
“Epiktetos hiç kendisi kitap yazmamıştır. Daha sonra Büyük İskender’in de biyografisini yazaca olan öğrencisi Arrianus onun fikilerini yazarak sekiz ciltlik Söylevler’i ortaya çıkartmıştır. Bu eserden geriye sadece dört cilt kalmıştır. Söylevler’in esası çok daha kısa olan İçsel Huzur İyi Yaşamın Kapsını Açar’a indirgenmiştir.
Stoacılık bir düşünce yapısı olarak MÖ 300 civarında Yunanistan’da doğmuş ama en çok Antik Roma’yı etkisi altına almıştır. Entelektüel ve spiritüel özellikleri arasında kadere boyun eğmek, zihni özgürleştirmek, yaşamda ve duyguda ölçülülük ve kayıp ve ölümden korkmamak yer almaktadır.”
“Epiktetos, bir olayın meydana geldiğini kabul etmediğimizde en büyük ıstırabı duyduğumuzu söyler. ‘İnsan düzgün karakterini her koşulda nasıl sürdürebilir?’ başlığı altında Epiktetos tahammül edilemez görünen ne olursa olsun, rasyonel olarak görüldüğü takdirde tahammül edilebileceğini belirtir. Olayların kendisi acı verici değildir, bize asıl esef veren çektiklerimizin nedensiz olduğu hissidir. Epiktetos meydana gelen olayların korkunç olmadığına, bizim onlara verdiğimiz anlamların korkunç olduğuna işaret etmiştir.”
“Hastalık, ölüm ve yoksulluğu engellemeye çalışırsak mutsuzluk içinde yaşarız çünkü hiçbiri, özellikle de ölüm bizim irademizde değildir. Mutluluk ancak bizim kontrolümüzde olan şeylere dikkatimizi vermekle olur: düşüncelerimize, eylemlerimize ve tepkilerimize. Huzur, düşüncemizi disiplin altına aldığımız ve arzularımız ile nefretlerimizi azalttığımız basit bir hayat yaşamaktan gelir.”
“Mutluluk, hedefleri ilahi akılla uyum içinde olmaktan gelen bir mutluluktur, dünyayla savaşmak ya da onu yargılamak yerine yaşadığımız dünyada rasyonelliği ve bilgeliği çoğaltmak için elimizden geleni yapmaktır.”
“Olacakların senin istediğin gibi olmasını bekleme, her şeyin olması gerektiği gibi olmasını dile ki huzurlu bir hayat süresin.”
“Unutma ki sen bir oyunun, öğretmenin seçebileceği türden bir oyuncususun; kısaysa kısasın, uzunsa uzunsun: O senden bir fakiri oynamanı istemişse rolünü doğal bir şekilde oynamaya bak; bir aksak, bir yargıç, özel bir kişi rolüyse, yine öyle yap. Çünkü sana verilen rolü iyi oynamak senin görevindir ama rolü seçmek başkasının işidir.”
“İnsanlar olanlardan değil, olanlara dair fikirlerinden dolayı rahatsız olurlar.”
“Dünyayı olduğu gibi kabul edin, olmasını istediğiniz gibi değil.”
Epiktetos
Epiktetos (d. 55–ö. 135), Yunan stoacı filozof. Muhtemelen Hierapolis, Frigya’da köle olarak doğdu. Kuzeybatı Yunanistan’daki Nicopolis’e sürülene kadar Antik Roma’da yaşadı, hayatının büyük bölümü Nicopolis’de geçti ve orada da öldü. Şayet bir isim verilmişse, ailesince verilen ismi bilinmiyor. Epiktetos sözcüğü Yunanca’da en basit anlamıyla “kazanılmış, elde edilmiş” anlamına geliyor.
Epiktetos gençliğini Nero tarafından azat edilmiş oldukça zengin Epaphroditos’un kölesi olarak Antik Roma’da geçirdi. Köle olarak bile Epiktetos zamanını oldukça verimli kullandı, Musonius Rufus’un gözetiminde stoacı felsefeyle uğraştı. Sonunda azat edildi ve Roma’da sağlık sorunlarıyla nispeten zor bir hayat sürdürdü. Her ne kadar sebebi konusunda fikir ayrılıkları olsa da, sakat kaldığı biliniyor. Kimi kayıtlar efendisi Epaphroditus’un zulmünün bir sonucu olarak sakat kaldığını söylerken, kimi başka kayıtlar Epaphroditus’un Epiktetos’un çalışmalarını şevkle destekleyen ideal bir efendi olduğunu belirtiyor. 89–95 yılları arasında bir tarihte Domitianus tarafından diğer filozoflarla sürgüne gönderildi.
Hayatının en ünlü dönemini başlatan aslına bakılırsa Domitianus’un sürgün kararıdır. Sürülmesinin ardından Epiktetos Nicopolis’e gitti ve orada ünlü bir felsefe okulu kurdu. Bu okul imparator Hadrianus tarafından bile ziyaret edildi ve en meşhur öğrencisi Arrianus hakkını vererek büyük bir tarihçi oldu.
Stoacı yaşam biçimine uygun olarak öğretim ve entelektüel arayış içinde son derece sade bir hayat sürdü. Hayatının son demlerinde aksi halde ölüme terk edilecek bir çocuğun büyütülmesine yardımcı olmak için bir kez evlendiği iddia edilir, başkaları ise hiç evlenmediğini ve çocuk sahibi olmadığını söylüyorlar.
Demonax filozoflardan birinin kızıyla evlenip evlenemeyeceğini sorarak Epiktetos’un evlenmeme öğüdünü alaycı bir tarzda tekdir eder.
Kendi el yazısı ile kayaya kazıyarak yazdığı yazıların (“Hür İnsan Üzerine Bir Şiir” halen Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı “Yazılı Kanyon” denilen bölgede durduğu söylenmektedir.
Bilindiği kadarıyla, Epiktetos hiçbir şey yazmadı. Çalışmalarından kalan her şey Anabasis Alexandri’nin yazarı, öğrencisi Arrianus tarafından yazıya döküldü. Temel eseri, orijinali 8 kitaptan oluşan konuşmaların muhafaza edilmiş 4 cildidir. Arrianus ayrıca Enkhridion ya da el kitabı olarak başlıklandırılan bir özet de derlemiştir. Arrianus Konuşmalar’ın önsözünde Lucius Gellius’a hitabında şöyle der:
“Ondan ne duyduysam, onun düşünce biçimini ve konuşmasındaki içtenliği kendim ilerde kullanmak üzere elimden geldiği kadar ve onun bir anı olarak muhafaza edilmesine çalışarak sözcüğü sözcüğüne yazıya döktüm.”
Epiktetos ahlak konusunun üzerinde eski Stoacılardan daha çok durmuştur. Fikirlerini tekrar tekrar Socrates’e atfederek amacımızın kendi hayatlarımızın efendisi olmak olduğunu savunur.
Epiktetos’a göre değişmez, bozulamaz ve fark gözetmeksizin tüm insanlar için geçerli olan varlıkların gerçek doğasını öğrenme yolunda öğrencilerini cesaretlendirmek Stoacı öğretmenin görevidir.
Şeylerin doğası iki kategoriye ayrılır: münhasıran kendi gücümüze bağlı olanlar (prohairetik) ve olmayanlar (aprohairetik). İlk kategoride yargı, tepki, arzu, iğrenme vb. vardır. İkinci kategoride sağlık, mal mülk, şöhret vb. yer alır. Epiktetos daha sonra öğrencilerine iki önemli kavram daha tanıtır. Prohairesis ve dihairesis.
Prohairesis, insanlarını diğer canlılardan ayıran şeydir. Kendi değer yargılarımıza göre bir şeyi arzulamamız veya ondan kaçınmamıza, bir şeyi yapmak zorunda hissetmemiz veya hissetmemize, bir konu hakkında hemfikir olmamıza veya ayrı düşmemize neden olan yetidir. Epiktetos sürekli “biz kendi prohairesis’imiziz” der. Diahairesis de prohairesis’imiz tarafından gerçekleştirilen yargıdır ve işte bu bizim elimizde olan ve elimizde olmayanı ayırt etmemizi sağlar. Sonuçta, epiktetos öğrencilerine iyinin ve kötünün yalnızca prohairesisimizde var olduğunu ve asla dışsal ya da aprohairetik şeylerde var olmadığını öğretti. İşte bu düşünceleri tümüyle kavramış ve gündelik hayatında uygulamayı başarmış iyi bir öğrenci, ulaşmak istediği nihai nokta eudaimonia (mutluluk ya da verimlilik) olan felsefi hayata adım atmaya hazırdır. Bu mantık ve “şeylerin doğası” ile uyum içinde erdemli bir hayat sürmektir.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Epiktetos