
Tuttunmaya çabaladığın her düşünceye aklını değdirdiğinde anlamsızlaştığını duyumsamak.
Bir insanın kendisiyle umarsız mücadelesi.
Acı çekmeye mahkum insanların yaşam kavgası.
Sorgulamayı beceremediği anlamlara tutunmaktansa kendi içinde yarattığı kara boşluğun dibine gömülmek.
Hayatın uçsuz bucaksız ihtimaller denizinde beliren cılız anlamlar ve onlara tutunmaya çabalamanın yararsızlığının hissedilmesi.
Olması gereken ile olan arasındaki farkın yaman sillesi.
Hayatın bir kitaptan çağlaması.
Yaşamın anlamsızlığının anaforunda delirmek.
Görüp de dokunamamak, bilip de anlayamamak, hep bir şeylerin eksik kalacağını hissetmek.
Tutunamıyorum…
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Arı Usun Eleştirisi (1781) / Immanuel Kant
Hayata olan sevginiz en yüksek umudunuza olan sevginiz olsun ve en yüksek ümidiniz, en yüksek hayat ...
... Ormana gittim, çünkü yaşamı bilinçli yaşamak istiyordum, sadece hayatın zorunluluklarıyla yüzleş...
43 Cevaplar Kime:“Tutunamayanlar / Oğuz ATAY”
İçim parçalandı…

***********************
Sıkı tutun…
Tutunacak dal kaldı mı?
***********************
Bulunca hemen haber ver.
Olmalı bir yerlerde.
******************
Birlikte çözüm aramak, yalnız olmadığımızı bilmek güzel.
*****************************
Aslında herkes yalnızdır ancak insanoğlu yalnız olmadığı yanılsamasıyla hayatına devam eder. Belki de yalnızlık sanıldığı kadar korkutucu ve katlanması zor bir durum değildir. Yine de paylaşmanın huzuru gibisi yok.
acemiyim ben ama, tutunacak bir şeyler var evet
***********************
Acemi şansı dedikleri bu mu?
Haklısın. Düşününce, açıklamalarına katılmamak elimde değil. Düşünce tarzını sevdiğimi belirtmeden geçemiyeceğim. Hasretsenfonileri hocam seni boşuna sınıf başkanı yapmamış…

Sevgiler, iyi geceler.
****************************
Sınıf başkanı bensem sınıf ayvayı yedi demektir.
Bu arada örtmen kulağımı çekmek istiyor hep.
Sınıfa susun dicem ama zaten benden fırsat bulamıyorlar ehi.
“Yaşamın anlamsızlığının anaforunda delirmek.
Görüp de dokunamamak, bilip de anlayamamak, hep bir şeylerin eksik kalacağını hissetmek.
Tutunamıyorum…”
Ben de…
***********************
Olric bizi çağırıyor…
Bir başucu kitabı bu, farklı, zamanı için, yayınlandığında başkaldırı yaratan bir kitap.
Birkaç küçük ilave yapmak istedim kitaptan;
“Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır.”
‘İnsan herşeyi göze aldığı bir anda hırsıyla başbaşa kalıyor.’
“Tarih bir tahriften ibarettir. Tarih, geçmişten geleceğe uzanan ve bugün gördüğümüz bir rüyadır. Bütün rüyalar gibi tarih de yorumlanabilir; ama görülürken değil.”
“İnsanlara, ancak benim yanımda oldukları zaman güveniyordum. Benden ayrılınca beni yargılamaya başlayacaklarını ve tekrar bana döndüklerinde, artık eski sevgilerinin tükenmiş olacağını düşünerek korkuyordum. İnsanlara çok önem veriyordum aslında. Benim için ne düşünecekler diye içim titriyordu. Yatağa yatınca, o gün yapmış olduğum aptallıkların utancı içinde kıvranırken, bütün bu kusurlarımı onların da görmüş olduğunu ve onların da yatağa yattıkları zaman, benim gibi, olayları gözden geçirince benim saçmalamış olduğumu birden göreceklerini ve benden nefret edeceklerini, daha kötüsü, artık bana aldırmayacaklarını düşünüyordum.”
*************************
“Tarih, geçmişten geleceğe uzanan ve bugün gördüğümüz bir rüyadır. Bütün rüyalar gibi tarih de yorumlanabilir; ama görülürken değil.”
Ne kadar net ve doğru bir tespit değil mi? Yaşadığımız anı yorumlayamayışımızın ne güzel bir ifadesi. Hayat biz onu yaşarken elimizden kayıp gidiyor bazen. Sımsıkı tutunmak gerek…
Görüp de dokunamamak,bilip de anlayamamak,hep bir şeylerin eksik kalacağını hissetmek ne acı ama en acısı yitip giden zamanı tutamamak galiba.
************************
Zaman aklımızda var oluyor aslında.
Nasıl aklımızı tutamıyorsak onu da tutamıyoruz.
Bizden bağımsız akıp gidiyor.
Belki de onun tutulmamazlığını, onu asla tutmamamız gerektiğini algıladığımızda huzura kavuşacağız.
tutunacak bir şeyler aramıyorum artık..
o an ne iyi geliyorsa..
suan burada yazmak iyi geliyor.))
**************************
Harika. Devamlı yazmalı bünye.
Olric bizi çağırıyor, evet
-Sus Olric düşünüyorum.
-Düşünmek ne haddinize efendim.
-Descartes düşündükçe var oluyor.
-O düşündükçe var olur, siz yok olursunuz efendimiz.
**********************
Yok olmak pahasına da olsa düşünme cesaretimiz olmalı…
hakkaten bir insanın kendisiyle umarsız mücadelesi ne zor şey.
sırf bu cümle yüzünden kitabı okuyasım geldi.
alınsın hocam.
öteyandan bu mücadeleyi descartesinde kazanamadığını bilmek yorulma boşuna dedirtiyor.
***************************
Yorulmadan başarı olmaz. Olsa bile zevk vermez.
Kendini keşfetme mücadelesi yorulmaya değer.
Kolay gelsin…
***************
Mersi.
Hayat daima tutunacak bir dal verir insana mesele o dala tutunurken maymun misali diğer dalları da göze kestirmekte, yoksa gerisi boş.
********************
Neyse ki maymundan geliyoruz. ehi.
elimize geçerse neden okumayalım..dimi ama…yeterki kitap okuyalım…
******************************
Devamlı okumalı bünye. Coşkuyla ve hevesle içmeli satırları…
Yıllardır bu kentte yaşıyoruz ya. İçimizde ömrü bitenler oluyor haliyle. Onları oldukça eğlentili,acılı törenlerle gömüyoruz..Bu törenlerden ağıt ve içtenlik yönünden en ağır basanı Hayalet Oğuz Atay’ın cenaze töreniymiş… Oğuz Atay, İstanbul’da yaşadı. Oğuz Atay bir dönemi yaşadı. Yeryüzünde belki de hiç kimsenin yaşayamadığı gibi. Tek bir sandalye sahibi olmadı. Bir-iki giysisi temizleyicide durdu, kirlenince yenilerini satın aldı, iç çamaşır ve çoraplarını en yakın çöp tenekesine attı. Ev almadı, ev kiralamadı, eşya almadı, eşya tamir ettirmedi, belki de tek bir mobilya mağazasına girmedi. Pasaport almadı, kadın almadı, kadın boşamadı, kimseyi gebe bırakmadı, resmi dairelere girip çıkmadı. velhasıl bir çok insana göre o da tutunamadı,,,tutunduğunu sanan insanların gerçek dünyasında o hep hayalet kaldı,,,yani bence,,,
*****************************
Belki de en gerçek hayalet.
Tutunamayan bir hayaletin tutunan bir ölümlüden daha ölümsüz olması ne garip!
“sen acıyı biriktirmeyi seversin olric…
sen biriktirmeyi seversin….hadi devam et şimdi …kuru yaprakları…
deniz taşlarını… gözyaşını… sorulamamış soruları …
senden kalan sesleri… yaşanamamış paylaşılmışlıkları…
birlikte harcamak üzere kalbinde biriktirilmiş zamanları ve hüznü…
ve özlemi biriktirmeye…”
***********************
Sanırım herkesin farklı bir biriktirme kapasitesi mevcut…
Ancak ben biriktiremiyorum, peşin çekiyorum acılarımı…
Daha zevkli ehi.
Tuttum, bırakmam.
*******************
Tutunca koparmak gerekiyormuş.
Tutunamadığımın şiiridir…
Kırılsın kapımın kilidi
İçime sinen yorgunluk dumanı,
Kalbime saklanan ıssız kadın
Kaçsın gitsin
Hüznümü çağıran sesim dinsin
Sussun artık şarkılar
Yıldızlar sönsün
Bu sofra, bu şarap olmaz olsun
Göğsümdeki ince sızımdan olsun ölümüm
Tutunduğum dal yansın
Dumanı savrulsun yıldızsız göğe
Külünü dalgalar alsın götürsün
Bu beden, bu nursuz vücut
Karışsın toprağa
Ölümüm yatsın o deniz kıyısında…
Imagine,11.01.2013
**********************************
Bazen tutunamayışımıza tutunuruz.
Tutunamamak; bir yaşam biçimi. İnsan şikayet mi etmeli gurur mu duymalı bilemiyor. İsa, Selim’e cevap vermeliydi.
**************************************
Tutunamamanın sebebi sonucundan daha önemli oluyor bazen.
bunca tutunan nereye tutunuyor merak ediyorum.
Bir kısmı tutunamayanlara tutunuyor.
ne tesadüftür ki bugün bunun üzerine düşündüm ben de uzun uzun ve cezalandırılıyor olduğum sonucuna vardım. kimseye de bi kötülüğüm dokunmamıştır oysa. ama belki de sırf bunun için cezalandırılıyorumdur kim bilir. hayatta madem her şey mümkün, o zaman pek ala bu da mümkündür.
hülasa, ne tutunabiliyorum ne delirebiliyorum. öyle malak gibi geziniyorum arafta.
Tutunamamana tutun. Zaman çözer.
En doğru zaman içinde bulunulan zaman imiş. O yüzden bazen zamana bırakmamalidiye düşünüyorum
Bazı şeyleri zamana bırakmaktan başka çaremiz kalmayabilir.
Hmmm evet. Bazen dedim ya zaten
Bazen ne güzel bir kelime.
Hayat güzel
Evet bazen.
Bazen size katılmadan edemiyorum
Bazen her şey bir anda oluverir.
ifade etme ve yazma becerim olsa yazardım bu konu hakkındaki fikirlerimi ve fakat heyhat yok öyle bir meziyetim. o nedenle derim ki; siz ne diyorsanız o mirim
Bazen en iyisi sadece sade yaşamaktır. Düşüncelerden, zihnin bulanıklıklarından, kaygılardan arınıp sadece yaşamak.
Sadeligi bu sekliyle yasamak istedigimi hic sanmiyorum
Bazen biz istemesek bile o bizi ister ve hayatımıza hükmeder.
Eh bazen oyle
Hayat böyle.
Frene basin oyumben. Dolama yın oyle
Tel.den yazinca boyle oluyor
Dolanmayin demek istemistim