
“Sibernetik kelimesi Yunancası ‘kybernete’ olan, dümenci anlamına gelen kelimeden gelir; modern bağlamda genellikle makinelerin ve hayvanların kontrol ve iletişim sistemleri için kullanılır. Maltz bu bilmi insanlara uygulayarak psikosibernetiği oluşturdu. Öte yandan karmaşık makinelerin gelişimine ilgi duyulmasına rağmen kitabı, bir insanın bir makineye dönüşmesi fikrine karşı çıkar. Psikosibernetik beynimizin işlemesinde mekanik modeller ile bizlerin makinelerden çok daha üstün olduğumuz inancı arasındaki boşluğu doldurur.
Maltz insanların salt beyne ya da fiziki bedene indirgenemeyecek bir özü ya da yaşam gücü olduğunu ileri sürer. Jung bunu libido olarak, Bergson ise ‘elan vital’ olarak tanımlar. Bir insan fiziksel bedeni ya da beyniyle tanımlamaz, elektriğin içinden geçtiği tellerle tanımlanamadığı gibi. Bizler daimi akış halinde olan sistemleriz. İnsan bir makine değildir ama bir makineye sahitptir ve onu kullanır.
Maltz için sibernetik olağanüstü bir keşifti çünkü başarının bir seçim meselesi olduğunu ortaya koyuyordu. Başarı dinamiğinde önemli olan nasıldan (yol) ziyade, ne (hedef) idi. Beynin ön lobu ya da bilinçli düşünen kısmı bir hedef oluşturabilir veya olmak istediğiniz kişinin imajını yaratabilir ve bilinçaltınız onua ulaşmanızı sağlayabilir. Güdümlü füzelerin belirle ve unut mekanizması en derin arzularımızın gerçekleşmesine de yarayabilir.
Maltz, öz imgenin daha iyi bir yaşamın altın anahtarı olduğuna inanmaya başladı. Bunu anlamadığımız sürece kişiliğimizin merkezine ulaşmak yerine, sonsuza dek benliğin çevresinde dolanmayı sürdürürüz. Örneğin, olumlu düşünmek yalnızca belli dış koşullara yönelik olursa hibir şey işe yaramaz. Ben bu işi alacağım demek, eğer o işte çalışmak sizin en derinlerde kendinizi nasıl gördüğünüzle uygun değilse gerçekleşmez.”
“İnsanoğlu yapısı gereği bir amaç peşinde koşan bir varlıktır. Ve böyle yaratıldığı için beklendiği gibi işlemezse bir amaç peşinde koşmazsa mutlu olamaz. Gerçek başarı ve gerçek mutluluk yalnızca birlikte varolmakla kalmaz, birbirlerini çoğaltır.”
“İşlev söz konusu olduğunda beyin ve sinir sistemi mükemmel ve karmaşık bir amaç peşinde koşma mekanizması oluşturur; bu sizin, yani işletenin onu nasıl işlettiğine bağlı olarak bir başarı ya da başarısızlık mekanizmasına dönüşen, ayrılmaz bir parçanız olan bir tür otomatik yönlendirme sistemidir.”
“Vücudumuz/beynimiz hedeflere ulaşmak için mükemmel ve kendine yeten bir sistemdir. Onu kullanın.”
Maxwell Maltz
Avrupa’da doğan ve orada eğitim alan Maltz, yetişkinlik yıllarının çoğunu plastik cerrahi uzmanı olarak çalıştığı New York’ta geçirdi. New Faces, New Futures isimli kitabı yüz estetiği yaptırdıktan sonra yaşamları değişen hasaları konu alıyordu. Haytında önemli bir değişiklik olmayan az sayıdaki hastaları üzerinde yaptığı araştırmalar onu Prescott Leck’nin tutarlı kişilik çalışmalarına yönlendirdi. Psikosibernetik basıldığında altmışlı yaşlarındaydı.
Kitabın başarısı üzerine Maltz 1960 yılı boyunca ve 1970’lerin başında çok talep gören motivasyon konuşmacılarından biri haline geldi. Kitabın hayranları arasında bir psikosibernetik tablosu yapıp bunu Maltz’a armağan eden Salvador Dali’de bulunmaktadır. Maltz 1971’de 76 yaşında hayatını kaybetti.
Maltz’ın bu eserin gölgesinde kalan diğer eserleri arasında Magic Powers of the Self-Image, Live and Be Free through Psycho-Cybernetic; üç tane roman ve Dr. Pygmalion adını verdiği otobiyorgrafik eser yer alır. Psycho-Cybernetics 2000, editörlüğünü Bobbe Summer ve Anna Maltz’ın yaptığı günceleştirilmiş baskıdır. Kitapları hala Psikosibernetik Vakfı (www.psycho-cybernetics.com/) tarafından tanıtılmaktadır.