
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre;
1. Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.
2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
3. Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.
4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler.
Türkiye’den Rakamlar
1. Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.
2. Kadınların % 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.
3. Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.
Bu istatistiki bilgileri Nazım’ın dizeleriyle sonlandırıyorum:
Ve kadınlar…
Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
Ve soframızdaki yeri
Öküzümüzden sonra gelen…
Kadınlar, Kadınlarımız…
Tüm dişi varlıkların kadınlar gününü kutluyorum… İyi ki varsınız. Siz olmasanız biz nasıl oluruz? Ehi.
18 Cevaplar Kime:“8 Mart Dünya Kadınlar Günü”
Multitasking özelliğimiz bu bizim
))eve gel yemek hazırla..işe git çalış.çocuklara bak.ana-babayla ilgilen.aynı anda bir çok şeyi yapabiliriz biz. üstüne üstlük,tüm bunları yaparken severiz bi de sizi

teşekkürler efenim kutlama için.pek naziksiniz
**************************
Bence kutlamayı en çok hak eden bizim kadınlarımız. Bizimkileri kayırıyor ve daha çok kutluyorum…
Yıllardır kadınlarla ilgili hiç bir şey değişmedi.Eğitimlisi de eğitimsizi de hala şiddet görmeye devam ediyor.Nazım’ın en sevdiğim şiirlerinden biridir eklediğin şiir.Lise yıllarında o şiir yüzünden edebiyattan düşük not almıştım.Aramızın çok iyi olduğu hocamın da bana karşı tutumu değişmişti.Şiiri ne zaman okusam o günler aklıma gelir.
*************************
Nedendir bilmem ama ben de Yağmur Çiseliyor şiiri için benzer duygular besliyorum…
yağmur çiseliyor,
korkarak
yavaş sesle
bir ihanet konuşması gibi.
yağmur çiseliyor,
beyaz ve çıplak murted ayaklarının
ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi.
yağmur çiseliyor.
serezin esnaf çarşısında,
bir bakırcı dükkaninin karşısında
bedreddinim bir ağaca asılı
yağmur çiseliyor.
gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.
ve yağmurda ıslanan
yapraksız bir dalda sallanan seyhimin
çırılçıplak etidir.
yağmur çiseliyor.
serez çarşısı dilsiz,
serez çarşısı kör.
havada konuşmamanın, görmemenin kahrolasi hüznü
ve serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.
– Nazım HİKMET
Ayrıca bu günü anımsayıp kutladığn için tüm kadınlar adına teşekkür ediyorum.Bu günü bir erkeğin hatırlatması daha bir güzel oluyor.
**************************
Bi yıldır bu günü bekliyorum ben. ehi.
Kutladım rahatladım, huzura erdim adeta.
Bütün şiirleri ayrı güzel Nazım’ın kadınlar için yazdığının hem kadınları anlattığı için hem de hoş olmasa da şimdi gülerek anımsadığım bir hatırası olduğu için biraz daha fazla seviyorum.
********************
Bi kaç şiirini daha okuyacağım şimdi. İyi geliyor.
Ne vahim bir durum değil mi? Daha doğrusu ironi mi desek? Kadınlar kendilerine şiddet uygulayan erkek cinsini kendileri doğuruyor. Yani kadınlar olmasa, erkekler doğmayacak. Şimdi diyeceksiniz ki “Erkekler olmasa kadınlar da doğuramaz zaten”. Ancak bunun da çaresi var, hele de bugünkü tıbbın inanılmaz teknikler uyguladığı 21.yüzyılda. Neyse daha fazla ayrıntıya girmeyeyim ama erkek neslinin geleceği bir şekilde de kadınlara bağlı. Kadınlar istese neler olur bu dünyada? (Amazonları hatırlayın) Bence erkekler kadınların duygusal ve anaç yönlerine, sevgi dolu yüreklerine şükretsinler…

***********************
Doğurganlık yarı tanrı olmak gibi.
Bu arada nazik kutlaman için teşekkür ediyorum. Çok incesin. Büyük usta Nazım’a da rahmet olsun…
************************
Teşekkür edeceğim. ( naziğim adeta. )
“kadınlar günü” apaçık bir ayrımcılıktır. karşıyım. “insanlar günü”nü kutlamaya başlarsak çağırın beni.
***********************
Canlılar günü yapsak…
Kadın olmak güzeldir. Hele bir de Bedri Rahmi’nin şiiindeki gibi bir seveni varsa.
KARADUT
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
***********************
Bedri Rahmi raydan çıkmış kanımca.
O’nu dinleyen bir kadın şaşkın şaşkın durup arkasına bakar sanırım.
dün sadece kadınlardan kutlama aldım..
bugünü es geçmediğin için teşekkür ederim…
(duyarlısın sanırsam)
****************
Duyargalarım var sanki.
KİBELE ANA
) Kızlarının çilesi ne zaman doğacak diye? Soracağım umudun ülkesinin yerini, herkesin motorlarını maviliklere süreceği yer nerde diye? Daha neler neler… KİBELEYLE KONUŞACAĞIM!
Büyük yunan tanrısı, baş tanrı Zeus erkekti. Onun babası Kronos önceki baş tanrı yani, o da erkekti. Kronosun babası en büyük gök tanrısı göğün yaratıcısı ve sahibi Uranos tabiki erkekti. Onun karısı Gaya ana toprağın kendisi ve sahibi, yeryüzünün sesi aha o işte kadındı.
İsa peygamber Meryemden oldu. Onu tanrı hamile bıraktığına göre onunda erkek olduğunu düşünebiliriz. Çocuklar ellerini gökyüzüne açıp, tanrı baba dediklerine göre ve bütün büyük melekler Azrail,cebrail,Mikail, İsrafil’in erkek imajı ile algılandıkları düşündüğümüzde; tanrı katındada en az beşbin yıldır erkek egemenliği var. Anımsarsınız Zeus kadını ve umudu Pandoranın kutusuna tıkmıştı, geri zekalı Epimethus kapağı açtığında yeryüzüne erkekleri cezalandırmak için geldi kadın. Belki eşitliği sağlamak için, belki kötü yazgısından kurtulmak için yanına umudu da almıştı. Ne kadar yol aldılar? Bunun yanıtını sizlere bırakıyorum. Ama bilmenizi isterim, toprak anamız Gaya iktidarı öyle kolay bırakmadı. Oğlu Kronos’u yanına çekip Uranos’un Penisini kestirdi. İşte o zaman denizlere düşen tohumların döllenmesiyle köpükler arasından Afrodit çıktı. Bir sarışın, bir arka sayfa güzeli. Çok akıllı değil ama çok güzeldi. Ne yazık Kronos kazandığı iktidarı artık annesine geri vermeyecekti…
Gaya’dan önce Sümerlerde İnananaydı en erkli tanrı ve kadındı, erkekleri parmağında oynatırdı. Kocası çoban kral Dumuzi’yi(Temmuz) altı ay yeraltına sürgüne gönderirdi. Güneş ülkesi anadoluda insanlar arasında uzun süre hissedildi gücü. belki İnannanın, belki amozonların ve belkide başka erkli kadın tanrıların etkisiyle, kuzeyli göçebelerin büyük bir kadın tanrısı oldu: KİBELE!…
Arzawa ve Wilusanın sırtlarında uyuyordur o şimdi. İki ateş parçası yeryüzüne düştüğünde tez zamanda uyanacaktır. O uyanırken göğsünde gelincikler biter, çağlalar açar, bütün kuşlar ona uçar, başına yılanlar sarılır, gece ay sadece onun için parlar, güneş hep ona döner, ırmakları dolduran, herşeyi besleyen yeni günün anası, ordadır şimdi. Ona soracağım
***************************
Toprak anamız Gaya iktidarı öyle kolay bırakmamış, Oğlu Kronos’u yanına çekip Uranos’un Penisini kestirmiş.
İnsan bindiği dalı keser mi ya? ehi.
Tablo çok acı, ama gerçek!
*********************
Belki de gerçek olduğu için acı.
Blogger’deki bayan blogger arkadaşlarımızdan bazıları isyan ediyor ve kutlamaya karşı çıkıyorlardı. Bu bağlamda, kadınlar bizim onların kıymetini bilmeliyiz, onlar bizim annemiz, kızkardeşimiz ya da eşimiz. Her erkek üstüne düşeni yapsın!!!
************************
Kutlamaya karşı çıkanların gününü kutlamayız. Rahatsız etmeyiz onları.
bende kutlamam
kocam hiiiiiiiç kutlamaz.
***************************
Bu durumu kutlayalım.
Aşağıdaki kalp, “yazıyı beğenme şeysi” miydi? Ben yazıyı beğenmediğim halde sırf meraktan tıkladım oraya, hay Allah…
)
Şaka şaka, beğendim de, şunu da ben ekleyeyim: Genellikle okumamış, eğitimsiz kadınların dayak yediği sanılır. Oysa üniversite mezunu kadınlar da şiddet görüyorlar kocalarından. Herhangi bir yüzde veremem, araştırmak lazım aslında.. Türkiye’de eğitimli ve eğitimsiz kadınların kocalarından şiddet görmelerine ilişkin bir oran..
***************************
Hatırladığım kadarıyla Avrupa da bunla ilgili bir araştırma yapılmış ve eğitimli kadınların beklenenden farklı olarak daha fazla şiddete maruz kaldığı tespit edilmiş.
Sanırım eğitimli kadınları dövmek daha kolay. Onlar biraz daha çelimsiz ve savunmasız oluyor sanki. ehi.
acı çekmek özgürlükse
özgürdük ikimiz de
o yuvasız çalıkuşu
bense kafeste kanarya
o dolaşmış daldan dala
savurmuş yüreğini
ben bölmüşüm yüreğimi
başkaldıran dizelere
kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimizde
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde
aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek
bulup bulup yitirmekmiş
düşsel bir oyuncağı
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye birşey vardı
sevmek diye birşey yokmuş
acılardan artakalan
işte bu bakışlarmış
kuğu diye gözlerimde
gün batımı bulutlarmış
yalanmış hepsi yalan
savrulup gitmek varmış
ayrı yörüngelerde
acı çektim günlerce
acı çektim susarak
şu kısacık konuklukta
deprem kargaşasında
yaşadım birkaç bin yıl
acılara tutunarak
acı çekmek özgürlükse
özgürdük ikimizde
Hasan Hüseyin KORKMAZGİL
*******************
Acı çekme pahasına özgür olunmak istenilebilir ama acı yetmez.
İşkence çeken kadınların bu gününü kutlasan ne cevap verirlerdi acaba?
***************************
Kulak zarları patladığı için “seni duymuyoruz” derlerdi ehi.
Evet, eğitimli kadınlar daha bile fazla dayak yiyor. Herşeye boyun eğmedikleri, sorguladıkları, karşı çıktıkları için…
**************************
Eğitimli kadınlar kung-fu eğitimi de almalı zannımca. ehi.
bu bey ne düşünceli bir beymiş böle…
**************************
Düşünce topağı olmak istiyorum.
Düşünürken beynim kulağımdan aksın bi de. ehi.