Yaradanımız Medya (1967) / Marshall McLuhan

“McLuhan, alfabe ve matbaanın zihinsel açıdan çok daha parçalanmış, izole ve özelleşmiş bir insan türü yarattığından bahseder. Biz bir yandan hala alfabeyi kullanırken ifadesi açısından farklı olan medya, hem başkaları üzerinde kat kat daha büyük bir etkiye hem de bizim başkalarından sonsuzca etkilenmemize olanak tanıyor. Geç Orta Çağ’da eğitimli bir kişi birkaç yüz cilt kitaptan oluşan bir kütüphaneye erişebilirdi; bugünse bir kişi, bir tuşa basarak milyonlarca kitabı emrine amade kılıyor. Böylesine bir değişim kim ve ne olduğumuzu radikal bir şekilde değiştirecektir:

Bizimki pırıl pırıl bir hepsibirdenaynıanda dünyasıdır. Zaman durmuş, mekân yok olmuştur. Artık küresel bir köyde yaşıyoruz, bir eş zamanlı olma halinde.”

“McLuhan alfabenin ortaya çıkışından önce, insan türünün ana duyusal organının kulak olduğunu ileri sürer. Alfabeden sonraysa göz baskın hale gelmiştir. Alfabe, bir cümlenin kurulduğu şekliyle düşünmemize neden oldu: doğrusal, her harf bir düzen içinde bağlantılı. Süreklilik hayatın örgütleyici ilkesi haline geldi. Akılsallık, olgu ya da kavramların ardışık bağlantısı demek oldu. Ama bu yeni medya ortamı çok boyutludur, artık izole değildir ve yine duyu organlarımızın daha fazlasını gerektirir. Medya enformasyonunu şimdi bize öylesine sık ve hızlı ulaşmaktadır ki, artık bunları doğru dürüst tasnif etme ve bunlarla kendi zihnimizi kullanarak baş etme yetisine sahip değiliz.”

“Aile çevresi genişledi. Dünya çapındaki enformasyon havuzunun babası medya oldu. Şimdi anne ve babacığın yapabileceği herhangi bir olası etkinin kat kat üstünde nüfuza sahip. Karaktere şekil veren artık sadece iki hevesli, uzman değil. Artık bütün dünya bilge.”

“Hiper bağlarla birbirine bağlanmış bir dünyada üzerinde durulması gereken soru, şayet bir kişinin eylem ve düşünceleri çevrim içi ortamda sık sık güncellenmiyorsa bu kişinin var olduğunun ne ölçüde söylenebileceğidir. Benlik her zaman sergilenmese de bir benlik var mıdır? Bu tür düşünceler McLuchan’ın yeni medya ortamının her şeyi, benliği, aileyi, toplumu değiştirdiği iddiasına gerçeklik kazandırıyor.

Her çağın teknolojisinin insanlardaki düşünme biçimleri ile şartlı refleksleri, bir sonraki çağda uyumsuzlaşan tepkileri tetiklemesidir. Yeni teknolojiler sadece eski ticari düzeni enkaz haline getirmekle kalmaz, aynı zamanda zihniyetleri de kullanılmaz kılar. Yenin karşısında eskiden söz ederiz. Şeylerden gerçekte oldukları gibi söz etmeye istekli olanlar yalnızca sanatçı, şair ve dedektiflerdir.”

“MLuhan’ın akıl yürütmesine göre, Twitter ve Facebook gibi çevrim içi sosyal medya uygulamaları sadece devrimlere yardım etmekle kalmaz, bu devrimlerin tam merkezidirler.”

“Toplumlar her zaman iletişimin içeriğinden ziyade, iletişim kurdukları medyanın niteliği tarafından şekillendirilmiştir.”

“Tekerlek ayağın bir uzantısıdır, kitap gözün bir uzantısıdır, giysi tenin, elektrik devresi merkezi sinir sisteminin bir uzantısıdır. Medya, çevreyi değiştirerek bizde duyu algılarının benzersiz orantısını uyandırır. Herhangi bir duyunun uzantısı düşünme ve eyleme şeklimizi, yani dünyayı algılama biçimimizi değiştirir. Bu orantılar değiştiğinde insanlar değişir.”

“Kitlesel medya ve iletişim teknolojileri nötr icatlar değildir, varoluş tarzımızı değiştirirler.”

Marshall McLuhan

Marshall McLuhan (21 Temmuz 1911-31 Aralık 1980), iletişim kuramcısı, Edmonton, Alberta’da doğdu. Toronto Üniversitesi’nde İngilizce Profesörü (1954-1980) ve Kültür ve Teknoloji Merkezi Müdürü olarak çalıştı.

Önemli kitapları arasında The Mechanical Bride (Mekanik Gelin, 1951), The Gutenberg Galaxy (Gutenberg Galaksisi, 1962), Understanding Media (Medyayı Anlamak, 1964) ve The Medium is The Message (Quentin Fiore ile birlikte, Araç Mesajdır, 1967), War and Peace in the Global Village (Quentin Fiore ile birlikte, Küresel Köyde Savaş ve Barış, 1968) sayılabilir.

Doğumunun 100. yılı münasebetiyle 2011 yılı boyunca çeşitli etkinliklerle anılan Marshall McLuhan, fikirleriyle iletişimin en önemli dönüşümüne imza atmıştı. Bu önemli düşünürü ve fikirlerini Zafer Kurdakul‘un kaleminden sizlerle paylaşıyoruz.

Pek çoğumuz yüksek sesle ve inanarak “önemli olan içeriktir” deriz. Oysa bundan elli yılı aşkın bir süre önce biri çıkmış ve “Mesaj medyanın kendisidir” (the medium is the message) diyerek iletişimin en önemli dönüşümüne imza atmıştı. Bugün 2011 yılında, doğumunun 100. yıl dönümünde Marshall McLuhan denildiğinde akan sular duruyor ve bilenler, “Bizi bugüne taşıyan odur” diyorlar.

McLuhan’ın sözleri şüphesiz içeriğin önemini ve önceliğini yok etmedi. Ancak iletişim, medya ve pazarlama dünyamızdaki taşların doğru yere oturmasının yolunu açtı.

Medya günümüzde bile çoğunluk tarafından çok dar kapsamda anlaşılıyor: Yazılı basın ve televizyon. McLuhan’ın tanımladığı medya kapsamı ise çok geniş ve farklı. İnsanın bedenine veya duyularına ait yetenekleri geliştiren, genişleten, çoğaltan her türlü teknoloji McLuhan’ın medya tanımına dâhildir. Baltadan demiryollarına, giysiden bilgisayara, tekerlekten mobilyaya kadar teknoloji yoluyla insanı geliştiren, onu farklı çevrelere uyumlu hale getirmek için güçlendiren şeyler medyanın kendisidir.

McLuhan için en büyük değişikliğin tetikleyicisi elektrik devrimiydi. Eski mekanik medya, insanın tek bir yeteneğini veya duyusunu geliştirmek için yararlı olmuştu. Örneğin tekerlek ayak yeteneklerini genişletmiş, elbise deriyi güçlendirmiş, alfabe gözü geliştirmişti. Telgraf, radyo, film, telefon, bilgisayar ve televizyonu kapsayan elektrik medyası ise birden fazla yetenek ve duyuyu etkilemiş, tüm merkezi sinir sistemini geliştirmiş ve böylece sosyal ve içsel varlığımızı önemli ölçüde dönüştürmüştü.

Kavrama bu gözle baktığınızda nasıl iletişim kurduğumuz, hangi içeriği ilettiğimizden daha önemli hale gelir. Odak noktası ortamın, medyanın kendisi olmalıdır. Toplumu asıl etkileyen ve şekillendiren taşıdığı içerik değil, tüm özellikleriyle birlikte medyanın bizzat kendisidir.

İçeriğin değil, medyanın asıl belirleyici olduğuna McLuhan’ın gösterdiği en belirgin örnek ise ‘aydınlatma ampulü’. Gazetelerin makaleleri, televizyonların programları olmasına rağmen ampulün hiçbir içeriği yok.

Oysa ampul sosyal etkisi olan bir ortamdır. Ampul sayesinde geceleri insanlar bir araya gelerek sosyal etkileşim kurarlar. Ampul olmasaydı, ortalık karanlığa bürünür ve sosyal faydadan bahsetmek mümkün olmazdı.

McLuhan, içeriği hırsızın bekçi köpeğini meşgul etmek için verdiği bir parça ete benzetir. İnsanlar gözle görünene, yani değerli buldukları içeriğe yoğunlaşırlar. Bu nedenle medyanın algımızda, anlayışımızda, iletişimimizde, yaşantımız üzerinde gerçekleştirdiği yapısal değişikliklerin farkına geç varırız.

McLuhan, elektrik enerjisini sunduğu hız sayesinde bilginin uzak mesafelere anında taşınmasına imkân sağladığı için bir devrim olarak nitelendirmişti. Elektriğin yakınlaştırdığı dünya artık sadece bir köydür diyerek, ‘Global Köy’ kavramını ortaya atmıştı.

McLuhan’ın elektrikle ilgili bazı düşünceleri şöyleydi:

– Elektrik, insanın merkezi sinir sistemi özelliklerine benzer şekilde küresel bir ağ oluşturma eğilimindedir.

– Elektrik çağında kendimizi giderek bilgi şekline dönüştürüyoruz ve yolumuz bilincin teknolojik yönde genişlemesine doğru ilerliyor.

– Elektrik medya sayesinde fiziksel bedenlerimizi genişlemiş sinir sistemimizin içine yerleştirerek, şehirler de dahil olmak üzere tüm eski teknolojileri bilgi sistemlerine dönüştürecek bir dinamik oluşturuyoruz.

– Elektriğin getirdikleri sayesinde insanın tek işi öğrenmek ve bilmek haline geliyor ve her şekilde zenginlik, bilginin hareketiyle sağlanıyor.

Sizin de görebileceğiniz gibi bu düşüncelerin derininde yatanlar, o günün diliyle bugünün olgularını çağrıştırıyor. Bu fikirlerin 60’lı ve 70’li yıllarda ortaya koyulduğunu hatırlayın.

Tüm yaşamımızı görünmez bir bilgi bütünü haline dönüştürme çabamız, tüm dünyayı ve insan ailesini tek bir bilinç haline getirme yolunda ilerliyor. Kendimizi geliştirmek ve güçlendirmek için kullandığımız yeni medya ve teknolojiler, sosyal bedenimiz üzerinde gerçekleştirilen ve herhangi bir antiseptiğin kullanılmadığı büyük bir toplu ameliyata benziyor. Duyularımız dışarı çıktıkça ‘Büyük Ağabey – Big Brother’ içimize yerleşecek.

Web, onun ölümünden on yıl sonra icat edildi. Oysa kendisi 1962 yılında verdiği bir demeçte bakın neler söylemiş: “Adı ne olursa olsun, bir sonraki medya (ki bu bilincin genişletilmiş hali de olabilir), televizyonu bir medya olarak değil, içerik olarak getirecek ve televizyonu bir sanat haline dönüştürecektir. Araştırma ve iletişim amacıyla kullanılacak bir bilgisayar kitaplıkları düzenleme işini üstlenecek, kişilerin ansiklopedik fonksiyonlara erişimine imkan tanıyacak ve ticari nitelikli bilginin hızlıca derlenerek özel bir hattan ulaştırılmasını sağlayacaktır.”

McLuhan 1965‘te geleceğin çalışma koşullarıyla ilgili olarak da şunları söylüyordu: “Gelecek kuşaklar otomobillerden bile kurtulacaklar, evlerinde çalışacaklar. Şirketlerine ve patronlarına karayoluyla veya demiryoluyla değil, televizyonla bağlanacaklar. Bilgiyi iki yönlü kapalı devre TV ve bilgisayar sistemleriyle paylaşacaklar. Mesai trafiği bitecek ve yollarda sadece zevk için kullanılan arabalar ve spor için otomobiller kalacak. Alışveriş bile TV üzerinden yapılacak.”

Bu söylem en çok da otomobil firmalarını ürkütmüştü: “Ya doğru söylüyorsa?”

McLuhan’ın olayları ve kavramları ele alma ve yorumlama şekli çok farklıydı. Bakın kendisi reklamlar için neler demiş: “Reklamlar aslında haberdir. Onların sorunu daima iyi haber olmalarıdır. Dengeyi sağlamak ve iyi haberleri satmak için gazete ve televizyonların çok sayıda kötü habere ihtiyacı var.” Bir diğer örnekte de şöyle söyler: “Modern Amerika tarihi, yerlilerin beyaz adamı keşfetmesiyle başlar.”

McLuhan için sanatın yeri ayrıydı ve vazgeçilmezdi. 1969’da sanata yakıştırdığı sıradışı görev şuydu: “Sanatın en belirgin özelliği, mevcut kültürde oluşacak değişiklikleri önceden bildiren ve daima güvenilecek bir erken uyarı sistemi olmasıdır.”

McLuhan tuhaf bir insandı. Kâhin edasıyla şifreli konuşmalar yapar ve söylediklerinin çoğu dinleyenler tarafından anlaşılmazdı. Zaman onu pek çok konuda haklı çıkarttı. Onu iletişim konusunda bir bilge, aziz, peygamber görenler hep olmuştur. Bazen bir divana uzanıp, öğrencilerine söylediklerini yazdırdığı anlatılır. Hakkındaki bazı tartışmalar hala devam ediyor.

Değerini zamanında anlayanlardan ünlü ‘Wired’ dergisi, ondan esinlendiğini anlatmak için ilk sayısının künye kısmına McLuhan’ın adını ‘öncü koruyucu meleğimiz – patron saint’ olarak yazmıştı.

McLuhan, doğumunun 100. yıldönümü nedeniyle 2011 yılı içinde çok sayıda etkinlikte anıldı, tartışıldı, yorumlandı. ‘McLuhan in Europe 2011’, 10 farklı Avrupa ülkesine yayılan toplantıları şemsiyesi altına aldı. Bu kapsamdaki ‘McLuhan İçin 100 Ses’ toplantısı, Frankfurt Kitap Fuarı’nın en gözde buluşmasıydı.

Memleketi ve yaşadığı yer olan Kanada/Toronto’da, 7-10 Kasım 2011 tarihlerinde ‘McLuhan 100 Then/Now/Next’ uluslararası konferans ve festivali yılın son ve büyük etkinliği olacak.

Kaynak: http://dunyadinleri.com/mezarlar/kuramcilar/oku_marshall-mcluhan-kimdir

Bilgi Paylaştıkca Çogalır...

Tek Cevap Kime:“Yaradanımız Medya (1967) / Marshall McLuhan”

  1. attila45 says:

    “McLuhan alfabenin ortaya çıkışından önce, insan türünün ana duyusal organının kulak olduğunu ileri sürer. Alfabeden sonraysa göz baskın hale gelmiştir.” 432 hertz müzik ile 440 hertz müzik arasında insan sağlığı açısından büyük bir fark olduğu söyleniyor.Bu söylenti palavra mıdır yoksa bilimsel bir gerçek midir?Sizin İ-dose ile ilgili paylaşımlarınızı bildiğim için sormak istedim…Müzikte doz aşımı var mıdır?

    ***************************************

    Ses ve sağlık arasındaki ilişkiyi değerlendirebilecek kadar biyoloji ve ses bilgim ne yazık ki yok. Kabaca 120 Db şiddetindeki sesin insan kulağına zarar verdiğini biliyorum. Ancak İnsan kulağının duyduğu frekans aralığı teorik olarak 20 Hz ile 20 kHz olarak kabul edilir.
    “16-60 Hz aralığı (özellikle 40 Hz’in altında kalan kısım) duymaktan çok hissedilir. Bu aralıkta insan sesinde kullanılabilir bir frekans yoktur. (Erkek sesleri için 75 Hz’in, kadın sesleri için ise 100 Hz’in altı)100–300 Hz arası, özellikle 200 Hz civarında, artışlar sesin dolgunlaşmasına, azalışlar ise incelmesine sebep olur. İnsan sesinde bu aralık enerji ve sıcaklığı barındırır. Sesli harfler bu aralıkta anlaşılabilir halde değildir. İnsan sesinin alt harmonikleri 300-600 Hz arasında başlar. Konuştukça dilimiz ağzımızın arkasına doğru farklı boşluklar oluşturur. Bu boşluklar birer filtre gibi hareket eder ve her ayrı pozisyonda başka harmoniği öne çıkartır, vurgular. Bu harmoniklerin kombinasyonu ile sesli harfler çıkar. Bu frekans aralığı sesli harfleri duymaya başladığımız aralıktır, fakat konuşmanın anlaşılabilirliği açısından çok da fazla önemi yoktur. Bu aralığı filtreleseniz bile konuşma yine anlaşılabilir kalacaktır. 300 Hz–1 kHz arası insan sesinin en yoğun olduğu aralıktır.”
    Bu ayrıntılardan bahsetmemin sebebi; insan kulağının 432 Hertz ile 440 Hertz arasındaki 8 Hertzlik farkın ayırdına varabileceğinden derin bir şüphe duymamdır. 20 Khz bant genişliğinde 8 Hertz okyanusdaki damla kadardır. Bu kadar küçük bir farkın insan duyumları aracılığı ile sağlığa iyi gelebilecek bir fark yarattığından ciddi derecede şüpheliyim.
    İ-dose konusunda diyebileceğim; duyulan sesin frekansı ile insan üzerinde oluşturduğu etkinin sadece sesin frekansına bağlı olmadığını o an için belli bir sesi duyan kişinin ruh halinin ve çevresel faktörlerin de duyum esnasında veya sonrasındaki hislere etki ettiğini düşünüyorum. Bence doz aşımı duyulan sesten ziyade o sesi duyan kişinin ruh haliyle daha çok alakalı.
    Diğer yandan ses olmadığında canlılar uzamda yön bulma becerilerini yitirirler. Derin sessizlik kaygı uyandırır. İnsan için en büyük tehlike sessizliktir. Doğada mutlak sessiz bir yer olmadığı için bunun insan açısından ne denli tehlikeli olduğunun farkında değiliz. Laboratuvar ortamında oluşturulan sessiz odaya konan insanlar üzerinde yapılan bazı deneyler insanın sessizliğe tahammül edemediği ve çok ciddi komplikasyonlara yol açtığı kanıtlanmıştır. Arkaik boşluk endişeleri tetikler.Tersine tatlı bir ritmi olan, hatta yinelenmeli bir ton insanı sakinleştirir. Herkes kendi melodisini bulur orada. Anne karnındaki amniyotik sıvıda bebeğin işittiği sesler, yağmurun çatıya vuran sesine benzer örneğin. Neredeyse boğuk bir ortamdır ama ahenk açısından zengindir. İç huzurun anahtarı buradadır.
    BBC için doğal ses kayıtları yapan ve konusunda dünyadaki en önemli uzmanlardan biri olan eski müzisyen Chris Watson, bu deneyimden söz ederken, “bu sukunet hissini, sessizliğin verdiğinden çok daha incelikli bir huzura yakalayabileceğimiz yerle ve anları hararetle aradığımızı anlatır. Algılanabilir bir geçiş bölgesidir bu, ölçülebilir bir ses peyzajıyla mutlak sessizlik arasındaki akustik bir ekotundur, beyinde duyumların yer aldığı bölgelere etki ederek mutlak bir huzur hissi verir” der.
    Belki de en sağlıklı olanı zihni doğanın huzurlu harmonisine bırakmaktır.

Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[+] kaskus emoticons nartzco

İfade eklemek için tıklayınız.

SmileBig SmileGrinLaughFrownBig FrownCryNeutralWinkKissRazzChicCoolAngryReally AngryConfusedQuestionThinkingPainShockYesNoLOLSillyBeautyLashesCuteShyBlushKissedIn LoveDroolGiggleSnickerHeh!SmirkWiltWeepIDKStruggleSide FrownDazedHypnotizedSweatEek!Roll EyesSarcasmDisdainSmugMoney MouthFoot in MouthShut MouthQuietShameBeat UpMeanEvil GrinGrit TeethShoutPissed OffReally PissedMad RazzDrunken RazzSickYawnSleepyDanceClapJumpHandshakeHigh FiveHug LeftHug RightKiss BlowKissingByeGo AwayCall MeOn the PhoneSecretMeetingWavingStopTime OutTalk to the HandLoserLyingDOH!Fingers CrossedWaitingSuspenseTremblePrayWorshipStarvingEatVictoryCurseAlienAngelClownCowboyCyclopsDevilDoctorFemale FighterMale FighterMohawkMusicNerdPartyPirateSkywalkerSnowmanSoldierVampireZombie KillerGhostSkeletonBunnyCatCat 2ChickChickenChicken 2CowCow 2DogDog 2DuckGoatHippoKoalaLionMonkeyMonkey 2MousePandaPigPig 2SheepSheep 2ReindeerSnailTigerTurtleBeerDrinkLiquorCoffeeCakePizzaWatermelonBowlPlateCanFemaleMaleHeartBroken HeartRoseDead RosePeaceYin YangUS FlagMoonStarSunCloudyRainThunderUmbrellaRainbowMusic NoteAirplaneCarIslandAnnouncebrbMailCellPhoneCameraFilmTVClockLampSearchCoinsComputerConsolePresentSoccerCloverPumpkinBombHammerKnifeHandcuffsPillPoopCigarette