
Umutsuzluğunun girdabına kapılmış Umut, İstanbul’u terk etmeyi düşündüğü anda ilginç bir şekilde kriptoloji uzmanı dahi bir kadın ile tanışır. Nihan, hayalet ismini verdiği insanı bulmak için zeki insanları bir araya topladığı çetenin lideridir. Umut bu çeteye dahil olduğu gün hayatı radikal bir şekilde değişim geçirir ve kendisini budalaların beslediği renkli magazin dünyasının içinde buluverir.
Çetenin eylem şekli sıra dışıdır. İlk eyleminden sonra Umut, hayatını sorgular ve derinlerde gizlenmiş vicdanının uyanışına tanık olur. Bu uyanışın sonucunda henüz kim olduğunu bilmese de, kim olmak istediği hakkında bir fikri vardır artık. Kendisine acımaktan vazgeçtiğinde başkalarına da acıyabileceğini keşfetmiştir. Umut, roman boyunca insanı insan kılan o erdemin peşinden koşar: Vicdan.
Zenginlerin, tüm dünyayı kontrol edecek gücü kendinde gören medyanın, sahtekar işadamlarının, magazin dünyasının, etikten yoksun tüm yaklaşım ve eylemlerine karşı, insanın zararlı maddenin vücuda girmesini engelleyen refleksiyle, kusmakla, cevap veren çete, insan zihnini sarsan olaylar manzumesi içerisinde eylemler yaparken, okuyucunun kokuşmuş düzenle yüzleşmesine sebep olur.
Diğer taraftan kızının ölümünden sonra şeytan’ı görmüş kaçık bir filozof olan Kadir, duvarların ötesindeki sesleri duyan bir Güneydoğu gazisi, açlık grevinde hafızasına veda etmiş bir kız, ellerinin ucu yakıldığı için artık dünyayı ayak parmaklarıyla görmeyi öğrenmiş bir kör ve aşkın ölümden öte olduğuna inanan güzel bir kadın doktor, romanda ikiye ayrılmış bu kentin diğer yüzünü ortaya koymaktadır.
Evet zihninizin boğazına sağlam bir parmak atıp, ne olduğunu anlamaya çabaladığınız fakat bir türlü keşfedemediğiniz tüm hislerinizi kusmak için okuyun diyorum…
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Korku Kapanı... / Tamer Karslıoğlu
Hun hükümdarlarından Çi-çi Yabgu’nun, M.Ö. 36 yılında Çin kuvvetleri ile yapacağı savaştan evvel ord...
Bir gazetede “Basılan Karakola Kahreden Telefon" başlığıyla okuduğum yazı kahretti beni. Dört şehidi...
3 Cevaplar Kime:“Kusma Kulübü / Mehmet EROĞLU”
sadece ilginç kahramanlar ve olay örgüsü varmış gibi…
**********************************
Duru bir anlatım ve aniden kortekse atılan tokatları da eklemeli.
bir ben eksiğim o karakterler içinde. olsaymışım tam olurmuş zannımca
Güzel kitaptı. Gerçek hikaye gibiydi diyebilirim.