
“Ağustos 1930’da John Neihardt Nebrasa’da dolaşarak Batı Amerika tarihi üzerinde bir destan yazmak için bilgi topluyordur. Oglala Siyu halkının yaşadığı bölgeden geçerken Kara Geyik isimli, görme yetisini neredeyse tamamen kaybetmiş yaşlıca, Amarika yerlisi bir kutsal adamla tanışır. Daha önce bir münasebetleri olmamasına rağmen Kara Geyik, Neihardt’ın geleceğini biliyor ve ona hikayesini anlatmayı planlıyordur.
Neihardt adamın anılarını kaydetmeye başlar ve İri Boynuzlu Kara Geyik Anlatıyor ortaya çıkar. Kitap olumlu eleştirler alsa da ancak kitabın etkileyici ve şiirsel dilini seven Amerika’da ve diğer ülkelerdeki sadık okurları sayesinde unutulmaktan kurtulur. 1960’larda Amerika yerlilerinin inancına olan ilgi artmış ve kitap psikolog Carl Jung’un Kara Geyik’in hikayesine ilgi duymasınını da yardımıyla çoksatanlara girmiştir.
Kitap sadece tarihi olayları aktarmamıştır, Kara Geyik’in halkının Avrupa medeniyeti altındaki karanlık geleceğine dair ayrıntılı önsezilerini ve bunun sonucunda hissetiği spiritüel sorumluluğu da anlatmıştır. Önsezilerinin çoğu göz kamaştırıcı güzellikler sergilese de, Kara Geyik’e evrenin bütünlüğünü ve doğanın içindeki uyumu gösterse de Siyuların dört köşeli, giri evlerde yaşadığı, bizonların katledildiği ve acımasızca zulümlerin uygulandığı karanlık bir geleceği işaret ediyorlar.
Kitap, Amerika yerlilerinin kültürünün, özellikle de hayvanlara ve doğaya duydukları derin sevginin ayrıntılı bir resmini çizen anektot ve tasvirlerle doludur, Batı’nın ruh ile maddeyi birbirinden ayırmasının aksine, dünyaya spiritüel bir anlam yüklemiş ve bütün doğayı kutsal gören bir halkın harikulade bir belgeselidir.”
“Bu, kutsal ve anlatılmayı hak eden tüm hayatların hikayesidir; biz iki bacaklılar bu hikayeyi dört bacaklılarla, havanın kanatlarıyla ve tüm yeşil şeylerle paylaşırız çünkü bunlar tek annenin çocuklarıdır ve babaları tek ruhtur.”
“Ve şimdi çevreme, ümitsizliğe düşmüş insanlarıma baktığım zaman içimden ağlamak geliyor. Keşke, keşke benim önsezim, ona daha çok layık olan bir adamlda bulunsaydı. Niçin benim gibi elinden hiçbir şey gelmeyen, zavallı, yaşlı bir adama geldi, bilmiyorum. Önsezinin bana berdiği güçle kadın ve çocukları iyileştirdim ama milletime yardım edemedim. Bir adam veya kadın ya da çocuk ölürse, üzüntüsü uzun sürmez çünkü millet yaşamaya devam eder.”
“Hayatı bir bütün olarak düşünün, görünen ile görünmeyeni, ruh ile maddeyi.”
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Anılar, Düşler, Düşünceler (1955) / Carl Gustav Jung
Kanatsız bir kuş; kiwi. Kanatları olmadığı için uçamaz. Oysa bir kuşun yaşama amacıdır uçmak. En bü...
"Kitap, yaşamınızı mitolojik bir öykü ya da serüven olarak görürseniz şu andakinden çok daha fazla k...
Tek Cevap Kime:“İri Boynuzlu Kara Geyik Anlatıyor (1932) / John Neihardt”
Merhabalar,
“Ve şimdi çevreme, ümitsizliğe düşmüş insanlarıma baktığım zaman içimden ağlamak geliyor. ”
Cümle ok gibi geldi ve kalbime saplandı. İçinde var olan benzer acıyı yüreğimin derinlerinde hissettim. Aslında yıllardır her gün hissediyorum.
Cümleyi okurken kendiliğinden yaşlarım akmaya başladı; şimdi yazarken akmakta olduğu gibi… Ne çok ağlar oldum son günlerde; çevreye, dünyaya, haberlere bakmak yetiyor.Doğanın ve insanlığın katline şahit olduğumuz zamanlardan geçiyoruz.
Sanırım acıyı bu denli güçlü hissetmemizin sebebi, yüzleşmek zorunda olduğumuz olayların kendisinden çok, olayları engellemek ve maruz kalacağımız sonuçlar konusunda, çoğunluğu ikna etmekte yetersiz kalışımızın verdiği üzüntü ve çaresizlik duygusu.
Önsezileri olan bilgeler olmasak da toplumun çoğuna nazaran daha doğru bakış açısı olanlar ya da mevcut olaylardan yola çıkarak yakın geleceği öngörebilenler olarak bunu toplumun diğer yarısına anlatamamanın sancıları ve acıları ile yaşamak zorunda oluşumuz önce ruhen, devamında fiziken büyük bir yıpranmayı beraberinde getiriyor; uykulara veda etmek gibi.
Bir cümleden yola çıkarak konuyu biraz dağıttım gibi hissediyorum sevgili Oyumben. Affola.
İnsanın yüreğinde taşıdığı neyse gördüğü ya da anlamlandırdığı da o oluyor sanırım.
Kitabın özeti bile beni aldı götürdü, okumak şart oldu.
Emeğinize sağlık.
İyi akşamlar diliyorum.
*****************************************
Sanırım empati bizi insan yapan en önemli özellik.
Ümitsizliğe düşen bir insanın çaresizliğini hissetmek insanı derinden yaralayabiliyor.
Ancak her olumsuzluğa rağmen hassas insanların varlığı en büyük umut bence.