
Affetmeyi istemekle affetmek arasındaki köprüdür erdem.
Ve affetmek, yükünü taşıdığımız kişiye iade etmektir.
Affet ve özgürleş…
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Sayıklamalar 33
*İnsanın kaldırabileceğinden daha fazlasını idrak etmesi lanettir. *Köleliğin normalleştiği bir ort...
*İnsanın kaldırabileceğinden daha fazlasını idrak etmesi lanettir. *Köleliğin normalleştiği bir ort...
Varlık ve Hiçlik (1943) / Jean Paul Sartre
Varlık ve Hiçlik (1943) / Jean Paul Sartre
Varlık ve Hiçlik (1943) / Jean Paul Sartre
Denemeler / Montaigne
* Her insanda, insanların bütün halleri vardır. * Başkalarının bilgisiyle bilgin olsak bile ancak...
* Her insanda, insanların bütün halleri vardır. * Başkalarının bilgisiyle bilgin olsak bile ancak...
Bilgi Paylaştıkca Çogalır...
34 Cevaplar Kime:“Affetmek Özgürlüktür.”
Affedici olduğumu düşünüyorum
Fakat kendimde bunu uygulayamıyorum.Geçenlerde bir arkadaşım,”Sana en büyük kötülüğü senden başka yapacak kimseyi tanımıyorum”dedi.Fazla belli ediyorum sanırım…
Önce kendini affetmeli insan…
*******************************************
Kendimizi affetmek en zoru haklısın.
Fakat kendimizi daha iyi tanıdıkça daha kolay affedebileceğimize inanıyorum.
Evet affet ve özgürleş.
Kırgınlık, öfke, kin ve nefretin hapishanesinden özgürlüğe çıkmak…
Bu konuda bilinen en çarpıcı örnek Afrikalı bir bayanla ilgili. Küçük yaştaki oğlunun katiline önce derin bir öfke duyar. Daha sonra ise onu affederek normal yaşam şartlarına uyum sağlaması için tedavi olması, iş bulması için uğraş verir.
Bir diğer örnek ise İsrail saldırısında 3 kızıyla yeğenini bir anda kaybeden Dr. İzzeldin Abuelaish:
http://sihirliyazilar2.blogspot.com/2011/03/nefret-etmeyecegim-i-shall-not-hate.html
“Affettim” diyemese de “Nefret etmeyeceğim” diyebiliyor…
Bunlar; öfke, kin ve nefretin ağır yükü altında ezilerek, acı çekerek yaşamaktansa affederek (ya da en azından nefretten arınarak) yaşamayı seçmiş, bana göre aşırı uçtaki örnekler.
Tabii ki hepimizden bu derece erdem beklenmemesi gerekir. Ama daha basit konularda affederek rahatlamak, stresten arınmak hem psikolojik hem de fiziksel sağlığımız için büyük önem taşıyor.
************************************************
Bence tek taraflı suç yoktur. Sadece paylaşılan suç vardır.
Herkesi affediyorum, kendim dahil. ohh.
YAŞAM TANIŞI
İnsan istediği zaman affedebilir mi? Sanmıyorum…
Bu bir olgunluk seviyesi bana göre; fark ediş, biliş, vazgeçiş, arınış, anlayış ve özümseyiş hali. İlk başta kendimizi affedebilmeyi öğrenmeliyiz bunu beceremeden başkasını affedemeyiz unuturuz olsa olsa. Suçladığımız şey içimizde yaşar ilkin.Düşmanlık, nefret, yalan, çıkarcılık, kin, kıskançlık ve benzerleri içimizdedir hep. “İnsan kompleks sahibi olmaz, kompleks insana sahib olur.” diyor Jung. Bastırdığınız, yok saydığınız her duygu, sizi ele geçirecektir. Eğer onları başka insanlara ait sizinle alakasız görüyorsanız; kendinize dikkat etmenizi öneririm. Çünkü kompleks sizi ele geçiriyordur.Bağışlayıcı olabilmek için önce içinizdeki yadsıdığınız şeyle barışabilmeniz gerekir. Yoklayın ceplerinizi, dökün ortaya üstünüzde ne var ne yok. Tanışın onlarla. Merhaba yalancılığım deyin söz gelimi. Bir akşam üstü gezintisine davet edin onu. Ya da” korkunuzla” baş başa laflayın karanlıkta gözlerine bakmayı deneyin onun. Bir zaman geçer.. Bir çok acı birikir bir çok keder ve kırık sevinçler tortusu yaşamın, değer yüreğinize ve Temmuzun sıcağı şehirin yapışkanlığı, yılgın yanlızlığınızla baş başa iken gereksizdir artık söylemek affetiğinizi. Yaşam tanışı olmuşsunuzdur. Şimdi bilir ama söylemezssiniz…
*************************************
Coşkuyla katılıyorum.
Affedebilmek için önce kendimizle barışık olmalıyız ve komplekslerimizin boyunduruğundan kurtulmalıyız.
Şimdi kendimle konuşmalıyım.
Hiç kolay değil…
*******************************
Asıl olan zoru başarmak değil mi?
Denemelisin.
Biliyor musun en zorlandigim sey. Biliyorum cok kotu ama kalpten kirildi isem birturlu unutamiyorum alttan alamiyorum. Cok kotu
(
***********************************
Alttan almana ve unutmana gerek yok. Unutmak hatırlamaktan daha zor oluyor bu durumlarda.
Sadece affet ve kurtul. oh. (Evet demesi kolay yapması zor fakat denemeye değer. )
Videoyu iki kez izledim buarada. Cok guzel bilgiler…
********************************
Üçüncü defa izlersen herkesi affediyorsun. ehi.
“Bence tek taraflı suç yoktur. Sadece paylaşılan suç vardır.”
Oyumben, ne yazık ki bu görüşüne katılamıyorum.
Bir örnek vereyim: Küçük bir çocuk düşün, 4-5 yaşlarında hayatın başlangıcında. Henüz hiçbir şey bilmiyor. En güvenli olması gereken yerde, evinde, ailesinin arasında… Bu çocuğa yapılan taciz suçu paylaşılan bir suç mudur sence? O çocuğun ruhsal durumunun yıkıma uğraması, yaşamının, geleceğinin, hayata bakışının olumsuz etkilenmesi, bunlar basit şeyler mi? Bu nasıl paylaşılan bir suç olur? “Affettim” demekle affetmiş olunuyor mu? Affedilmeyecek insan yoktur demek ne kadar kolay. Oysa empati yapmak gerek. Bu da bir “Ateş düştüğü yeri yakar” durumu.
İyi niyetini anlıyorum elbette ama, bazı şeyler o kadar kolay afedilemez diye düşünmekteyim.
************************************
İnsanın doğması suç bence.
Hele bu memlekette. 
Şaka bir yana affetmek gerçekten çok zor bir durum.
Fakat affetmemek de, zehri bizim içip başkasının zehirlenmesini beklemek gibi değil mi?
Affettim gitti.
Birazda onlar taşısın..
=)
****************************
Ohh. Özgürleştik işte. ehi.
senin tabirinle: öylece bakıyorum!
***************************
Bakma affet.
Fakat affedilmesi gereken kimse yok ki hayatımda, affedilmesi gereken insan konumunda da değilim. Gerçek özgürlük bu işte yehhooo
*********************************
Özgür Willy bile daha az özgür. ehi.
SAKIN KATILMAYIN BU KERVANA
Soyut kavramlar ve ilkeler hayatın her yönünü kapsayan çözümler sunmaz, sadece bir bakış açısı oluşturur. Affetmek dediğimiz zaman “nereye kadar?” sorusuda ister istemez aklımıza gelir. En uca, en ekstreme gelir ve şöyle deriz: “Bu da affedilir mi? Sana yapılsaydı ne yapardın?”…
Kuşkusuz çoğu durumda “o” kişinin ceza görmesinden yana olurdum ve cezanın affedilmemesini isterdim. İçimde yücelen bağışlama duygusu kadar gelişkin birde savunma ve hakkaniyet duygusu var çünki…
Yaşam bir çelişkiler yumağıdır. İç içe geçen zıtlıklar bizi şaşırtabilir; anlatmak istediğim de bu zaten. Bağışlama ve cezalandırma duygularının içimizde bir arada bulunmaları. Ceza; içerisinde korunma(bireyin ve toplumun) ve hakkaniyeti barındırmalıdır.Yaşamsal haklarımızı güvence altına alabilmek için cezaya gereksinim vardır ama intikam için değil! İnsanların doğuştan kaderlerini belirleyebileceği; bir insanda var olup diğerinde olmayan özgür bir irade yahut belirleyici başka bir şey yok ne yazık, ne yazık!.. İçimizdeki cezalandırma duygusunu yok edici nefretten, kinden arındırarak vicdanımızda adil bir kavrama, kavramaya dönüştürebilirsek “insan” olabiliriz. Aksi halde işkencelerle yok edip mahv etmek istersek, suçu işleyenden ne farkımız kalır?
Fransız şair Villon maceraperest hırsız ve yoldan çıkmış bir şairdi. Bundan yüzyıllar evvel şöyle bir şiir yazmış.
ASILMIŞLAR BALADI
Ey dünyada kalan insan kardeşler
Olmayın bu kadar katı yürekli;
Allah da sizden razı olur belki
Sizler acırsanız bizlere eğer;
Şurada asılmışız üçer beşer;
Kuş sütüyle beslenen şu bedene
Bir bakın dağılmada günden güne,
Bakın kül olan kemiklerimize;
Gülmeyin, dostlar bu hale düşene;
Tanrı’dan mağrifet dileyin bize.
….
Görmedik bir gün olsun rahat yüzü;
Yağmur sularında yıkandık yunduk;
Kurda kuşa yedirdik kaşı gözü;
Gün ışıklarında karardık, yandık;
Kuş gagalarıyla kalbura döndük;
Durmadan kah şu yana, kah bu yana
Esen rüzgarlarla sallana sallana…
Kargalar geldi kondu üstümüze.
Sakın katılmayın bu kervana.
Tanrıdan mağrifet dileyin bize.
Bu hüzünlü ve iç parçalayıcı şiir’i yazan Villion; bir kaç yıl sonra işlediği bir suçtan ötürü gerçekten idam edilir.
Ne denilebir ki vicdan sahiplerine, kendi kendinin yargıcı olanlara şairin dediğinden başka: “Sakın siz katılmayın bu kervana!…”
***************************************
Belki de işin odağı vicdandır.
Bir insan, bilgisi, görgüsü, kültürü, zihin yetenekleri, aklı ve zekası oranında geliştirebilir vicdanını.
Aslında vicdan eğitimi diye bir ders olmalı belki de.
Bence ne kadar fazla gelişmiş vicdanlara sahip insan varsa dünyada o kadar özgürlük olacaktır. Ve belki de bu şekilde affetmeye gerek bile kalmayacaktır.
Ama vicdanda referans noktaları oluşturmak çok zor ve belki de bir o kadar tehlikeli. Zira biri için adam öldürmek kutsal bir değerken bir başkası için ömür boyu vicdan azabı doğurabilecek bir davranış.
Sonuçta en acımasız yargıçlardır vicdanlarımız. Çünkü onlar biz fark etmesek de bilinçaltımızın sesini de duyabilirler. Bir başkasını kandırabiliriz ama kendimizi kandırmamız çok zor.
Ve en korkuncu kervana katılmak değil bence. Kervanın içinde yer alıp da kervandan haberdar olmamak…
Senin hic cok ama cok kirildigin ama affettigin biri oldu mu?
*****************************
Oldu, ama zor oldu valla.
Afetmemenin bir diğer fiziksel yan etkisi de var selülit
Fakat ama lakin…
affede affede ne hale geldik
her yüze güleni biz dost bildik
zannımca affedince itelenip kakalanıyor
salak yerine konulabilme durumu da yaşıyor insan bazı bazı
hadi diyosun selülit olmasın
hayatla barışık kalasın hani çakma mevlanacı olmayasın fekat ….bazı durumlarda bir dirsek gösterilinebiliniyor ve hatta ayol sen kimsin ki beni affedeceksin moduna da girilinebiliniyor bu da epey sinir bozuyor çünkü insanız kimse kendini övmesin hani ” nobodys perfect ” ….” ya da tencere dibin kara senin ki benden kara ” hadi diyosun bir üst aşama çıkma şansı yakaladın bu af sınavıyla birden karşındaki kişi bir gurur moduna giriyor bir had bildirme hali tavrına giriyor bu da yetmiyor daha daha bir çirkinlikler olubiliyor bazı bazı olubiliyor valla yani sen alttan alcam diye adımı attığın anda yüzüne bir şaplak ya da ağzına bir tıpa da sokulunabiliyor…….
Napçaz bu işleri sayın oyumbencim süle bakayım….
Affetmek çok güzel bişi bir de herkes affedip özürdileyemez bunlar bir meziyettir.
( nese noktalama işaretlerine dikkat edilmediği ve büyük küçük harf başlangıçları es geçildiği için özür dileriz şimdiden )
**************************************
Karşımızdaki için affetmeyeceğiz. Kendimizi için affedeceğiz. Öyle işte.
Tamam o zaman affedeceğiz çaktırmak yok uzak durmakta fayda var.
Karşıdaki artık gurur mu kırar onur mu kırar bu vesileyle de bu tarz durumlara da mahal vermemiş olacağız ….
Yaşasın özgürlük
Ey Özgürlük
pek güzel bişi bu…
Herkesi affettim…
*********************************
Ohh. Kurtuldun işte. Şimdi bayır aşağı hoyratca koşabilirsin.
Bazen deniyorum bir süre iyi gidiyor sonra yine aklıma geliyor kırılıyorum yine en son dayanamayıp Allah büyük deyip geçiyorum.
kimi durumlar varki sadece artık değimediğini anlayıp susuyorsun ama aslında kendi içinde o oracıkta duruyor.
af etmek ne kolay ne de zor bana göre.
kimi durumlar oluyor ki af edemiyorsun.
Hayatını etkileyen ayrıntıları varsa özellikle ve her durumda karşına çıkıyorlarsa.
bilmiyorum ne düşünüyorsun oyumben
*******************************************
Affetmek söylendiği kadar yapılması kolay olmayan bir şey.
İnsan önce kendini affetmeden bir başkasını asla affedemez bence.
Egonu öldürmeden hiç bir şeyi affedemezsin.
Affetmek özgürlükse, özgürüz ikimizde…
*******************************
Özgürlük hayatın kanatları sanki.
Delilik gibi.
af dileyen olursa affederim diye düşünüyorum. aksi söz konusu olduğunda o yükü taşımaya razıyım. nelerle yaşıyorum sonuçta, bir onunla mı yaşayamayacağım.
bir de hep şöyle düşünmüşümdür: affetmenin erdem olduğunu söyleyenler, affedilmeyi bekleyenlerdir, vicdanen rahat olmak adına. bir de yapmış oldukları şeyi hata olarak kabul etmeyen, bir özürü bile çok gören insanlar vardır ki, onlar en fenası sanırım.
bununla ilgili, kime ait olduğunu bilmediğim, bir söz vardır ki pek güzeldir: “Affetmek için iki kişilik erdem lazım… Hem onu affetmek, Hem onu affettiğin için kendini affetmek.”
*******************************
Her şeyi affediyorum. Herkesi affediyorum. Aha kayış attı işte.
Afettim gitti. Ohh.
affedilmek de yük olabilir mi insana ? şimdi de bunu düşündüm. (bizim kayışlar çin malı olsa gerek
*************************************
Bence affedilmek daha büyük bir yük. Affederek karşımızdakini borçlu çıkartsak mı? Yine affediyorum. oh.
videoyu izleyemedim. izleseydim kendimi affedecektim, kısmet değilmiş herhalde
Anağh! Video yayından kalkmış. ( Ufka bakar, titrer. )
Tanrı aşkına titremeyiniz öyle deli deli, izlemesem de olur, n’olcak ki
(Daha çok titrer, yanındaki dürbünü alıp ufka bakar, dürbünü bırakır teleskoba doğru koşar ve yine bakar. Bakar, bakar… Hı hı yine titrer )
okura videonun içeriği hakkında kısa bir bilgi vermek daha az yorucu olmaz mıydı ey yazar?
Olmazdı. Bazı şeyler formuyla anlam buluyor. Ne yazık ki o video sonsuz bilgi denizinin girdabında yitmiş. ( Uzay mekiğine doğru koşmaya başlar. Hala titriyordur. )
olsun, hayat devam ediyor
Evet ve hala yaşıyorum. ( El çırpar, mutludur. )
salt yaşamak önemli olaydı keşke (beni blogdan kovun lütfen, çok rica bunu sizden)
ediyorum
Salt yaşamak önemli zaten.
Kimseyi kovma yetkim yok. Burası herkesin. 
Güzel bir eylem.
diğer yorumlardan ben de vardım bu kanıya, gerçekten de herkesin imiş gibi görünüyor
Çünkü öyle.
Aslında sahip olduğumuz hiçbir şey olmadığını kavramak ne kadar da özgürleştirir insanı. 
haklısınız zira ben epey bir özgürümdür o açıdan, Allah’tan
iyi geceler sevgili oyumben, hoşça bakınız zatınıza.
Teşekkürlerimi ifade ediyorum. ( monitöre el sallar. )