
Resimdeki karınca üzerinde büyüyen Cordyceps cinsi mantar içine yerleştiği böceğin davranışlarını kontrol etmeye başlıyor. Böylece kendi türünün devam etmesi imkanı oluyor.
Mantarın sporları karıncanın dış yüzeyine tutunarak çimleniyor. Sonra böceğin içerisine giriyor. Mantarın kökleri diyebileceğimiz miselyumlar burada büyüyüp canlının yumuşak dokusundan faydalanıyor, fakat organlarından uzak duruyor.
Mantar gelişip spor yapacak olgunluğa geldiğinde miselyumlar canlının beynine yöneliyor. Bazı kimyasallar salgılayarak karıncanın beynini ele geçiriyor ve onu kendi amaçları doğrultusunda yönlendiriyor. Kendi iradesi dışında hareket etmeye başlayan karınca, mantarın kendi soyunu devam ettirebilmesini sağlayacak en yüksek yere çıkıyor ve oraya sıkıca tutunup bekliyor. Mantar karınca ölürken bulunduğu yüksek yerden düşmemesi için elinden geleni yapıyor.
Bu aşamadan sonra konak olduğu karıncayla işi kalmayan mantar, böceğin beynini parçalıyor, kabuğundaki tüm açıklıklardan dışarıya doğru büyüyor. Olgunlaştığında ise içinde sporların bulunduğu kapsülleri paketler halinde etrafa yayıyor. Kapsüller havadayken patlayarak sporların olabildiğince uzak alanlara yayılmasını sağlanıyor. Sporlar başka karıncalara bulaşıyor, daha sonra o karıncaların içinde büyüyorlar.
İşin garip tarafı kolonideki diğer karıncalar bu hastalığa yakalanmış karıncayı fark edince onu alıp koloniye zarar veremeyeceği bir alana taşıyorlar.
Yüzyıllardır bu mantar ile karıncalar arasında süren acımasız savaş halen devam etmekte.
Bu doğa olayında beni düşündüren şey ise; beyni olmayan bir mantarın, beyni vücudunun toplam ağırlığının yüzde 6’sını oluşturan bir karıncayı etki altına alıp onu istekleri doğrultusunda yönlendirebilecek bir akla sahip olabilmesi.
Bazen düşünmeden edemiyorum: Siyaset, eğitim sistemimiz, inançlar, korkular, medya, politikacılar… Biz insanların beynine yerleşen mantarlar olmasın?
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Küçük yaşlarda körpe beyinlerimize işlenen duygu sadece engellenmişlik değil, kul olmamız gerektiği ...
Günümüzde insanoğlu hakkında yaşamsal bir olguyu anladığımız bir noktaya ulaşmış bulunmaktayız: Beyi...
"Bu dünyada istediklerini elde edenler, ayağa kalkıp istedikleri ortamı arayanlardır. Eğer aradıklar...
26 Cevaplar Kime:“Hayatımız Mantar Olmuş!..”
Oyumben! Bu ne Allahaşkına? Böyle bir şey mi varmış? Korkudan beynim karıncalandı…
******************************
Evet bir mantarın beyni olan bir canlıyı yönetebilecek gizemli bir akla sahip olması gerçekten ürkütücü…
Bittabi doğru bir tespittir.
Düz kontak gidiyoruz.
*************************
İttirip bırakıyorlar insanı. Bi de nereye gittiğimizi bilsek bari.
Sedece poltikacılar ve din tüccarları değil,akıllı bir kadının ya da erkeğin de bir aklı kıt tarafından ele geçirilip beyninin yenmesine cuk oturan bir misaldir bu..
Tevekkeli değil anam beni “karınca gibisin” diye severdi!!!
**************************
Bir mantarın bir böceğin beynini yemesinden daha vahimi bir insanın diğerinin beyniyle beslenmesi bence.
Fakat ikinci durumda kabahatin kimde olduğuna emin değilim.
Ürkütücü.Ne kadar gizemli yaşam türleri var,okudukça ve seyrettikçe daha iyi anlıyor insan.
Onlar koloniden uzak tutuyor,ya biz ne yapıyoruz????
****************************
Biz mantarların bizi kontrol ettiğinin farkında bile olamıyoruz.
Koloninin tümü hasta.
bilmiyordum bunu. fakat hiç şaşırtmadı.
***************************
Bilmeme rağmen hep şaşırıyorum…
Şaşırdım.Böyle bir mantarın varlığından bile haberim yoktu.Zavallı karınca diyecem ama karıncaya mı yoksa beyni mantarlar tarafından ele geçirilmiş insanlara mı zavallı demeliyim karar veremedim.
*****************************
Belki de zavallı olan mantardır…
terminatör mantar. acaba dıyorum beynı yoksa zekası ıcındekı ınformasyon mu. mesela her cıcek kendılıgınden ne kadar büyüyecegı cıcek acacagı ınformasyonunu ıcınde tasırya. buda yıkıcı bır potansıyel tasıyor ıcınde, kendı yasaması ıcın dıgerını yok edıyor. ayrık otlarının mentalıtesı de aynı degılmı?
***********************
Tüm yaşam formalarının kodları DNA’sında gizli. Bir çiçeğin ne kadar büyüyeceği bilgisini içermesini anlarım. ,
Anlamakta güçlük çektiğim şey; bir karınca dahi olsa bir canlının beynini kendi çıkarları doğrultusunda etkileyebilen bir mantarın varlığı.
Kimbilir? Belki de öyledir….
*********************
Amanin! Ya öyleyse?!
kabus gibi.
1984 romanını anımsadım..
*****************
Tele ekranlar bizi izliyor.
Big Brother bu yazdıklarımızı okuyup kıs kıs gülüyor.
sevgili başkanım, “ikinci durum derken????”
tecrübe mi konuştu?
yorumcu mu gıdıklanıyor???
********************
İkinci durum: Bir insanın bir diğerinin beynini yemesi durumu.
Yorumcu seviliyor.
İnsanoğlunun hayvanlar aleminden öğreneceği ne çok şey var!!!
Yukarıda paylaştığın bu inanılmaz olay bile yaşamımıza uyarlandığında türlü türlü sonuçlar çıkıyor. Bazen hayvanlar alemi bana insanlar aleminden daha cazip geliyor, hiç değilse onlar bu tür şeyleri doğaları gereği ve içgüdüsel olarak yapıyorlar.
****************************
İnsanları tanıdıkça hayvanları daha çok sevme isteği olmuyor değil.
Kedimi seveceğim şimdi. İyi geliyor…
Karınca olmak istemeyen, mantar olmak zorunda mı? Bir tarafı seçmeli miyiz? Karıncanın zavallı konumuna düşmemek için mantarlaşmak gerekli mi? Her ikisini de istemeyen için alternatif bir pozisyon var mı?
*************************
Seçme özgürlüğü kavramını düşünürken aklıma bir hikaye geldi:
“Adamın biri bilge bir kral olmakla ün salmış olan kralın yanına gider. Krala şunu sorar: “Efendim söyleyin bana hayatta özgürlük varmadır?”
“Elbette” der. “Kaç bacağın var senin?”
Adam soruya şaşırarak “iki efendim” der.
Kral, “Pekala, tek bacağının üstünde durabilir misin?”
“Elbette” diye cevap verir adam.
Kral, “O halde hangi bacağın üstünde duracağına karar ver.”
Adam biraz düşünür ve sol bacağı üstünde durmaya karar verir.
“Tamam” der kral. “Şimdi de öteki bacağını kaldır.”
Adam şaşırır. “Bu imkansız kralım” der.
“Gördün mü?” der kral “özgürlük budur. Sadece ilk kararı almakta özgürsün. Ondan sonrasında değil.”
Hayat gerçekten böyledir, ilk kararı alırsın ve gerisi o ilk karara bağlı olarak gerçekleşir. Hayat hata kabul etmez. İlk kararın doğruysa işler yolunda gider ama eğer yanlış bir karar aldıysan her şey zincirleme yanlış gider.
Hayat kararlardan ibarettir ve kararlar birer kibrittir. Doğru yerde ateşlediğinde seni ısıtır, çorbanı kaynatır. Yanlış yerde ateşlediğin vakit ise içinde bulunduğun evle birlikte seni de yakar.
Hayat öyle basite alınacak bir oyun değildir. Oyunun kurallarını bilmen ve ona göre oynaman gerekir.
Ama çoğu zaman oyunun kurallarını bilmek de yetmez. Çok daha önemli olan başka bir şey vardır: Kendini bilmek… Ne istediğini, neyin seni mutlu edeceğini ve kim olduğunu, neler yapabileceğini bilmek zorundasın. Ancak o zaman doğru kararlar verir ve mutlu bir hayata sahip olursun.
Ve kararlar birer kibrittir; ya kendini yakarsın ya da ısıtırsın.”
Bu arada her ne kadar seçme özgürlüğümüz olsa da dünyaya gelmeyi ve insan olmayı seçme hakkımız asla olmayacak.
öylesine vicdan sahibi bir insandı ki
” ben bencilim ” diye söler dururdu kendi için
çocuğunun gülümsemesi onun için herşeye bedeldi
ölesine bir kıskaç içersindeydi ki
almak istediği yeni bir kararda
bir çift çocuk gözü ona sevgiyle bakıyor ve ardından ona koşarak sımsıkı sarılıyordu
o, gözlerin sahibi olan çocuk
ölesine bir boşluktaydı ki,
hiç bir durum ve hal onu tatmin etmiyordu
hep çocuğun gözleri
ve boynu yine bükülüyordu
her yeni kararı almak istediğin de
bu böcek gibi hissetmekten başka hiçbir çaresi yoktu…
çünkü o,cidden müthiş bir sorumluluk ve vicdan sahibi derya deniz bir insandı.
onun için yeni kararını alamadı hiçbir zaman
alamayacağını da biliyordu zaten
ancak çocuğunun görevlerini yerine getirdiği zaman içi rahat edebilirdi
yoksa onu vicdanı….
******************************
Bazen vicdan beyinde mantar olur.
Her şeyden kaçabiliriz ama ondan asla…
ilginç………..
mantarlar doğal süreçlerini yaşıyor düşünmelerine gerek yok yapması gerekene programlanmış ve yapıyor.
karıncalarda öyle…!
bu yazıdaki mantar bana da çin gerçeğini anımsattı.
alışveriş dönüşü okudum ondan sanırım
******************************
İşin garip tarafı bu organik yapıların yapması gerekeni nasıl öğrendiği bence.
işin gizemide orda zaten…!
bu yazıları yazmamı sağlayan mekanik yapılar yapması gerekeni nasıl öğrendiyse organik yapılar da aynı yolla öğreniyor bence.
*********************************
DNA’yı oluşturan gizem çözüldüğünde bi çok şeyin gün yüzüne çıkacağını değerlendiriyorum. Tabi insan bu yapıyı çözmeyi başarabilirse!..
mantar gibi bitiyorlar yavvvv..!derdik bi zamanlar ne değişti???
*****************************
Bilinç seviyemiz arttı o kadar. Eskiden bilmiyorduk şimdi biliyoruz.
konunun biraz dışına çıkacağım ancak
alternatif tıpta da kullanılıyor oluşunu ilginç buldum ve yazmadan edemedim.
“himalaya viagrası” da deniyormuş kendisine
********************************
Gerçekten ilginçmiş.
Bunu bilmiyordum.
Demek ki olay sadece mantar karınca olayı değilmiş. Her zamanki gibi insan da işin içinde…
Krala katılıyorum; doğru ya da yanlış alınan ilk karardan sonra herşey zincirleme olarak gelişiyor.
Peki kibriti doğru yerde ateşleyip çorbayı kaynatanlar akıllı mı şanslı mı?
Ya da kibriti yanlış yerde ateşleyip kendileriyle birlikte evi de yakanlar aptal mı yoksa şanssız mı?
İlk kararın doğruluğu zekaya mı şansa mı bağlıdır? Şans faktörü hiç rol oynamaz mı bunda sence?
************************************
Şans hazır aklı severmiş sözü geldi aklıma…
bunu eklemeyi unutmuşum
********************
Hoş bir eklenti olmuş.
… insan bir yığın ruhtan, pek çok ben’den oluşur. sözde bütünlüğünü dağıtıp parçalayarak kişiliği pek çok ben’e ayırmak delilik sayılır, bilim şizofreni diye niteler bunu. Belli bir çokluğun belli bir düzen ve gruplandırma olmaksızın denetim altında tutulamayacağı düşünülürse, bilim bu tutumunda haklıdır. Ancak, pek çok ben’in bir kezliğine, bağlayıcı, yaşam boyu varlığını koruyabileceği bir düzene sokulabileceği inancında da haksızdır; bilimin sözkonusu yanılgısı da bazı tatsız sonuçlara yol açıyor; taşıdığı değer, olsa olsa devletçe işe alınan öğretmen ve eğiticilerin çalışmalarını basite indirgeyerek düşünme ve denemelerden kendilerini uzak tutmalarına olanak vermesidir. Söz konusu yanılgı dolayısıyla aslında şifa bulmaz derecede aklından zoru olan pek çok insana ‘normal’ hatta sosyal açıdan üstün kişiler gözüyle bakılması, beri yandan aslında dahi olan pek çok insanın kaçık sayılmasıdır
***************************************
İnsanı oluşturan benlerin ve ruhların ahengidir benliğimiz.
Bu ahenk bozulduğunda ayarı tutturmak çok zor olur. ( hatta bazen imkansız. )
Bu arada; ne dahiler normal nitelendirilen insanları, ne de normal olduğunu sananlar dahileri hiç bir zaman yeteri kadar anlayamacaklardır…
Belki de onların birbirini nasıl gördüğünden daha önemlisi, insanın kendisini nasıl algıladığıdır…
İlk okuduğum andaki mantar dehşetinden sonra, asıl önemli olan kısma gelirsek; Beynime mantar yerleşmesine izin vermediğimi düşünüyorum.
Çünki beynimin düşünce tepkileri halâ sade, çocuksu, doğal, heyecan dolu ve canlı. Dış uyaranlara karşı da son derece duyarlı, fazlaca acı verecek kadar hem de. Ülkemizdeki asalak mantar istilasından kurtulmuş sayabilir miyim acaba kendimi? Ne dersin?

*******************************
Sanırım nadir şanslılardansın.
Blogunda okuduğum ilk yazı.
********************************
Okumak özgürlüktür.
birkaç tespit yapılmalı;
bir; niceliksel kudretle niteliksel kudret karşılaştırılamaz.
iki; beyinsel fonksiyonları ele geçirmek için çabalayanların beyninin olup olmadığı tartışılmalı.
Yazının amacı bilimsel bir tespitten yaşama dair bir çıkarım yapmaktı. Gerçekte olayın özüne bakıldığında beyni olmayan mantar kollektif bilincin bir parçası olarak hareket ettiğinden beyne ihtiyaç duymuyor bence. Genlerimize kodlanmış bu bilincin üstünlüğü çok açık. Diğer yandan beyin onu nasıl kullandığımıza göre değerini kazanıyor.
Özgürlüğün olduğunu düşünmüyorum canlıların hortumda savrulan şeylere benzediğini düşünüyorum hayat acı canlılar düzenin parçası ve bu düzen canlıları mum gibi eritiyo
******************************
Özgürlü zihinsel bir muhteviyata sahip sanırım. Zihnimizin en derin köşelerinden tutup çıkartmalıyız onu.
istekleri doğrultusunda yönlendirebilecek bir akla degil de icguduye sahip desek daha mi dogru olur
*******************************************
Sanırım insanda içgüdü ve akıl aynı yerde bulunuyor.