
Hayat sessiz, soluksuz, soğuk yüzlü ölülerin mezarı işte. Her gün kendini sokaklara, caddelere, binalara gömen ölü insanların…
Gülümsüyorum öylesine ölü bir gülümseme, soluk almayan, nabzı olmayan… Daha bir ”hiç”. Silik bir iz bendeki ben, kayıp ilanı her şey. Kimsesizler mezarlığında aramak için kendini ne bekler insan. Sonbaharlar dökülürken…
Sabahın yedisinde kalabalık sokak boşken, simit evinde yudumlarken çayını, adımlar seyrek, araçlar seyrek, rüyanda kendini başka yerde, kaybolmuş hisseder ya insan, o his kaplarken içini. Adımlar, sesler çoğaldıkça daha çok yabancılaşıyorsun, Camus’un ‘Yabancı’sı, Kafka’nın ‘Gregor Samsa’sı gibi. Akşam vakti barlarda, sokaklarda, bardakları boşaltan beden hoyratçılarını izliyorsun, birbirlerinin boyunlarına dişlerini geçirip kanlarını emen ve kendileştiren soluk alıcılarını. Caddelerde aç kurt tüccarları… Ve artık çırılçıplak yollar açıyorsun kendine, yüklerini boşaltıp ağır aksak yürüdüğün. Ve bunu sadece boynundaki baykuş kolyesi görüyor ve senin için iz sürüyor fark etmesen de. Susuyor şehir. Yağmurla birlikte dökülüyor zihnindeki düşünceler kaldırım aralıklarına ve sıçrıyor paçalara bulanık halin. Ruhun damla damla sızıyor pencere kenarından onun yastığına ve gülümsüyorsun. Ve yeniden doğurmak için kendini, sancıyı sevmen gerektiğini biliyorsun.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
4 Cevaplar Kime:“Anka Kuşu.”
{o,o}
|)__)
-“-“-
*****************************************
_________
/_ ___ \
/@ \/@ \ \
\__/\___/ /
\_\/______/
/ /\\\\\
| |\\\\\\
\ \\\\\\\
\______/\\\\\
_||_||_ ehi.
Anka’ya dönüşmüş.
*************************************
Sanırım elektrik çarpmış baykuş bu.
)
Benim baykuşum senin baykuşunu dövmüş.
***********************************
Baykuş Bayankuşla karşılaşmış. ehi. ( Hı hı banal bir espri oldu . )
yazdıklarınız çok güzel…ama ne yapmalı?özellikle şehirlerdeki şu vahşi ve ilkel hayat akışının içinde olmaktan vazgeçmek için nasıl bir stratejimiz olabilir?hangi açıdan bakarsak bakalım maddi dünyanın esirleriyiz ve bu esaretten kendimizi kurtarıp yalnızlığımıza kaçacak kadar,yani kendi kendimize güçlü olacak veya dik bir duruş sergilemeye yol verecek kadar zeki veya yetenkli olup da hayatın dizginlerini ele geçirmek ve kendi bildiğini yaşayabilmek için en zorunlu değişkeni(maddiyatı) dışlayarak yaşamak çok kolay değil ,hele ki şu zaman diliminde… artık kutsal olan hiçbir şeye inanasım gelmiyor….fakat inançsızlığa teslim olduğum anda daha da mutsuz oluyorum…ama uğruna mücadele etmek istediğim özsaygım ve ailem dışında beni hayata bağlayan hiç birşey yok….Allahım çok berbat durumdayım…nedenler niçinler nasıllar hiiç bitmiyor ki?
******************************************
Bazen en berbat durumlar en güzel başlangıçlara gebedir.