
“Varlık ve Zaman Heidegger’in ismiyle özdeşleşmiş eseri olmakla birlikte, on iki yıllık bir sessizlik döneminin ardından ve adeta bir anda ortaya çıkmış gibi görünür. Varlık ve Zaman, Heidegger’in Freiburg Üniversitesi’nin felsefe kürsüsüne yaptığı başvuruyu desteklemek üzere yayımlandı ve çok daha kapsamlı bir çalışmanın ilk bölümü olarak planlandı. Kitap uluslararası düzeyde beğeni topladı ve Heidegger de Freiburg’un rektörlüğüne yükselerek ona danışmanlık yapan Edmund Husserl’in yerini aldı. Ama bu pozisyon Heidegger’in naif ( ya da kapkara, bakış açınıza göre değişir) politik kafa yapısını su yüzüne çıkardı çünkü Nazi partisinin açık bir şekilde destekçisi oldu. Zor anlaşılmasıyla nam salmış olan Varlık ve Zaman’ı çözmeye çalışmanın en iyi yolu, onu çok sayıdaki mükemmel yorumlarından biriyle birlikte okumaktır. Eğer dikkatli okumazsanız, bir bataklığa batıyormuş hissine kapılabilirsiniz.”
“Heidegger’e göre felsefenin, dış dünyanın var olup olmadığına ve gerçekte neleri bilebileceğimiz sorularıyla meşgul olması bir zaman kaybıdır. Önemli olan, ‘bu dünyada olmak’ ya da anlam ve ihtimal açısından zengin bir dünyada var olduğumuz gerçeğidir. Daha önceki felsefeciler benliği, gözlem yapan bir bilinç olarak görmüşken Heidegger benliği bu dünya içine yerleştirerek kendisine Orta Çağ Hristiyan teolojisi üzerine çalışmalarından etkilenen tümüyle farklı bir yol açtı. Descartes için benlik ilkesi ‘düşünüyorum’ken, Heiddeger’inki ‘umursuyorum’ oldu, alışılagelmiş duygudaşlık anlamında değil ama bir şeyi araştırma, keşfetme, yapma, ele alma, inşa etme anlamında, yani toplumsal veya politik anlamda benim, ötekiler arasındaki (onlara yönelik bir ilgiye de içeren) yerim ve kendi gelişimim veya açılımım anlamında.”
“Atılmışlık, Varlık ve Zaman’daki en önemli fikirdir. İnsan, kendi seçimi olmayan belirli bir mekân, zaman ve ailenin içine itilir ve hayat, bu zaman ve mekân âlemine düşmüşlüğe anlam vermekle ilgilidir. Hayatlarımızla ilgili bir şey yapma sorumluluğu hissederiz ve neyse ki konuşma ve eyleme becerileriyle donanmış olarak dünyaya gelmişizdir. Bu becerileri kullanarak hayatın anlamını buluruz.”
“Neden hiçlik yerine bütün bu varlıklar var? Sorun bu. Hiç şüphesiz kronolojik anlamda ilk sorun değil bu. Ama yine de bu sorunun örtük gücü her birimize bir kez, hatta belki birkaç kez dokunur ama başımıza ne geldiğini tam anlamıyla kavrayamayız. Örneğin, büyük umutsuzluklarda şeyler giderek bütün ağırlıklarını yitirmeye meyleder ve anlamları kararırken ufukta bu sorun belirir.”
“Varoluş fikrini olma yetisi şeklinde, her duruda bana ait, özgün ya da uydurma olma durumundan veya bunların ayırt edilmediği bir halden muaf bir fikir olarak tanımlamış bulunuyoruz.”
“İnsan varoluşu bir gizemdir ve otantik kişi bu gizem üzerine enikonu düşünen ve yine de gerçek dünyada yaşayarak bunların imkânlarından azami yararlanan kişidir.”
Martin Heidegger
Martin Heidegger, varoluşçu felsefenin önde gelen isimlerinden biri olarak bilinen Alman filozof.
26 Eylül 1889’da Baden eyaletinde doğdu. Çocukluğundan itibaren dine ve felsefeye eğilimli biri olarak yetişti. Felsefi çalışmalarıyla olduğu kadar, yaşamı ve çeşitli dönemlerde sergilediği politik tutumlarıyla da tartışma konusu oldu. Felsefi yetkinliği ve önemi yadsınamazken politik konumları dolayısıyla sürekli sorunlu bir ilişkinin taşıyıcısı oldu ve bu durum çoğu zaman felsefi çalışmalarının tam olarak değerlendirilmesini gölgeledi.
Freiburg Üniversitesi’nde Katolik ilahiyatı ve Hristiyan felsefesi okudu ve 1914 yılında ilk çalışması ve doktora tezi, “Psikolojide Yargı Kuramı” ile dikkat çekmeye başladı. 1923’te Marburg Üniversitesi’nde profesör oldu. 1927 yılında “Varlık ve Zaman” yayımlandı ve yayımlanışından itibaren yalnızca varoluşçu felsefe açısından değil, 20.yüzyıldaki bir bütün felsefe tartışmaları bağlamında bir şekilde etkili oldu. Heidegger burada, bütün bir Batı Felsefesi geleneğini metafizik olmakla eleştirdi ki sonrasında postmodern felsefe bu argümanı başka düzlemelerde yeniden değerlendirecektir.
1933 yılından itibaren Nazilerin iktidara gelmesiyle birlikte Heidegger Nazi Partisi’ne katıldı. Bu dönemde Freiburg Üniversitesi’nde rektör oldu. Heidegger’in bu dönem boyunca izlediği politika her zaman tartışma konusu olmuş ve onun çalışmalarının değerlendirilmesine gölgeler düşürmüştür. Nazilere katıldığı gerekçesiyle 1945’te üniversiteden uzaklaştırıldı ama sonra 1952’de yeniden üniversiteye dönebildi. Daha sonra yanlış yaptığını söylemesi de üzerine düşen gölgelerin sona ermesini sağlamamıştır, ancak bununla birlikte onun teorik çalışmalarının değeri her zaman kendini buna rağmen korumuş ve felsefe açısından önemli yerini muhafaza etmiştir.
Felsefesi
Heidegger’in felsefi çalışmalarında hocası Edmund Husserl’in ve fenomenoloji felsefesinin etkileri açıkça görülür. Buna bağlı olarak felsefe-dışı sayılan pek çok kavramı felsefeye taşıdı ve varoluşçu felsefecilerde (örneğin Kierkegaard’ın korku, umutsuzluk, kaygı vb. kavramlarla yaptığı gibi) görülen tarzda analizlere yöneldi ve bunları derinleştirdi. Kaygı, sıkıntı, merak, ölüm, korku gibi terimleri felsefe düzlemine taşıdı. Fenomenolojiyi Varlık sorunu bağlamında yeniden yorumladı ve kullandı. Heidegger’in Husserl etkisi ile kendine özgü bir varoluşçu felsefe oluşturduğunu söylemek mümkündür. Diğer taraftan Heidegger, kendi felsefesinin Sartre tarafından yanlış anlaşıldığını ve varoluşçuluğun düşüncesini açıklamak için doğru bir terim olmadığını belirtmiştir.
Heidegger’ın düşüncesine göre, insan bu dünyaya öylece bırakılmıştır. Bu bırakılmışlık fikri birkaç yönden varoluşçu felsefenin temel argümanlarını sürdürür ve derinleştirir. sozkimin.com Varoluşa bırakılmışlığı ile insan kendi varlığını oluşturma özgürlüğüne zorunlu olarak bırakılmıştır aslında. Ama başlangıçta, bırakılışın kendisi bir özgürlük yokluğudur -sondaki ölümün kaçınılamazlığı gibi.
İnsan, varoluşun ortasına öylece, orada bir varlık olarak (Dasein) atılmıştır. Bu bir tercih ya da seçimin sonucu değildir. Ve insan, bu bırakılmışlık içinde tercihler ve seçimleriyle kendi yaşamını ileriye doğru kurar. Burada zorunlu bir özgürlük deneyimi söz konusudur. İnsan kendi varlığını gerçekleştirmek üzere sürekli seçimler ve tercihler yapmak durumundadır, yani özgürlüğünü gerçekleştirmek zorundadır. Ölüme kadar. Heidegger’in felsefesinde ölüm fikri, bu bakımdan önemli bir yer tutar. İnsan, bırakılmışlığında ölüme yazgılıdır ve varoluşunu buna göre gerçekleştirmelidir.
Heidegger ayrıca, genel anlamda söylenecek olursa, teknik’in gelişimiyle birlikte şekillenen dünyanın eleştirisini yapmaya yönelmiştir ve modern dünyada buna karşı düşüncenin görevlerini belirlemeye çalışmıştır. “Varlık sorusu”, onun tüm felsefi çalışmalarının özü ve özetidir. Bu çalışma varlık’ın unutulmuşluğuna yapılan bir itirazla başlar ve devam eder. Kant, Hegel ve Husserl’den etkilendiğini belirtmenin yanı sıra, Nietzsche ile girdiği eleştirel ilişkinin de belirtilmesi gerekir. Heidegger, yapısalcılığa benzer ama başka bağlamlarda Dil konusunu felsefeye temel bir kategori olarak sokmuştur. Onun bütün felsefi kategorileri dil ile işlerlik kazanır.
“Dil Varlık’ın evidir”, der Heidegger.
Sartre ve Camus başta olmak üzere varoluşçu felsefeciler ve ayrıca yapısalcılık ve varlık felsefesi gibi diğer felsefe akımları da çalışmalarında onunla açık ya da örtük diyalog halinde olmuşlardır. Daha sonra çalışmaları, özellikle dil dolayımlı analizleri ve felsefenin metafizik olarak eleştirisi mantığı, postmodern felsefenin gelişiminde önemli köşe taşları olacaktır.
Türkçede olan kitapları
Varlık ve Zaman
Zaman ve Varlık Üzerine
Nedir Bu Felsefe?
Hümanizmin Özü
Metafizik Nedir?
Tekniğe İlişkin Soruşturma
Bilim Üzerine İki Ders
Zaman Kavramı, Der Begriff der Zeit
Nietzsche’nin Tanrı Öldü Sözü ve Dünya Resimleri Çağı
Sanat Eserinin Kökeni
Teknik ve Dönüş-Özdeşlik ve Ayrım
Olmaya Bırakılmış
Metafiziğe Giriş
Hümanizm Üzerine
Kaynak: https://www.sozkimin.com/martin-heidegger-kimdir-sozleri-ve-hayati-1645.html
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Felsefi Soruşturmalar (1953) / Ludwig Wittgenstein
Mektuplar ve Maksimler (MÖ 3. Yüzyıl) / Epikür
I- Üstat dedi ki: "Öğrenmek ve sonra bunu başkalarına öğretmek zevk verici bir şey değil midir?" - ...
Tek Cevap Kime:“Varlık ve Zaman (1927) / Martin Heidegger”
Hımmmm.
***************************
Hı hı.