
Yeryüzünde yaşayabilmek için dizayn edilmiş ilkel bir vücudumuz var. Bünyemiz, yer çekimi, rüzgar, sürtünme gibi şartlara dayanabilecek bir yapıda olmak zorunda. Sanırım bu yapıyı dünyamız şekillendirdi. Bu gezegene ait organizmamız buradan olmayan bir şey ihtiva ediyor diye düşünüyorum. En değerli hazinemizi en kalın kemiğimizle sarmalamışız. Seçim şansı olmayan beynimiz, zorunlu bir ikamet gerçekleştirmekte orada. Sabırla beklemekte evrimin tamamlanmasını. Fakat insanoğlunun bünyesi ile taşıdığı beyni arasındaki gelişim süreci doğru bir orantı sergilemiyor. Beyin hızla gelişirken vücudumuz yeryüzü şartlarına bağlı yapısını aynı hızla geliştiremiyor. Saniye de 120 kelime düşünebilen beynimiz, gırtlak, ağız ve dil yapısı yüzünden bunlardan sadece bir kaç tanesini seslendirebiliyor. Belkide tiz bir ses çıkararak haberleşebilecek olmamıza rağmen kolay olanı seçiyoruz. Beynimizin sınırlarını keşfetmeye psikolojik olarak hazır olmadığımızı düşünüyorum. Hazır olduğumuzda ise yeryüzünün insanoğlunun yaşayamayacağı bir yer olacağı ön görüsünde bulunmak zor olmasa gerek.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Koyu bir beyazlığın sildiyi geceye kendimi verdim. Alnımı yastığımın üzerinde tutmak gayretimi si...
Eğer rüyanda düşersen ölürsün, uyanamazsın. Bu yüzden yere varmadan uyanırsın. Uyanmak, beyini...
Beynimin mağaralarına, büyük bir özenle damıttığım bilgilerimi kuluçkaya yatırmıştım. Günyüzüne çıkm...
3 Cevaplar Kime:“İlkel Vücudumuza Hapsolmuş Beynimiz …”
tiz bir sesle haberleşmek istemiyorum. kelimeleri seviyorum ben, kulağımda bıraktıkları “tadı”
varsınlar eksik olsunlar ama illa ki olsunlar.
Cizzzz, vizinnnnnnn.
fiyu fiyu