
“Proust acı çekmekten yararlanmakla ilgiliydi, onun için bu yaşama sanatıydı. Filozofların geleneksel olarak mutluluğun teorisinin peşinde olduklarını belirten De Botton, Proust’ta yaşama dair çok daha yararlı bir tavsiye bulur: Yaşamı beklentilerle dolu bir Disneyland’e dönüştürmeye çalışmaktansa üretken bir mutsuzluğun yollarını bulmak daha iyidir. Acı çekmekte başarılı olanlar hissettikleri şeylerdeki acı mantığı görürler; zaman içinde bu duygusal yoğunluğun azalacağını, bu sayede deneyimlerinin artacağını bilirler.
Proust’a göre yaşama sanatı muhteşem bir yaşam tarzına sahip olmak değil, koşullar ne olursa olsun hayatta değer ve anlam bulmaktır. Bu açıdan bakıldığında, üretken mutsuzluğun oldukça iyi bir yaşam yaklaşımı olduğu anlaşılır.
Proust dostlukta dinlemenin çok önemli olduğunu düşünüyor, diğer yandan dostluğun eğlendirici olması ve entelektüel olmaması gerektiğine inanıyordu; edilen sohbetler karşısındakini eğlendirmek ve kendisini özel hissettirmesi için bir fırsattı. Bu dostluk ustasından alabileceğimiz ders, dostlarımızdan düşük beklentilerimizin olması ve mutlu olmak için genelde onlara bel bağlamamamız gerektiğidir. Daha derin bir tutkuya ya da sevgiye tutunun (yazmak, resim yapmak vb.) ve buna göre yaşayın.
Proust’un eseri, içinde bulunulan anın ve yaşamın minik ayrıntılarının değerini bilmekten söz eder. Zamanın konforunu hissetmemizi, bunun keyfine varmamızı ister. De Botton’a göre Proust edebiyat dünyasında bir maestro olmak için değil, kendisini rahatlatmak için yazmıştır. Bunu kendisi için sağladıylsa belki başkalarına da yardımcı olabilecektir.
Normalde zamanı yönetme konusundaki kitapları okuyan insanlar zamanın yapısı üzerinde düşünmeye başlarlarsa De Botton ve onun aracılığıyla da Proust başarıya ulaşmış olacaktır.”
******************************************************
“Proust’un Kayıp Zamanın İzinde Kitabı, doğrudan doğruya romanın temel konusuna işaret etmek gibi bir avantaja sahiptir: zamanın boşa harcanmasının ve yitirilmesinin nedenlerini araştırmak. Kişilerin hayatlarının boşa geçirmeyi bırakıp, değerinin nasıl bileceklerine dair pratik, evrensel olarak uygulanabilir bir hikayedir.”
“Filozoflar geleneksel olarak mutluluk arayışıyla ilgilenmişlerdir ama çok daha büyük bir bilgelik, düzgün ve üretken bir şeklide mutsuz olmanın yolunda yatıyor gibi görünür.”
“Koşullar ne olursa olsun, zengin bir yaşam tecrübesinin değerini bilin. Düşük beklentiler hoş sürprizlere neden olur.”
Alain de Botton
Doğum tarihi : 20.Aralık.1969
Doğum yeri : Zürih, İsviçre
İsviçreli yazar. Romanları tüm dünyada büyük ilgi görmüş, best-seller olmuş ve 20 dile çevrilmiştir. Felsefeyi güler yüzlü ve anlaşılır bir hale dönüştüren kitaplarında yazar, hem kendi deneyimlerine, hem de büyük sanatçıların ve filozofların düşüncelerine yer vermiştir. “Günlük yaşamın filozofu” olarak nitelendirilen yazarın yayınlanmış olan 8 kitabı, kitaplarıyla ilgili olarak hazırladığı 5 belgesel çalışması bulunmaktadır.
20 Aralık 1969’ta İsviçre’nin Zürih kentinde doğdu. Babası Mısır asıllı Gilbert de Botton ve annesi Jacqueline Burgauer’ın tek çocuğuydu. Babası “Global Asset Management”’ın yaratıcısı da olan bir finansördü. Alain De Botton, 8 yaşına kadar Zürih’te yaşadı, bu dönemde iyi derecede Almanca ve Fransızca öğrendi. 1977 yılında İngiltere’ye geldikten sonra, Oxford’daki Dragon School’a kaydoldu. Sonrasında eğitimine Harrow School’da devam etti. Bu okuldan mezun olduktan sonra tarih okumak için Cambridge Üniversitesi’ne gitti. Felsefe doktorası yapmak üzere Harvard Üniversitesi’ne başladı, ancak roman yazmak istediği için çalışmalarına bu yönde devam etmeye karar verdi.
1993 yılında ilk romanı “Essays In Love” (Aşk Üzerine) yayınlandı. Eleştirmenlerce ayakta alkışlanan kitapta, aşk kavramı, bir ilişkinin ekseninde a’dan z’ye ele alınıyordu. Kitabın tarzı farklıydı, çünkü roman türünde pek karşılaşılmayan nitelikte analizler ve yansımalar içeriyordu. Filozoflardan ve büyük düşünürlerden yapılan alıntılar kurgusal bir hikayeyi aydınlatıyor, konunun işlenişine çok boyutluluk katıyordu.
Essays In Love’ın ardından 1994’te “The Romantic Movement” (Romantik Hareket) ve hemen ardından 1995’te Kiss and Tell (Öp ve Anlat) yayınlandı. Bu iki kitapta da De Botton, farklı tarzını zengin ve etkileyici anlatımıyla bütünlemeye devam etti. Kız arkadaşının biyografisini kaleme aldığı Kiss And Tell kitabı, yazarın edebiyat dünyasında bir ilke daha imza atmasına neden oldu. Kitap eleştirmenlerce “ Biyografide nesnellik arayışına zekice bir karşı koyuş.” şeklinde yorumlandı.
1997 yılında dördüncü kitabı “How Proust Can Change Your Life” (Proust Hayatınızı Nasıl Değiştirebilir?) yayınladığında tüm dünya onu tanımaya başladı. Kitap Amerika ve İngiltere’de best-seller oldu. Dahiyane yazar Proust’un hayatını ve çalışmalarını baz aldığı kurgusal olmayan kitabında, De Botton, ironik biçimde yeni bir “Kendi kendine yardım” teorisi geliştirdi ve bu konuda daha önce yayınlanıp büyük yankı bulmuş “kendine kendine yardım” kitaplarının analizini yaptı.
“The Consolations of Philosophy” (Felsefenin Tesellisi), 2000 yılında raflardaki yerini aldı. Alain de Botton bu kitabında bütün zamanların en büyük düşünürlerinin hayatları ve yazdıkları arasından günlük yaşama ilişkin bilgece yaklaşımlarını bir araya getirdi. Felsefe ve edebiyatın aynı potada eridiği kitabı, 2002’de yayınladığı “The Art of Travel”(Seyahat Sanatı) takip etti. De Botton bu kez de okuyucularını Flaubert, Wordsworth, Baudelaire ve Van Gogh gibi yazar ve sanatçıların rehberliğinde, yine vizyonu geniş olan bir edebi seyahate çıkardı.
2004’te statü endişesinin tarihsel öyküsünü ve tarih boyunca bu endişeyi yenmeye çabalamış hareketleri incelediği kitabı “Status Anxiety”i(Statü Endişesi) yayınladı. Kitapta toplumun acımasız yargılarına karşı kalkanlar edinen ve bu yolla mutluluğa ulaşmaya çalışan yalın ayaklı filozofların, üstsüz bohemlerin, komedyenlerin, şair ve ressamların resmi geçidini okurlarına sundu.
Alain De Botton 2006 yılında The Architecture of Happiness”i( Mutluluğun Mimarisi) yayınladı. Bu kitabında yazar, farklı yapıda binalar, duvarlar, ev eşyaları ve çevre düzeniyle çevrili olan hayatımızda mimari ve mutluluk arasındaki bağı inceledi. Eser geçtiğimiz yıllarda Türkçe’ye de çevrilmiştir.
Alain De Botton’un aynı zamanda yönetmen Neil Crombie ile kurduğu, kitaplarının ve çalışmalarının belgesellerinin hazırlandığı, “Seneca Productions” adında bir prodüksiyon şirketi var. Yazar halen, 2003’te evlendiği eşi Charlotte, iki oğlu Samuel ve Saul’le birlikte batı Londra’daki Hammersmith kentinde yaşıyor.
Yazarın henüz dilimize çevrilmeyen The Pleasures and Sorrows of Work (2009) ve de A Week at the Airport (2009) adlı iki yapıtı daha bulunmaktadır.
Kaynak:Biyografi.info
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Yüz ifadeleri duyguların evrensel dilidir. Bu ifadeleri okumak empatinin temelidir. Kısa testi uygul...
Olmamız gereken şeyi olduğumuz gibi kalarak olamayız. –Max De PREE “Nereye gideceğini bilmiyorsan h...
Don Juan Öğretisi / Carlos Castaneda 6