
“Martin Seligman öğrenilmiş çaresizlik fikri üzerinde uzun yıllar boyunca klinik deneyler yapmış bir bilişsel psikologdur. Yıllarca süren çalışmaların ardından iyimserliğin öğrenilebilen bir dizi beceriyi kapsadığını keşfetti. Seligman’a göre ortalama düzeyde kötümser olmanız bile yaşamınızın her alanında; işte, ilişkilerde, sağlıkta başarınızı engeller. Aynı koşullardaki bir kötümserin cesareti kırılırken iyimser direnir ve görünmez engeli aşar.
Bilişsel psikologlar olumsuz düşüncelerin depresyonun belirtileri değil, nedeni olduğunu kanıtladılar. Çoğumuz bunu sağduyu derecesinde biliriz ama psikoterapi bizi kontrolümüz dışındaki bir şeyle başa çıkmaya çalıştığımıza inandırır. Seligman depresyondaki cinsiyet farklılıkları konusunda önde gelen bir uzmandır. Kadınlar ve erkekler aynı oranda depresyona girerler ama kadınların sorunlar üzerinde daha fazla düşünmesi depresyonun artmasına yol açar, bu yüzden de kadınlarda depresyon erkeklere kıyasla iki kat daha fazla görülür.
1960’lı yıllarda bir kişinin davranışları ya içsel dürtüler (Freudculuk) ya da toplumun verdiği ödül ya da cezalara tepki (davranışçılık) olarak yorumlanmaktaydı. Bilişsel terapiyse aksine, insanların bilinçaltı eğilimlerine ya da toplumsal koşullanmaya rağmen düşünce tarzlarını değiştirebileceklerini gösterdi.
Öğrenilmiş İyimserlik kişisel gelişim alanında önemli bir eserdir çünkü içerdiği iddiaların çoğuna bilimsel bir temel gösterir. Normalde kişisel gelişim fikrini, yazarın tabiriyle, metafizik palavra olarak gören okurların ilgisini çektiği için satış rakamları çok yüksek oldu. Dolayısıyla bu kitap yalnızca iyimserlik hakkında değildir (fakat sizi yine de iyimser yapabilir), aynı zamanda kişisel değişim ve insanlığın dinamik yapısı hakkındadır.”
*************************************************************
“Başarıyla ilgili geleneksel görüşün, depresyon hakkındaki geleneksel bakış açısı gibi incelenmesi gerekir. İş yerlerimiz ve okullarımız başarının yetenek ve isteğin bileşimiyle gerçekleştiğini öne süren geleneksel varsayım temeline dayanır. Başarısız olmanın nedeni ya yetenek ya da isteğin bulunmamasıdır. Ancak başarısızlık bol bol yetenek ve istek olsa bile iyimserliğin bulunmadığı yerde de gerçekleşir.”
“Öte yandan sürekli sorunlar altında ezilmek bunun kabullenilmesi ya da yaşamın böyle olduğunu düşünmek anlamına gelmez. Farklı bir açıklama yöntemini benimserseniz zorlu dönemlerle daha kolay başa çıkar, bunların sizi depresyona sürüklemesine izin vermezsiniz.”
“Bizim istediğimiz körü körüne bir iyimserlik değil, esnek bir iyimserliktir, gözü açık olan iyimserlik. Gerektiğinde kötümserliğin keskin gerçekliğinden yararlanmasını bilmeli ama onun karanlık gölgeleri içine gömülmemeliyiz.”
“İyimser bir tutum geliştirmek sağlıklı, varlıklı ve mutlu olma şansınızı büyük ölçüde artırır.”
Martin Seligman
Martin Seligman Amerikalı bir psikolog, eğitimci ve yazardır, öğrenilmiş çaresizlik teorisi, öğrenilmiş iyimserlik teorisi ve pozitif psikolojinin öncülerinden biri olduğu için bilinir.
12 Ağustos 1942’de ABD, Albany’de doğdu. Seligman şu anda Pennsylvania Üniversitesi’nde Zellerbach Ailesi Psikoloji Profesörü ve aynı zamanda Pennsylvania Üniversitesi Pozitif Psikoloji Merkezi’nin direktörüdür.
Aynı zamanda Amerikan Psikoloji Derneği’nin de başkanlığını yapmıştır. 275’ten fazla bilimsel yayın yapmış ve 20 tane kitap yazmıştır. En önemli kitapları Öğrenilmiş Çaresizlik ve Gerçek Mutluluk’tur.
Martin SELİGMAN, insanların zayıf taraflarıyla olduğu kadar güçlü taraflarıyla da ilgilenilmesi gerektiğini, insanların hayatlarını mutlu kılabilmek için güçlü karakter örneklerini vurgu yapmıştır. Bu güçlü karakterleri ise Bilgelik, cesaret, sevgi, Adalet, ılımlılık ve aşkınlık olarak ifade etmektedir. Seligman’a göre, ılımlılık affedici olmaktır. İnsancıllık, tevazu, sağduyu ve özeleştiriyi gerekli kılmaktadır.
Martin SELİGMAN, günümüzde psikoloji biliminin normal olmayan bireylere yoğunlaştığına vurgu yaparak, bu durumun değiştirilmesi hususunu gündeme getirmiştir. Seligman, psikoloji biliminin, insanın daha normal, daha mutlu, daha başarılı ve daha iyi olmasını sağlamalıdır görüşünü ortaya atmış ve pozitif psikolojiyi oluşturmuştur. Bu akım ile psikolojik problemler ortaya çıkmadan önlenebileceğine dair ipuçları geliştirmiştir.
Pozitif psikolojide problemlerden ziyade insanın ruh sağlığının iyi olması, mutluluk ve refah konularını daha ön plana çıkarmıştır. Kişinin mutluluğu, zevk ve neşesi için karakter ve yeteneklerinin, ilgilerinin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçların karşılanması için öncelikle aileye, sonra okullara, eğitim kurumlarına, işletmelere gereksinim duyulmaktadır. Seligman, pozitif psikolojide erdemlilik, özgünlük, maneviyat, ileri görüşlülük, iyimserlik, umut, fedakarlık, nezaket, hoşgörü, merhamet ve iş ahlakı kavramlarını kullanmakta ve bu ana başlıklar altında kişinin daha mutlu olacağını iddia etmekte ve pozitif psikolojinin ana temalarını meydana getirmektedir.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Dokuz Kehanet (1993) / James Redfield
Bir konu hakkında düşünürken, nasıl düşündüğünüzü de gözlemleyin. Düşünmek üzerine düşünmek düşün...
Beden dilinin en sevdiğim tarafı yalansız oluşu... Duygu ve düşünceleri ifade etmek için dizayn edi...