
* Acımak, aslında acıdığımız şeyden aldığımız zevkin maske takmış halidir.
* Sevgiyi var eden bir başkasının varlığıdır.
* Umut tükendiğinde başlayan şeydir.
* Sıradan insan yoktur, toplum düzenine uyma afyonuyla sıradanlaştırılmış insanlar vardır.
* Vakit onu çaldığımızı sanırken bizi çalan şeydir.
* Bir sabah uyandığında herkes; “aslında kağıt bunlar, para diye bir şey yok” dese dünya yeniden kurulur.
* Hiçbir şey istememeyi isteyebilir miyim?
* Taşı niye arıyoruz ki? Deliyi kuyuya atalım.
.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
* Yüze yüz konursa ne olur? Matematiksel olarak artarak iki yüz olur. Fakat insanda "iki yüz" bir az...
* Deneyimlerimiz bizlerin duygu repertuarlarının nadide mücevherleridir. Ve deneyimden bahsetmişken...
*Aklımızı keşfedecek bir aklımızın olmaması ne garip. *Rehavetin efsunuyla bilincimi nadasa bırakma...
4 Cevaplar Kime:“Sayıklamalar 34”
Acımak ile ilgili bu tespit, yorum, önerme doğru gibi geliyor bana. “Bana acıma, beni sev!” dediğinde Türk filmi repliğinde bence herşey bitmiştir. Acıma sevgiye dönüşemez, alay vardır arkasında. Küçük görme vardır. Alay etmemek, küçük görmemek için acır insan. Yerine koyar o duygunun. Uslu çocuk öğretisidir. “Yavrum sakın dalga geçme…” dendiğinde de bu öğretilir: “alay etme ama acı”….
Alay eden zevk duyar. Acıyan da gizli zevk duyar….
Üstad, umut tükendiğinde tükenir zaten. Öyle yeniden falan başlamaz. Buna katılmıyorum.
Deliyi kuyuya atmak en güzeli
! süper…
***********************************
İnsan bittiğinde başlayandır.
Sonuçta deliyi kuyuya atalım hadi.
Delinin peşinden gitmeyen insanlar da delidir bence.
Neyse hadi atın beni kuyuya
***************************
Ne mutlu ki; kuyu ağzına kadar dolu.
para diye bir şey yok, kağıt bunlar!
Hı hı. Önceden de ağaçtılar.