
“Şunları bir araya toplayayım.
Bir güzel muhabbet edelim” diye düşündüm.
Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı uğraştım.
Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.
Birinin yediğini öbürü yemez.
Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum.
Mumları da yaktım. Bak hepsi, Erick Satie severdi. Hatırladım.
Müziği de ayarladım. Geldiler.
20 yaşında ben, 35 yaşımda ben, 40 yaşımda ben ve bugünkü ben dördümüz.
Birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
Kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.
Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim.
“Sen karışma moruk” dediler. Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.
Evin de içine ettiler. Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.
Ömür dediğin üç gündür,dün geldi geçti yarın meçhuldür, O halde ömür dediğin bir gündür,o da bugündür..
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
* Tam on iki yıllık terapimin ardından psikiyatrım bana, gözlerimi yaşlarla dolduran bir şey söyledi...
“İçim kemiren hınç değil de tiksinti. Ayak takımının da aklı olduğunu görünce kaç kez usanç getirdim...
Yalnızlığa çekilmek mi istersin, kardeşim? Kendine varan yolu aramak mı istersin? Biraz daha oyalan ...
4 Cevaplar Kime:“Dört Kişi”
çok severim bu şiiri… ara sıra ben de toplarım benim zillileri
hepsi birbirinden nefret ediyor. tek sevilen 10 yaşındaki cimcime
Öyleyse hayat bir gündür, o da bu gündür.
biz henüz üç kişiyiz ve fakat ömür dediğimiz şey hala “bir” gün.
Hayat bir gün o da bugün.