
“170 sayfadan ibaret olan Bilimsel Devrimlerin Yapısı bir milyonunu üzerinde satış yaptı, 24 dile çevrildi ve hem doğa hem de toplum bilimlerinde bütün zamanların en çok atıfta bulunulan eserlerinden biri haline geldi.”
“Kuhn paradigmaların kendilerine sorulan soruların çoğuna kendi dönemlerinde yanıt sağlayan bir doğruluğa sahip olabileceğini ama yine de aynı zamanda temel olarak yanlış olabileceklerini ifade etmiştir.(Uzun bir süre yerküre merkezli görüş iyi bir kozmoloji izahı olarak görüldü.) Gerçek keşif aykırılıkların kabul edilmesiyle başlar, yoksa doğa olması gerektiği şekilde davranmaz. Bilim insanları, bu yüzden bilimsel olmayan bu olgular karşısında var olan kuram içinde bir sığınak buluncaya kadar ne yapacağını bilemez.”
“Bir paradigma, kendisi için belirlemiş olduğu sorunları çözme kapasitesine dair yüksek bir güvensizliğin varlığı halinde parçalanmaya başlar. Araştırmacılar yanlış yanıtlar almaya devam eder. Paradigma kriz evresindedir ve çığır açan yeni bir paradigmanın keşfi tam da böyle anlarda mümkün olur.”
“Doğayı, paradigmanın sağladığı önceden şekillendirilmiş ve nispeten esnek olmayan bir kutunun içine girmeye zorlama girişimidir. Normal bilim hiçbir şekilde yeni bir fenomenler dizisi ortaya çıkarmayı hedeflemez; aslında o kutuya sığmayacak olanlar genellikle hiç görülmezler.”
“Yeni bir bilimsel doğru, karşıtlarını ikna edip onların ışığı görmesini sağlamak değil, karşıtları eninde sonunda öldüğü ve kendisine aşina yeni bir nesil yetiştiği için zafer kazanır.”
“Madem bilim, kuramlarımızı doğaya uydurma girişimidir, o zaman öncelikle tartışmamız gereken insan doğasıdır.”
“Bilimsel kavrayıştaki ilerleme ya da girişimlerden görkemli gelişim hikâyeleri dokumak hoşumuza gider ama Kuhn’un çıkarımı bilimin hiçbir hedefi olmadığı, izahatlarını basitçe gerçekliğe uyarlamanın da yapabileceği en iyi şey olduğudur. Yaygın bir Kuhn yorumu paradigmaların kötü olduğu ve insanlara dar bir bakış açısı verdiği ve aslında kendi disiplinleri altında yatan paradigmayı her zaman sorgulamaları gerektiğidir. Gerçek değerse paradigmaları nesnel bir biçimde görmekte ve hakikatlerimizin salt varsayımlardan ibaret olabileceğini kabul etmekte yatar.”
“Tarihsel açıdan önemli olan bütün kurumlar olgularla zaten her zaman uyuşmuşlardır ama sadece yaklaşık olarak.”
“Yeni paradigmanın ya da ileride paradigma olabilecek esaslı bir ipucunun, genellikle birdenbire, bunalımın içine iyice dalmış olan bir adamın kafasında bir gece yarısı ansızın şekillenmesi daha olağandır.”
“Paradigmadan paradigmaya bağlılık aktarımı, zorla olamayacak bir din değiştirme deneyimidir.”
“Yeni tür bir olgunun benimsenmesi, kurama basit bir ilaveden öte bazı uyarlamalar gerektirir ve bu uyarlama tamamlanıncaya kadar, yani bilim insanı doğayı farklı bir tarzda görmeyi öğrenene kadar, yeni olgu tam anlamıyla bilimsel bir olgu sayılamaz.
“Bilgi, olguların doğrusal bir birikiminden ziyade bir dünya görüşünün diğeriyle yer değiştirmesi olarak görülebilir.”
Thomas Samuel Kuhn
18 Temmuz 1922 – ö. 17 Haziran 1996 yılları arasında yaşamış ABD’li filozof ve bilim tarihçidir. Kuhn’un en önemli yapıtı “The Structure of Scientific Revolutions” adlı kitabıdır.
Thomas Samuel Kuhn 1922 senesinde Cincinnati’de bir Musevi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası mühendisti. 1940’da babasının da okuduğu Harvard Üniversitesi’nde fizik okudu. Üniversite döneminde ayrıca felsefe ve edebiyat dersleri aldı ve Harvard Crimson adlı öğrenci gazetesinde yazdı.
Lisans sonrası 1943’de Harvard’da bulunan bir radyo araştırma laboratuvarında çalıştı. İngiltere’de ve Fransa’da radar teknisyeni olarak çalıştı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Harvard’a dönerek yüksek lisans derecesi aldıktan sonra 1949 senesinde, daha sonra Nobel ödülü alan, Jophn H. van Vleck’in yanında doktorasını tamamladı.
Kuhn Harvard’daki Society of Fellows birimine üye olur. Orada bilim tarihi ile ilgilenir, asıl ilgisi ancak her zaman bunun felsefeye olan etkisi olmuştur. Kuhn 1956’da Berkeley Üniversitesi’nde bilim felsefesi ve tarihi dalında yardımcı profesör olarak başlar ve birkaç sene sonra profesörlüğü kabul eder. Berkeley’de “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” adlı eserini yazar. Bu kitap (kendisi onun için “Essay” [deneme] der) aslında International Encyclopedia of Unified Science ansiklopedisinin bir parçası olarak tasarlanmıştı. Kuhn’un çıkış noktası o zamanlar henüz pek tanınmayan ve Ludwik Fleck tarafından yazılan ve Kuhn’un kendi görüşlerinin çoğunu içinde barındıran Entstehung und Entwicklung einer wissenschaftlichen Tatsache adlı eserdir.
1964’ten 1979’a kadar Princeton Üniversitesi’nde öğretim üyesidir. Sonra MIT Massachusetts Institute of Technology, Cambridge’e geçer ve burada 1991’de emekliliğe ayrılana kadar kalır. Kuhn International Academy of Science’ın kurucularından.
Thomas Samuel Kuhn 1996’da 73 yaşında kanser yüzünden vefat eder.
Kuhn’un bilimsellik görüşünde iki önemli kavram vardır. Bunlar paradigma ve bunalım kavramlarıdır.
Kuhn’un felsefe etkinliği üç aşamalıdır. İlki normal (olağan bilim etkinliği) ikincisi olağan üstü bilim etkinliği ve sonuncusu bunalımdır. Olağan bilim, bir paradigma var olduğu zamanki dönemdir. Paradigma iki yanlıdır. İlk olarak yeni gelenek başlatır. Eski geleneğe inananları kendine bağlar. Diğeri ise örnek sorunlar ve çözümler sunmasıdır. Gelecek nesillere yeni soru ve sorunlar bırakacak kadar geniş uçludur. Büyük başarıyı temsil eden, ilişkin olduğu alanda nesneyi başarılı olarak açıklayabilen, bilimsel gelişmelere açık olan, gelecek kuşaklara çözülecek problem bırakan yapıtlar paradigma oluştururlar.
Doğa yasalarını andıran ona sığmayan birtakım sanılardan oluşan çerçevelere paradigma denir.
Bir bilim topluluğunda bir paradigma olduğunu düşünelim. Bu bir süre iş görür. Bir süre sonra bir yerde kuramla olgu arasında uyuşmazlık çıkar. Bunu ele almak bunalıma yol acar. Paradigmanın çözemeyeceği bir durum olduğunda bunalım derinleşir. Bu paradigmanın işe yaramadığını gösterir. Yeni paradigmaya zemin hazırlar. Yalnız, aykırı tek bir örnekten ötürü paradigma yanlışlandı diye kenara bırakılamaz.
Paradigmanın güvenli olmadığı durumlarda, yeni açıklayamadığı bir şey olduğu durumlarda bunalım yaratmak gerekir. Eski paradigmaya inanan bilginler kopsun diye yapılır bu. Böylece olağan üstü bilim etkinliği dönemi gelir. Bu yeni paradigma ortaya çıkana dek sürer. Olağan üstü bilim etkinliği iki paradigma arasındaki bir geçiş dönemidir. Bu geçiş birikimsel değil, devrimseldir.
Kuhn bilimin bu işleyişini bilim tarihine bakarak bildiğini söyler.
Kaynak: https://www.felsefe.gen.tr/thomas_samuel_kuhn_kimdir.asp
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
"Çoğu türde cinsel stratejiler, eril ve dişiller için farklıdır. Genel olarak erkek, olabildiğince ç...
Simülakrlar ve Simülasyon (1981) / Jean Baudrillard
* Her insan kendinde boşaltılması gereken üç çeşit dışkı üretir. Bunlardan birincisi normal beslenme...