebi yönden tabi. Fakat edebiyat açısından değerli olan her eser de, akıcı ve merak uyandırıcı olmayabiliyor. Hatta çok sıkıcı bulunanlar da olabilir. Ama yine de yazarı kalıcı kılacak bir yol olduğu kesin. Senin yazılarına gelince; Yepyeni ufuklar açıyor okurlara sanki. Zaman zaman eğlenceli, çoğunlukla düşündürücü, hiç akla gelmeyen konuları insanın gözüne gözüne sokan, değişik, şaşırtıcı üslubuyla farklı bir dünyaya pencere açan yazılar bence. İşte bu yüzden de takipçilerin çok… Ne mutlu sana. Kutlarıııım!
    :recsel

    ********************************

    Aklımda damıttıklarımı kelimelerle çevreye püskürtmek istiyorum. oh.

  15. sağlığına ..)
    yazmaktan söz edince bi zamanlar mektup yazma alışkanlığımız vardı,
    öyle çok yazardım ki..
    şimdilerde yazmak zor gelir bana ama böyle yorumlarda sohbet hoşuma gidiyor .)
    fondip olmuyor ama cakır keyif tadında :))
    güzel bir hafta olsun sana …

    ****************************

    Keyif olsun, huzur ve mutluluk olsun. Şerefe…

  16. güzel bir paylaşım ..yazarken ne kadar özgür olabiliriz ki özgürce yazman dileğiyle…sevgiler..

    **********************

    En azından deneriz.

  17. Yazmak beynini patlamaktan kurtarır. Benimkisi iyice korkak oldu da.

    ************************

    Bazen beynim patlasa da kurtulsam demiyor değilim…

  18. İTHAKA
    Ne diyorsun? “Beni kimse anlamıyor mu?”. Anlat o zaman. Ben seni bilmek istiyorum. Yaz kendini.Seni niye mi bilmek istiyorum? Kendim için. Seni daha iyi anladıkça kendimi daha çok tanıyorum. Aslında herşeyi bilmek anlamak istiyorum: Taşı, zeytini, kuşları, örümceği, güveyi,ağaçları,masalları, bilimi aklınıza ne gelirse.Bilmediğim şey, bunları bildiğimde ne olacağıdır. Farkettiğiniz gibi gereksiz işlerle uğraşan biriyim; yazdığımı okuduğunuzda bana benzememeye karar vermenizin iyi bir şey olduğunu düşünürsek, bunda benim de bir payım olacak. Bunun için sevinçle yazıyorum(hunisini takıp, düdüğünü üfler). Canım şiir okumak istedi biraz, azıcık….

    İthakaya yola çıktığın zaman,
    dileki uzun sürsün yolculuğun,
    serüven dolu bilgi dolu olsun.
    Ne Lestrogonlardan kork, ne de öfkeli
    Posedion’dan,
    Bunların hiçbiri çıkmaz karşına,
    düşlerin yüceyse, gövdeni ve ruhunu
    ince bir heyecan sarmışsa eğer.
    Ne Lestrogonlara rastlarsın, ne Kikloplara
    ne azgın Posedin’a,
    onları sen kendi ruhunda taşımadıkça,
    Kendi ruhun onları dikmedikçe karşına.
    ……………………………….
    ………………………………..

    Hiç aklından çıkarma İthaka’yı,
    oraya varmak senin başlıca yazgın.
    Ama yolculuğu tez bitirmeye kalkma sakın.
    Varsın yıllarca sürsün daha iyi;
    sonunda kocamış biri olarak demir at adana,
    yol boyunca kazandığın bunca şeylerle
    zengin.
    İthakanın sana zenginlik vermesini ummadan,
    sana BU GÜZEL YOLCULUĞU VERDİ İTHAKA.

    K.KAVAFİS

    **************************

    Huniyi ortak kullanalım ehi.

    İster ata ister taşıta bin
    Ha iki olmuşsun ha üç
    Son adımı tek başına atacaksın
    Ne kadar güç

    Hermann Hesse

  19. mavikadife says:

    ,,yazmak, biraz da şuura veda etmek değil midir?,, kelimeler kanar,maksatlanır telkin eder… derim ki, bazen –heyy kelimeler kimse buradan sağ çıkamayacak, ya söylediklerimi yaparsınız ya da sizi sıradanlaştırırım…ki;;; bence en korkunç şey sıradan olmak ve alkış için durmadan adam yaralamaktır…
    şimdi fondip yapabilirim..ne içiyoruz?içinde dev bir kurt yaşayan Tekila?

    **********************

    Umutlarımızı içsek. Yudum yudum. O azaldıkça biz artsak.

  20. yasemin nehir ceylan says:

    Beyninizle topluyorsunuz harfleri, aklinizla kuruyorsunuz kelimeleri, parmaklarinizla olusturuyorsunuz cumleleri…
    Sonra da benim gibi bir insankizi cikiyor..
    Okuyor, okuyor, okuyor…
    Gorunmez akliyla yorum yapmaya calisiyor. :)

    Paylasimlariniz icin tesekkurler..

    ********************************

    İnsan hayal eder. Hayaller için kullandığımız hammadde; akıl, zihin, düşünce ve fikirlerimizdir.
    Düşünce ve fikirler söz olurlar.
    Sözler de eyleme dönüşür.
    Ne düşünürsek eninde sonunda olur.
    Ve kelimelerin büyüsü vardır.
    Sanırım bu sayede güzel şeyler düşünenler güzel şeyler yaşarlar.
    Şimdi güzel şeyler düşünme ve söyleme zamanı. Yaşasınn. :)

  21. hahahaha,yorumlar süper.ben onlara takılıcam bundan böyle:))

    ******************************

    Evet yormuyor. ehi.

  22. Üstad, bu “korteks tokatlama” da ne oluyor yahu? Amigdala ile akrabalığı var mı? Tokatlama derken? Question Öznelimden çıkıp, matrikse giriş yapınca mı oluyor bu tıkanmalar acep?

    ***************************************

    Amigdala duygu reperturamız gibi. Amigdala yoksa dindirecek göz yaşımız da yoktur.
    Korteks ise bizi medeni toplum haline getiren ince bir tabaka.
    İşte bazen o tabakayı tokatlayıp insanlıktan çıkmamızı sağlıyorlar. :)

  23. birkaç saatlik gözlemlerim sonucunda diyebilirim ki, yazılar kadar ziyaretçiler de renkli burada Disdain

    ***********************************

    Ziyaretçiler bazen yazılardan daha renkli oluyor hatta. Ne küsel! ( El çırpar, mutludur. )

  24. kibarlıktan renkli dedim zaten ben :)
    bu arada, adımızın karşısındaki şu ikonlar (bu muydu adı bilmiyorum) kullanmış olduğumuz isim değişse bile aynı mı kalıyor?

    *************************************

    Kibarlık güzel bir meziyet. :) Bu arada isim ve mail değişirse avatar da değişir. Sistem otomatik olarak isim ve maile göre avatar belirliyor. :)

  25. açıklama için teşekkürler. bu arada, o kitap benim olacak ;)

    *******************************

    Bence hak edildi. :)

  26. burda bedava kitap veriliyormuş diye duydum, ondan geldimdi?!..

  27. yazmak amaçsız olmalı,oturup yazmış olmak için yazmalısın,daha doğrusu yazmanda bir maddi/manevi menfaat veya getiri sözkonusu olm olmamalı…yazdıkların ne direkt kendinle alakalı olmalı ne de sadece başkalarıyla…evreni yazmalı,evrene küfretmeli( kenandan değil kainattan bahsediyorum.) hiçbir sorunu çözmek amacıyla oturmamalı yazmaya yoksa sorunun ta kendisi sen olursun…yazdın mı “Charles Bukowski” gibi yazmalısın…birileri seni, beğenir mi beğenmez diye değil,evren seni hissetsin diye yazmalısın ya da kendini evrene hissettirmek için…varolan hiçbir teoriye(i),hiçbir inanca(ı) ve şahsa(ı) bağlı kalamadan/dikkate almadan Özgürce yüreğinden akan seli mürekkep diye püskürtmelisin sözcüklere bir painter’ın(yağlı boya üstadının) yaptığı gibi ,çizmelisin beyninin karanlık odalarında uzaktan ışıldayan sarı ışığın kaynağına giden yolu…problemi çözmek değil gittiğin yola puan vermeli okucu,ve sonların bazı ahmak yeşilçam filmleri gibi şaçma ve beklenmedik şekilde şaşırtıcı olmalı…bir problemi çözmek ister şekilde kendine uzmanlık ve yetkinlik atfederek herkesi yarattığı hikayenin bir parçası haline getirmeye çalışan çok bilmişlerden öyle midem bulanıyor ki,keşke hiç yazamasalardı,birileri parmakları kırsa ne güzel olurdu… :hammer:

  28. Hangi kitabı da verdiklerini de söylersen verebilirim. :))

  29. Zihnimiz kendi enerjisiyle beslenen obur bir canavardır. Sadece hiçlikle sınırlandığında sonsuza uzanır. İşte hiçlikle sınırlanmış bir zihindir kullandığım mürekkep. Ve ben mürekkebim bitecek korkusu olmaksızın yazıyorum… Sadece kendi kendime konuştuklarımdır yazdıklarım. Bir çırpıda ve kaygısız. Ve biliyorum; ben yazdıkça genleşiyor evren, burkuluyor, eseniyor. Kırılana kadar ne miktarda esneyebilir merak ediyorum. :)
    Ve bazen yazmanın amacı, sadece yazmış olmaktır. :)

  30. öz hakiki misafir says:

    ne zaman buradaki yorumları okusam karnıma ağrılar giriyor gülmekten. “ödülü reddederler….” diye atarlanmalar falan. sanırsın ki nobel ödülü veriliyor burada ROTFL gene çok güldüm yahu, hayrolsun :)

  31. Ben de tekrar okuyarak bir nostalji yaşadım biraz önce. Belli tarihlerle deliliğin gelişimini izleyebilmek harika bir duygu. :)

  32. öz hakiki misafir says:

    huni denilen taç altın tepside sunulmuyor neticede Laugh

  33. Huninin kendisi altın bence. :)

Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[+] kaskus emoticons nartzco

İfade eklemek için tıklayınız.

SmileBig SmileGrinLaughFrownBig FrownCryNeutralWinkKissRazzChicCoolAngryReally AngryConfusedQuestionThinkingPainShockYesNoLOLSillyBeautyLashesCuteShyBlushKissedIn LoveDroolGiggleSnickerHeh!SmirkWiltWeepIDKStruggleSide FrownDazedHypnotizedSweatEek!Roll EyesSarcasmDisdainSmugMoney MouthFoot in MouthShut MouthQuietShameBeat UpMeanEvil GrinGrit TeethShoutPissed OffReally PissedMad RazzDrunken RazzSickYawnSleepyDanceClapJumpHandshakeHigh FiveHug LeftHug RightKiss BlowKissingByeGo AwayCall MeOn the PhoneSecretMeetingWavingStopTime OutTalk to the HandLoserLyingDOH!Fingers CrossedWaitingSuspenseTremblePrayWorshipStarvingEatVictoryCurseAlienAngelClownCowboyCyclopsDevilDoctorFemale FighterMale FighterMohawkMusicNerdPartyPirateSkywalkerSnowmanSoldierVampireZombie KillerGhostSkeletonBunnyCatCat 2ChickChickenChicken 2CowCow 2DogDog 2DuckGoatHippoKoalaLionMonkeyMonkey 2MousePandaPigPig 2SheepSheep 2ReindeerSnailTigerTurtleBeerDrinkLiquorCoffeeCakePizzaWatermelonBowlPlateCanFemaleMaleHeartBroken HeartRoseDead RosePeaceYin YangUS FlagMoonStarSunCloudyRainThunderUmbrellaRainbowMusic NoteAirplaneCarIslandAnnouncebrbMailCellPhoneCameraFilmTVClockLampSearchCoinsComputerConsolePresentSoccerCloverPumpkinBombHammerKnifeHandcuffsPillPoopCigarette