“Platon insan ruhunu üç bölüme ayırır: akıl, tin ve arzu. Akıl ruhun gözetmenidir ve toplamda en iyi sonuç peşinde koşar; bize karar verme yetisini kazandırır vicdanımızı sağlar. Tin, hırs ve girişim gücü üretir ama aynı zamanda öfke, gurur ve utanç gibi duygulara da neden olur. Arzuysa basit anlamıyla yemek, uyku ve seks gibi temel dürtülerdir. Birey, tin ve arzu başıboş bırakılmayıp akıl tarafından şekillendirilir ve yol gösterilirse adil olur ki bu da dolayısıyla temel evrensel idea olan ‘iyi’nin bilgisinden etkilenmesi demektir. Bu şekilde dengeye ulaşırız ve eylemlerimiz, etrafımızdaki dünya ile doğal bir uyum içinde olur.”
“(İyi ideası) güzel ve doğru olan her şeyin evrensel faili, ışığın ve bu görünür dünyadaki ışığın tanrısının anası ve düşüncedeki akıl ve hakikatin dolaysız kaynağıdır… Hem kamusal hem özel yaşamında akla uygun davranacak olanın gözlerini üzerinden ayırmaması şart olan kudrettir bu.”
“Krallar filozof yahut filozoflar kral olmadığı sürece devletlerin acıları hiç dinmeyecektir: Hayır, ne insan ırkı ne de ideal yönetim biçimimiz gerçekleşecektir.”
“Yönetme konusunda hükümdarları en isteksiz olan Devletler her zaman en iyisidir ve en sessiz biçimde yönetilir; buna en hevesli olanların devleti ise en kötüsüdür.”
“Doğru olduğuna inandığınız şey gerçekliğin yetersiz ve çarpık bir yansıması olabilir. Felsefe, devlet ve topluma hizmette kullanılabilecek daha yüksek bilgiye kapı açar.”
Platon
Eflatun (d. M.Ö. 427 – ö. M.Ö. 347) çok önemli bir Antik Yunan filozofu. Asıl adı Aristokles’di. Geniş omuzları ve atletik yapısı yüzünden, Yunanca Platon (geniş göğüslü) lakabı ile anıldı ve tanındı.
Yirmi yaşından itibaren ölümüne kadar yanından ayrılmadığı Sokrates’in öğrencisi ve Aristoteles’in hocası olmuştur. Atina’da Akademi’nin kurucusudur. Eflatun’un felsefi görüşlerinin üzerinde hala tartışılmaktadır. Eflatun, batı felsefesinin başlangıç noktası ve ilk önemli filozofudur. Antik çağ yunan felsefesinde, Sokrates öncesi filozoflar (ilk filozoflar veya doğa filozofları) daha ziyade materyalist (özdekçi) görüşler üretmişlerdir. Antik felsefenin maddeci öğretisi, atomcu Demokritos ile en yüksek seviyeye erişmiş, buna mukabil düşünceci (idealist) felsefe, Eflatun ile en doruk noktasına ulaşmıştır. Eflatun bir sanatçı ve özellikle edebiyatçı olarak yetiştirilmiş olmasından büyük ölçüde istifade etmiş, kurguladığı düşünsel ürünleri, çok ustaca, ve şiirsel bir anlatımla süsleyerek, asırlar boyu insanları etkilemeyi başarmıştır.
Modern filozoflardan Alfred North Whitehead’e göre Eflatun’dan sonraki bütün batı felsefesi onun eserine düşülmüş dipnotlardan başka bir şey değildir. Görüşleri İslam ve Hıristiyan felsefesine derin etkide bulunmuştur.
Eflatun, eserlerini diyaloglar biçiminde yazmıştır. Diyaloglardaki baş aktör çoğunlukla Sokrates’tir. Sokrates insanlarla görüşlerini tartışır ve onların görüşlerindeki tutarsızlıkları ortaya koyar. Eflatun çoğunlukla görüşlerini Sokrates’in ağzından açıklamıştır.
Eflatun, algıladığımız dış dünyanın esas gerçek olan idealar ya da formlar dünyasının kusurlu kopyaları olduğunu, gerçeğe ancak düşünce ve tahayyül yoluyla ulaşılabileceğini savunmuş, insan ruhunun ölümden sonra beden dışında kalıcı olan idealar dünyasına ulaşacağını söylemiştir. Görüşleri ortaçağda İslam filozofları tarafından korunmuş ve İslam düşünce dünyasındaki Yeni Eflatunculuk akımına neden olmuştur. Rönesans sonrasında Batı Avrupa’da Antik Yunancadan çevirileri yapılmıştır.
Eflatun’un felsefesini, beş önemli kuram içerisinde toplamak mümkündür. Bunlar, “bilgi”, “idealar”, “ruhun ölümsüzlüğü”, “evrendoğum” (Cosmogonie, Cosmogony – Evren’in oluşumunu inceleyen bilim dalı) ve “devlet” ile ilgili kuramlarıdır. Eflatun, bütün yaşamı boyunca hocası Sokrates’den edindiği ilham ile gerçek bir ahlakçı olarak kalmış, tüm bu kuramları, etik ağırlıklı görüşlerle irdeleyerek geliştirmiştir. Sokrates ve Eflatun’a göre felsefenin ana ereği, insanın mutluluğu ve yetkin yaşamının sağlanmasıdır. Yetkin bir yaşam, ancak erdemli bir hayat sürmekle elde edilebilir. Erdemin temeli “bilgi”, özü “idealar kavramı”, gerekçesi “evrendoğum”, güvencesi “ölümsüzlük”, yaşamsal sığınağı “devlet”tir.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
“Siz hiç küre şeklinde bulut, koni şeklinde dağ gördünüz mü?” Mandelbrot Kaos mutluluktur, çünkü ...
Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. Güneş onu yakıp kavurur. O da Tanrıya yakar...
* Tam on iki yıllık terapimin ardından psikiyatrım bana, gözlerimi yaşlarla dolduran bir şey söyledi...
Tek Cevap Kime:“Devlet (MÖ 4. Yüzyıl) / Platon”
?????
***********************