Durum 1: NASA uzaya astronot gönderdiğinde tükenmez kalemlerin yer çekimi olmayan ortamda çalışmadığını fark etti (yerçekimi olmadığı için mürekkep kağıdın üzerine akmıyordu).
Çözüm 1: Bu problemin çözümü NASA’ya ilave 12 milyon dolara mal oldu. Öyle bir tükenmez kalem ürettiler ki bu kalem yerçekimsiz ortamda, yukarı yönde, suyun altında ve sıfırın altında 300 C ‘ye kadar olan sıcaklıklarda yazı yazmaya olanak sağlıyordu.
Çözüm 2: Peki Ruslar ne yaptı…?? Kurşun kalem kullandılar. (Bize uygun çözüm: Kaleme ne gerek var ki? Kullanmasınlar arkadaş. ehi.)
Durum 2: Japon yönetim sistemindeki en hatırda kalır çalışmalardan bir tanesi Japonya’daki en büyük kozmetik firmalarından birinde yaşanan boş sabun kutusu problemidir. Müşterilerden birisi firmaya, aldığı sabun kutusunun boş olduğu konusunda şikayette bulunmuştur. Yetkililer hemen, üretilip paketlenen sabun kutularını sevkiyat birimine gönderen hattı izole ettiler. Bu sırada bir şekilde bir sabun kutusunun hattan içi boş şekilde geçtiği tespit edildi. Yönetim, mühendislerine problemi çözmesi için talimat verdi..
Çözüm 1: Mühendisler iki kişi tarafından kullanılan yüksek çözünürlükte bir X-ışını cihazı tasarlamak için ciddi uğraş verdiler. Bu sayede hattan geçen bütün sabun kutuları izlenebilecek ve boş olmadıklarından emin olunacaktı.
Çözüm 2: Küçük bir şirketteki sıradan bir isçi aynı problemle karşılaştığında, X-ışını vb karmaşık şeylerle uğraşmadı, onun yerine farklı bir yol buldu. Güçlü endüstriyel bir elektrikli vantilatör alarak hatta doğru yöneltti. Vantilatörü açtığı anda dolu olan kutular hattan geçerken boş olanlar hattın dışına doğru savruldu. (Bu adam kesin Türk ehi.)
Buradan çıkarılacak dersler
– Her zaman basit çözümler arayın
– Problemleri çözmek için mümkün olan en basit çözümü tasarlayın
– Her zaman çözüme odaklanın.
Evet, bazen en karmaşık problemlerin çok basit bir çözümleri olabiliyor.
Mesele; olaya bakış perspektifimizi değiştirebilmek kanımca. (Amuda kalkar, değişik davranışlar sergiler…)
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Dilin Spiral Döngüsü Emoji /?? Tamer Karslıoğlu
Kimya biliminin dehası Lavoisier’nin asıl eğitimi hukuktu ve Paris Barosu’na kayıtlı avukattı. Ancak...
"Yıl 1923... İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci olduğum sıralar. Okul duvarında bir ilan görüyorum. '...
15 Cevaplar Kime:“Probleme yada Çözüme Odaklanmak…”
AYKIRI GİDERİM ABE!
özellikle ikinci örnek akıl ve bilgiyi küçümseyen ve sürekli kurnazlık yapmak isteyen dar kafalı insanları cesaretlendirici bir içeriğe sahiptir.Sizin kültürü ve aklı bıyık altından müstehzi gülümsemelerle küçümseyen bu dar kafalı çoğunluğa benden daha çok karşı olduğunuzu biliyorum. Örneğiniz yanlış anlamaya yol açacak önsezisi beni karşı çıkmaya itti ki; esasen örneğin kendiside yanlış. Şöyleki
) Şişeleme amaçlı kullanılan küçük çaplı konveyör proseslerinde, boş veya eksik şişeleri(eskiden) operasyonun başında duran bir yada iki işçi, elleriyle ayırırlardı.Bu işçiler aynı zamanda dönüş esnasında ve daralmalada olası sıkışmaların, devrilmelerinde önüne geçer, aynı anda bir çok sorunu takip ederlerdi. 1990 ortalarına kadar büyük tesislerde de (bira,cola, içme suyu) benzeri yöntemler daha çok işçi ile yapılagelmiştir.Daha sonra teknolojinin ilerlemesiyle bu yöntemin yerine fotoselli sistemler konulmuştur. Bunlar değil boş bir şişeyi birkaç milimetre eksik olan bir dolumu bile anında fark edip o şişeyi(kutuyu) hemen sistemden dışarı atarlar. Bunlar o denli sofistike olmuşlardırki, bir günde yüzbine yakın dolumu kusursuz biçimde gerçekleştirebilir. İster küçük, ister büyük bir konveyör hattı olsun bu işlemleri vantilatörle yapmaya kalkışırsanız, çok büyük sorunlarla karşılaşırsınız. Bir iki şişe yada kutunun devrilmesi bütün sistemi tıkadığı gibi hattın tamamını ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakır. Ciddi mühendislik tasarımları endüstriyel olarak uygulama alanına gelinceye kadar onlarca deneyin ve aklın süzgecinden geçerler. Elbette çok gözlemci ve zeki bazı insanlar bu sistemlerin bazı zayıf noktalarını görebilir hatta iyileştirme önerilerinde bulunabilirler ve hatta çarpıcı bir buluşta bulunabilirler. Ancak bu nadiren olasıdır. Hatta çok nadiren…
Büyük buluşların ya da önemli keşiflerin altında basit ama esaslı bir tözün olduğu fikrine tamamiyle katılırım. Buna rağmen burada verdiğiniz örneğe itiraz etmek zorundayım. Çünkü
Araştırmanın, bilimin, bilgi birikiminin ve entellektüel kavrayışın çok zayıf olduğu ülkemizde insanlarımızı sabrın, çalışmanın ve aklın egemen olduğu bu zor bilim yoluna çağıralım. Zaten fitri ve toplumsal olarak, basit kurnazlıklarla mesafe alabileceğini refleks haline getirmiş kişilerin yanlış anlamaya da çok yatkın oldulkarını unutmamamız gerekir.
Umarım uyarıma kızmamışsınızdır. Aynı fikirde olduğumuza eminim. Sadece yazınızın yanlış anlamaya yol açabileceğini düşünerek bu yazma gereği duydum. Sevgi ve dostluk dileğimle…
**********************
Meseleyi çözdük işte. ehi. Nihayat bakış açımızı değiştirebildik. oh.
Uyarıya kızmadım asla. Farklı bir bakış açısı sunulduğu için memnun kaldığımı ifade etmek isterim.
Araştırmanın, bilimin, bilgi birikiminin ve entellektüel kavrayışın çok zayıf olduğu ülkemizde insanlarımızı sabrın, çalışmanın ve aklın egemen olduğu bu zor bilim yoluna çağırmanın faydalı olacağını değerlendiriyorum.
Teknolojiyi üreten yabancı ülkelerin kölesi durumunda olduktan sonra dilediğimiz pratik çözümlerini üretsek bile kölelikten kurtulmamız imkansız bence.
Jeton yerine bir bir otomata buz atıp makinenin zaafını istismar edecek bir akıl, o teknolojiyi üreten insana göre üstünlüğünü değil ancak aciziyet içerisinde olduğunu göstermiş olur.
Ancak yazıda vurgulanmak istenen şey; kurnazca fikirler üretmenin faydaları değil, ilk bakışta çok karmaşık gibi görünen bir problemin basit bir çözümünü bulabilmenin bir meziyet olabileceğiydi.
Çalışmadan, emek sarf etmeden, bilimden ve ilimden uzak çabalar ancak anlık ve geçici başarılar sağlayabilir.
Esas olan akıl ve bilimin, uygun çözümler üretebilecek şekilde harmanlanabilmesidir.
Umarım bir gün teknoloji üretebilecek seviyeye ulaşabiliriz.
Çok güzeldi bu yazı, çok eğlendim. Herşeye pratik bir çözüm bulmakta mecburen ustalaştığım için, yazıdaki pratik çözümlerden de çok keyif aldım. Tabi karmaşık çözümler de ufkumu açmadı değil. Yine ilginç bir konuydu gerçekten. Teşekkür ediyorum…
*************************
Karmaşık bir problem olsa da basitce çözüversek. Rahatlasak adeta.
İşçinin bulduğu çözüme bayıldım
)) Kesin Türktür, ayrıca da Karadenizlidir kanımca
… Uzayda tükenmez kalemin çalışmadığını bilmiyordum. Genel kültürüme yeni birşey eklendi sayende…
Blogcu’daki adresin “oyumben”, rumuzun da halen “oyumben”. Öyleyse burdaki adresin neden “benoyum.com”? Değişiklik olsun falan diye mi? Merak işte
************************
oyumben windows ortamı benoyum unix ortamı. Sonuçta tüm benler o.
Birkaç gündür hem okumaya, hem de yazmaya karşı bir durgunluk vardı. pek te aştığım söylenemez. Nereden geldiğini anlayamadığım bir durgunluk. Nasıl olduysa bir ilham geldi ve oturdum yeniden bilgisayarın başına, geziyorum dostları tek tek.
“Probleme ya da çözüme odaklanmak” konulu paylaşımın ve bu paylaşımda anlattığın örnekler ve çözümleri de çok ilginçti. Tabi böyle söylemesi kolay ama, problemi herkes böyle pratik çözemez işte. Herkes probleme ya da çözüme odaklanır da, odaklandığın nokta da çok önemli, problemlere pahalı çözümler üretenler de mutlaka odaklandılar…
Bu güzel ve ilginç paylaşımın için kalemine, emeğine ve yüreğine sağlık ve mutluluklar dilerim.
En güzele emanet olun ve sağlıcakla kalın.
******************************
Gerçekten bazen insanın hiçbir şey yapmak istemediği anlar olmuyor değil.
Bana da oluyor.
Bu gibi durumlarda en iyi şey deniz kenarında yürümek ama deniz de yok ki! Hay Allam.
Bahar gelse bari.
Haklısınız, size katılıyorum ama, ben de denizi olan bir yerde değilim ama, bir projeksiyon yardımıyla böyle sanal bir deniz kıyısı yaratılsa, biz de salonda boydan boya olta atsak, aynı şey olur mu ki?..
***********************
Denemeli. Belki balık bile tutabiliriz. ehi.
İkinizin adına da üzüldüm şimdi. Ben denizli bir yerdeyim ya. Ne büyük bir nimet bu. Herkes bunun farkında mı acaba? Ben doğduğumdan beri farkındayım valla…
**************************
Farkında olman ne güzel. Keyfini sür.
Sorun— gittikçe yozlaşmak
sorun—anayasası sürekli olmayan ve hukukun üstün olabilmesi için kırkpınar güreşlerinin düzenlenmesi gerekliliği
Sorun— tüm kurumlarına, tüm tersanelerine girilmiş olması..
Sorun—bilinçsizce özelleştirilme
Sorun—AB sendromu
Sorun— açılamayan açılımlar
Sorun—yarım kalmış medeniyet
Çözüm///bulamadılar, bulamazlar, aramıyorlar,
bulamam, arayamam, yoruldum,,,daha da yorumu uzatamammmm
**************************
Çözüm: Afyon yutmuş halkın uyanması.
Çözüm: Toplumsal bilinç.
Çözüm: Güruh olmaktan çıkıp millet olabilmek.
Çözüm: Akıl, bilinç, azim ve kararlılığın ahengi.
Çözüm: İnsanların aç kalsa bile fikirlerini yememeleri.
Çözüm: Umut ve inanç.
…
Denemeye değer…
Konuyla hiç ilgisi yok ama, şu deniz kenarında yürümeyle ilgili yorumlara ben de aradan girmek istedim. Deniz gerçekten o kadar rahatlatıyor ki insanı (daha doğrusu beni) anlatamam. Ne zaman bunalsam, sıkılsam, deniz kenarına gittiğimde, o pırıl pırıl suyunu gördüğümde, dibindeki nazlı nazlı salınan yeşil yosunlara dalıp gittiğimde çok rahatladığımı hissederim. İyot kokusunu derin derin içime çekerim. Kayalıklarda yürürüm. Martılarla, karabatakları izlerim. Eğer kumsaldaysam, mutlaka güzel çakıl taşları toplarım. Midye ve çeşitli deniz canlılarının kabukları ilgi alanım içindedir. Çok sıkıntılıysam denize taş da atarım. Bütün bunlar dışında, ne zaman boğaz köprüsünden ya da boğazın iki yanından geçsem, ilk defa görüyormuşum gibi hayranlıkla seyrederim. Vapurların gelin gibi süzülmesine bayılırım. Kendimi deniz olmayan yerlerde boğuluyormuşum gibi hissediyorum. Lafın kısası, Recep Altun bey’in “sanal deniz kıyısı” ne yazık ki aynı etkileri yaratamaz. Gerçekten ben de bu konuda çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Ama bu güzellikleri paylaşmak için sizleri de şehrimize bekleriz.
************************
İnsanın ruhunun tortusunu bırakabileceği en güzel yer denizdir.
Deniz istiyorum.
Elimden bir şey gelmiyor, ne yazık!
*******************
Olsun. Hayat böyle.
*****************
Hay Allam. Her şey çok güzel olacak.
Denizin olduğu yere gideceğim.
***************
Pratik zekaya bayılırım o yüzden bu yazıya da bayıldımm. Harikaydi…
************************
Aklımızı durulaştırıp pratik çözümler üretmeye odaklanmak hoş olur.
Deniz muhabbeti epeyce sürmüş anlaşılan
) Aslında makineleşmiş birine sanal deniz kıyısı yeterli olmalıydı. Gerçek deniz özlemi çektiğine göre henüz yeteri kadar makineleşmemişsin sen!.. Durmak yok, yola (makineleşmeye) devam
))
*******************
Yapay denizde dijital balık olsam. ehi.
bazen çözüm problemin ta kendisi olabiliyor.
Tıpkı sebeplerin sonuçların içine saklanması gibi.