
Sıcak bir yaz günü sohbet ederken çaldı Tuncay’ın telefonu.
Telefonu kapatmadan önce Tuncay’ın son cümlesi “Araba bende, hemen geliyorum” olduğu için epey meraklanmıştım.
-“Arayan kim?” diye sorduğumda;
-“Adnan’ın annesi rahatsızlanmış, acile götüreceğiz” dedi Tuncay.
“Adnan cidden çaresiz kalmış” diye düşündüm. Bir insan Tuncay’ın arabasına binmeyi göze aldıysa gerçekten ciddi bir durum söz konusu olmalıydı.
Hızla arabaya binmeye çalıştık, fakat ben kapıyı açamadığım için Tuncay tekrar arabadan inip kapıyı tekmelemek zorunda kalmıştı.
Neyse arabaya bindiğimizde Tuncay arabayı çalıştırabildiği için sevinmiştim.
Araba gürledi, inildedi ve Adnan’ların evine gittik.
Adnan ve annesini aldıktan sonra hızla hastaneye doğru yol aldık.
Trafik sakin sayılırdı. Arabada çıt çıkmıyordu. Zaten çıksa bile motor sesinden duyulması imkansızdı.
Şoför Tuncay olduğunda yanında oturanın co-pilotluk yapması gerektiğini çok önceden öğrenmiştim. Dikkatle yola bakarken trafik ışıklarına yaklaştığımızı ve hızımızın azalmadığını fark ettim. Arkada oturanları tedirgin etmemek için fısıldayarak Tuncay’a
-“Frene bas!” dedim.
Fakat Tuncay alçı yutmuş gibi; iki eli direksiyonda gözlerini kırpmadan yola bakıyordu. Araba hız kesmeden ilerlemeye devam ettiği için arkadakilerin duymayacağı bir şekilde;
-“Tuncay, frene bas!” diye tekrarladım.
Sanki bir sağıra konuşuyordum. Tuncay’da hiçbir kıpırtı yoktu. Trafik ışıklarında duran arabalara epey bir yaklaşmışken,
-“TUNCAY FRENE BAS!” diye bağırdığımı hatırlıyorum. Artık arkada oturanların tedirginliğini düşünecek halim kalmamıştı. Fakat Tuncay,
-“Zaten basıyorum hayvan” dediğinde, gözlerim Tuncay’ın sonuna kadar frene basan ayağına yapışmıştı. Aklımın titrediğini duyumsadım. O an, ilk uyarımdan bu yana Tuncay’ın frene bastığını, ancak arabada frenin bir aksesuar olduğunu anladım. Tuncay da kimse paniklemesin diye frenlerin tutmadığını söylememiş. Aslında söylemeyince gerçekten paniklenmiyormuş. Bu esnada aniden el frenine yapıştım ve hızla çektim. El freninin kolu elimde kaldığında paniklemekle, kahkaha atarak çıldırmak arasında gezeledim. Birkaç milisaniye sonra ise, paniklemeden soğukkanlı bir şekilde önde duran arabaya çarptık.
Arabadan kendimi nasıl dışarı püskürttüğümü ve nasıl bir manyak gibi kahkaha attığımı tam olarak hatırlayamıyorum. Çünkü bilinçaltımız bu tür salaklıkları unutmak istiyor. Fakat çarptığımız arabadaki adamın durumu anlamak için sarf ettiği çabayı ve şebelek suratını hiç unutmuyorum.
Bu arada acile gitmek için sebebimiz de pekişmişti. Artık Adnan da annesinin yanında yatacaktı. Hı hı Adnan’ın kafası Tuncay’ın koltuğuyla öpüşmüş, bu esnada dudak patlamış ve kafa yarılmıştı. Aslında Tuncay’dan annesini acile götürmesini isteyen bir insanın kafası önceden yarık olmalıydı.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
I- Üstat dedi ki: “15 yaşımda kendimi öğrenmeye verdim.” – “30 yaşımda, istencime sahip olabildim.” ...
Okuldayken Fransızca öğretmenimiz bir şarkı dinletip tercümesini yazmamızı istemişti. Ders boyunc...
“ Durum etiği” tartışmaları 1960’larda ortaya çıktı. Bu görüşün yandaşları, herhangi bir duru...
12 Cevaplar Kime:“Acil İş Gecikmiştir.”
Zuhahahahaaa….El freni elde kalmış, aklım istop etti..Ne demekse…(Ofiste herkes anlamsızca bana bakıyor şu an)
**********************************
Aslında el freni değil akıl elde kalıyor.
anıların hayatı güzelleştirdiğine, daha bir yaşanır kıldığına inanıyorum. hatırladığımız her defasında aynı (güzel) duyguları yaşadığımız, her konuda,her şeyin hızla değiştiği şu dünyada hep aynı tazelikte ve güzellikte kaldıkları için belki de. benim en sevdiğim anım, otobüs ani fren yaptığında tarık akan kılıklı bir yakışıklının kucağına oturmuş olduğum anımdır. arkadaşım niye kalkmıyorsun demese, kalkacağım da yoktu vallahi
********************************
Belki de yaşam dediğimiz şey sadece bu anıların toplamından ibarettir.
Kötü bir durum olmus ya
Bazen kötü durumlar da komik olabiliyor.
Görülür kaza bu olsa gerek
ya bu gerçek mi? gerçek olamayacak kadar trajikomik
))
ben de, bi benim bindiğim arabalar yürüyen tabut sanıyordum
Kabak gibi de deniyor.
Bu sadece onlarca olaydan biri.
Bilimkurgu gibi olanları da var ama toplum hazır olmadığı için yazmıyorum. 
senle yaşamak eğlenceli olmalı

sen hiç bir şey yapmasan bile, yanındaki kesin eğlenir… ya da kahrından ağlayabilir…
duruma göre.
ama sıkılmaz
Kendi başıma hiç sıkılmıyorum.
Bence eğlenceli.
yahu!