
“Baudrillard’ın düşüncesi genel olarak benlik, özgür irade, bilgi ve hatta varoluşçuların otantik bir hayat yaşama fikri gibi sorunlara odaklanan Batı Felsefesi geleninden muazzam ve bir hayli yıkıcı bir kopuşa işaret eder. Bunun yerine Baudrillard’ın tasavvuru, bireyselliğin bir mit olduğu ve insanlara medyada ne yaşanıyorsa onu yansıtan, tek amaçları sembol ve göstergeleri tüketmek olan birimlerin olduğu bir dünyadır; bu yeni evrende bir şey ancak sonsuz defa yeniden üretilebiliyorsa gerçektir ve tekil veya paylaşılmaz olan mevcut değildir.”
“Baudrillard kapitalizmin ahlaki olmadığını söyleyen sol görüşün ötesine geçmiştir. Ona göre kapitalizm daha çok, korkunç, kuralsız bir girişimden başka bir şey değildir. Kapitalizm ve kapitalist medya, sanki bunlar toplumun çekirdeğiymiş gibi, ekonomi, ekonomik göstergeler ve talep üzerin yoğunlaşır ve böyle yaparak doğruyla yanlış, iyiyle kötü arasındaki her ideal ayrımı, radikal bir değiş tokuş ve eş değerlik yasası oluşturabilmek için yok eder. Kapitalizmde, bizler sadece tüketiciyizdir. Kapitalizm, dinamik bir demokrasi içinde yaşayan özgür iradeli vatandaşlar illüzyonunu muhafaza etmek için, bizi kapitalist yaşam biçiminin sadece inşa edilmiş bir şey olduğunu görmekten alıkoymayı amaçlayan krizler yaratır.”
“İnternetin ve sosyal medyanın yükselişini öngören Baudrillard günümüzde insanların, medya mesajlarının akışına katılımlarının kapsamı ölçüsünde değerlendirildiğini ifade etmektedir. Tıpkı sermaye akışının refahı ve mutluluğu artırdığının düşünülmesi gibi, bu mesajların akışının anlamı artıran iyi bir şey olduğunu sorgusuz sualsiz kabul eder. Bu konuda can alıcı ifadelerden biri şudur:
Her geçen gün giderek artan haber ve bilgiye karşın giderek daha az anlamın üretildiği bir evrende yaşıyoruz.”
“Bir şey almış olmak için değil, kendimizi hipergerçekliğin sınırları içinde tutmak için alışverişe gideriz. Özgür iradeli, rasyonel birey kavramı tamamıyla bir mitten ibarettir; bireyi, en iyi ihtimalle kendini bütünüyle teknoloji ve tüketim kültürüne kaptırmış bir varlık olarak düşünebiliriz.”
“Günümüzdeki soyutlama biçimlerinin haritacılık, suret çıkarma, ayna yansıması ya da kavramlarla bir ilişkisi kalmamıştır. Simülasyon kavramının harita üzerindeki bir toprak parçası, bir töz ya da referans sistemiyle hiçbir alakası yoktur. Köken ya da gerçeklikten yoksun olan gerçeğin, modeller aracılığıyla türetilmesine verilen ad: hipergerçek, yani simülasyondur. Bir başka deyişle harita öncesinde ya da sonrasında bir toprak parçası yoktur.”
“Bundan böyle bir varlığın ve onun çeşitli suretlerinin gerçek ile gerçek kavramına özgü bir yansıması olmayacaktır. Günümüzde gerçek artık küçültülmüş hücreler, matrisler, bellekler ve komut modelleri tarafından üretilmektedir. Bu sayede gerçeğin sonsuz sayıda yeniden üretimi mümkün olur. Bundan böyle rasyonel bir gerçeğe ihtiyacımız olmayacaktır çünkü gerçek, ideal ya da negatif süreçlerle boy ölçüşebilecek bir durumda değildir.”
“Artık gösterge ve sembol hakikate gönderme yaptığı bir dünyada yaşamıyoruz, gösterge ve semboller hakikatin bizzat kendisi.”
Jean Baudrillard
Jean Baudrillard (27 Temmuz 1929, Reims – 6 Mart 2007, Paris), Fransız düşünür ve sosyolog. Medya teorisi, postyapısalcı felsefe ve postmodernizm üzerine olan çalışmalarıyla ünlenmiştir.
Fransa’da bir devlet memurunun çocuğu olarak doğdu. Sorbonne Üniversitesi’nde Almanca okudu, ailesinde üniversiteye gitmiş olan ilk kişiydi.
Mezun olduktan sonra bir süre eğitim kurumlarında Almanca öğretmiştir. 1950-1960lardaki bu dönemde, Cezayir sorunu yaşamını ve düşüncesini fazlasıyla etkilemiştir. Almanca öğrettiği bu dönemde doktora tezine de (sosyoloji üzerine) devam etti. 1966’da doktora tezini bitirdi, tezinin başlığı “Thèse de troisième cycle: Le Système des objets” idi.
1966 yılının Eylül ayında Université de Paris-X Nanterre’de (Nanterre Üniversitesi – Paris-X) asistan oldu. 1968’deki öğrenci eylemlerinin etkisinde kaldı, Yapısal Marksizm ve medya teorileri ile ilgilendi. 1972’de aynı üniversitede, profesör olarak, sosyoloji öğretmeye başladı. 1987’dan 1990’a kadar Üniversite de Paris-IX Dauphine’de (Dauphine Üniversitesi – Paris-X) görev aldı.
“Eski Yugoslavya’daki Müslümanların maruz kaldığı soykırım, Yeni Avrupa Düzeni’nin evrim sürecinde bir aşamadır. ‘Etnik temizliğin’ infazcısı olan Sırplar, yeni biçimlenen bir Avrupa’nın öncülüğünü yapıyorlar.” (Lettre dergisi, Kış 2005)
Bugünün siyasi ve ideolojik akımlarını reddetmesi ününün artmasına neden olmuştur. Bugüne kadar birçok önemli çalışmaya imza atmıştır. Simülasyon kuramını oluşturmuş, kitle zihni üzerine çarpıcı satırlar yazmıştır. Tüketim üzerine düşünceleri ve yapıtları ise onun ününe ün katmıştır. Medya ve kitle iletişim araçlarına dair eleştirileri de diğer düşünceleri kadar çarpıcıdır. Birinci Körfez Savaşı üzerine yaptığı açıklamalarla, Körfez Savaşı’nın oluşumunu ve etkilerini entelektüel bir açıdan farklı bir şekilde yorumlamıştır.
Simülasyon evreninin ortaya çıkışı II. Dünya Savaşının sonuçlarıyla bağlantılıdır. Baudrillard’a göre II. Dünya Savaşı sonrası sağ, solun işlevlerini yerine getirmeye başlamış; yâni, sosyal devlet ilkesi ortaya çıkmıştır. Ayrıca sanayi ve tarım sektörlerinin belirleyiciliği iletişim ve hizmetler sektörlerinin belirleyiciliğinin ardına düşmüştür. Bu veriler batıda bir çeşit durağanlığa sebep olmuş ve batı kendi ekseni etrafında dönmeye başlamıştır. Bu kendi etrafında dönüş süreci kavramların içlerinin boşaltılması sonucunu doğurmuştur. Artık her kavram televizyonlardan akmakta, insanlar teknolojinin onlara sağladığı bu rahatlık sayesinde herhangi bir şeyi derinlemesine düşünememektedir ve iletişimi sağlamak adına yaratılan cansız kitle iletişim araçları kendilerine yüklenen işlevden, yani aracı olma konumundan çıkıp bağımsız bir kendilik haline gelmiştir. Birey ise bu durumu çaresizlik içinde izlemektedir; her şeyin farkındadır, fakat rahatlığından da taviz vermek istememektedir. Baudrillard’ın örneğine bakacak olursak: Birey televizyonda Sudan iç savaşını, herhangi bir tuvalet kâğıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkla izlemektedir. Televizyonu kapattıktan sonra Sudan’daki iç savaş devam etse bile onun için bitmiştir. İşte bireyin yaşadığı bu evren simülasyon evrenidir. Her şey görüntülerden ibarettir ve cansızdır.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Jean_Baudrillard