
Maya kehaneti söyle der: “Yükselin, hepiniz yükselin, hiç kimse arkada kalmayacak şekilde yükselin, hep beraber bir kez daha geldiğimiz yeri, özümüzü göreceğiz.” Diğer yandan Maya kehanetlerine göre; Maya takviminin bittiği 21 Aralık 2012 günü, içinde yaşadığımız çağ sona erecek ve yeni bir çağ başlayacak. Ve bu çağ kıyametle (Apocalypse) gelecek. İşin ilginç yanının kıyamet anlamında kullanılan “apocalypse” kelimesinin aynı zamanda “açığa vurma”, “keşif” anlamını da taşıması. Kanımca kıyametle bahsedilen şey, dünyanın yok oluşundan ziyade, insanlığın beynin çalışma prensiplerini “açığa vurmasıyla” bir ruhsal aydınlanma çağına gireceği. Evet insan beynini “keşfettiğinde” alabildiğince “yükselerek” özünü görebilme yetisine de sahip olabilecektir bence.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Ruhun denizine atılan kelime çapaları, Sürer ruhu tarla gibi... Aşkın körpe tohumlarını savuru...
Yeryüzünde olmadığını düşündüğümüz bir şeyi, öğrenmediğimiz için göremeyecek olmamız yüzünden mi cin...
"Ötekine duyulan arzu, öteki tarafından arzulanma arzusu ve ötekinin arzuladığı şeylere duyulan ar...
6 Cevaplar Kime:“Maya Takvimi”
Tıpkı senin syfan.da tanımlanan yazın da dediği gibi; kül olmadan nasıl yeni olabilirsin ki..
“apocalypse” doğru-mantıklı bir yaklaşım..iyi günler olsun
***************************
Yeni yıl yeni bir hayat olsun.
Anlattıklarımız, yazdıklarımız, çizdiklerimiz, bu kısa hayattan izlenimlerdir. Bunlar bazen bir sinema perdesinde titreşir, bazen bir kitabın yapraklarında hışırdar, bazen de bir aile yemeğindeki sohbetlere karışır. Bu sancılı ve sarsıcı hayatın geride bıraktığımız perdelerini bir şekilde başkalarına açma arzusunu bastıramayız. Geçip gitmekte olan uçucu bir şeyi böylece kavramaya çalışırız sanki. Avcumuzda hayatımızdan izler kalsın, sönmekte olan bir hayatın isi başkalarının üzerine de sinsin isteriz .
**********************************
Belki de başkalarının üzerine sinen sis kadardır hayatımız.
off ben de kötümser olanlardanım bu konuda
************************************
Gerçekçilikle kötümserlik arasındaki ince çizgiyi gördüğümüz sürece problem olmasa gerek.
insanlık kapitalizm ve diğer otoriter rejimler tarafından çağ atlamak bir yana her geçen gün ortaçağ etnik ve dini karanlığına gömülüyor…kainaat’a bir bakın…makro kozmos mikro kosmos…bunlar bir kenarda meraklısını beklerken insanlık hala ilkel paylaşım mücadelesi içinde…ne yazık ki dünya bu halde iken sende bu durumda bir taraf olmaktan kendini yalıtamıyorsun…çünkü düşünceler gücü değil güçler düşünceleri değiştiriyor…o yüzden bir kısır dönngü içinde gücün el değiştirmesini çaresizce izliyor ve bu değişim sırasında her türlü vahşetin senin varoluş alanına yansımasını önlemek ve yaşanmamasını sağlamak içinı ailenden başlayarak ülkeni savunmak zorunda olmak ve önceden tedbir almak zorunluluğuna itiliyorsun realistik dünya şartları tarafından…insanların bir kısmının bencil savurgan israf ve lüks dolu yaşam kaygılarının sebep olduğu bir zulum çağı ki…hiçbir dönemde olmadığı kadar insanı esir almış,kendine mahkum etmiştir…savaş eskiden bir miktar cesarete ve yeteneğe bağlı iken ve aynı zamanda bir şekilde her çağın kendi modernitesinin dışında yaşamak mümkün iken zamanımızda bu mümkün gözükmemektedir….gücü elinde bulunduranlar artık her türlü direnişi bastıracak yüksek teknolojiye sahiptir….dünyada insanların erişemeyeceği senin yerini bulamayacağı bir alan kalmamıştır….bazı ülkeler ve anlayışlar Tanrılığa oynamaktadır…ve en az nemrut kadar acımasız ve zalim olabilmektedirler….insanlık empati yeteneğinden yaşam enerjisinden(mutluluğundan) ve bilinmeyeni merak etme(dedikodu hariç) duygularından öylesine yoksundur ki…herkes çektiği sıkıntıları bir başkasının sırtına yüklemekten zerre suçluluk duymamaktadır….maya takvimine göre altın çağ başladı…vicdan çağı kapandı….kaniaatta bir yerlerdeyim…..kainaatta bende….herşey birgün aslına rücu ettiğinde, ve varlık temel yapılarına bölündüğünde soruyorum:kim ne kazanmış olacak….hiç kimse hiçbir devlet hiçbir uygarlık kalmayacak…..sadece insan olarak dünyada yaşadığın zaman diliminde yüreğinin götürdüğü yerde bulduğun sızı belki evrende bir yerlerde dolaşıyor olacak….vicdan asla ölmez….merhamet asla ölmez…sevgi asla ölmez….dünyayı ayakta tutan tek şeydir sevgi ve merhamet….en son inanan inanmaktan vazgeçtiğinde kıyamet kopacak der din alimleri….evet bu Allah’a inanmaktır….ama sevgisiz ve merhametsiz bir inanan tasavvur etmek nasıl mümkün olabilir ki?
********************************
Her devirde altın kural vardı: altını olan kuralı koyar.
Ne zaman ki kuralları altını olmayanlar da etkileyecek o zaman insanlık yücelecektir.
Sonuçta değişmeyen gerçek insanın vicdanından kaçamayacağıdır.
Vicdan varsa umut da vardır…
herkesin kıyameti kendine.
Bir kişinin kıyametinin herkese olacağı günler yaklaşıyor. Winter is coming.