“Felsefenin Tesellisi, Batı Hristiyan dünyasında yüzyıldan daha fazla bir süre boyunca İncil’den sonraki en popüler eserdir. Kitap hücreye kapatılmış umutsuz bir mahkûmun (bu Boethius’un kendisi olmalı) ‘tanrıça felsefe’ adındaki hayalet tarafından ziyaret edilmesiyle başlar. Mahkûmun uğradığı haksızlıktan yakınmasını duyan tanrıça felsefe onun talihi suçlamaması gerektiğiyle ilgili makul gerekçeleri sıralar. Felsefe mahkûmu en yüksek değerin Tanrı’ya ulaşmak olduğuna, ün, servet ya da güç gibi yüzeysel şeyler peşinde koşmanın gerçek mutluluk kaynağını engellediğine inandırır. Kaderin aksine Tanrı değişmezdir ve kendi içimize bakarak ona ulaşırız. Bu arada Tanrı’ya ulaşmak isteyen kişi kendini de tanımaya başlar. Hala umutsuz olan mahkûm kötülerin çoğu kez iyilerden üstün çıktığından yakınır. Oysa Felsefe bunu da sorgular ve kötülerin başarıya ulaştıklarında hayvanlar gibi davrandıklarını, oysa başarılı olan iyilerin insan olmanın ötesinde tanrıların düzeyine çıktıklarını anlatır. Dolayısıyla aslında kötülük hiçbir zaman gerçekten kazanamaz.”
“Semanın kapsamını ve değişmezliğini düşünün ve sonra nihayetinde değersiz şeylere hayran olmaktan vazgeçin.”
“Yaşayan diğer canlıların kendilerini tanımamaları doğal bir durumdur ama insanlarda bu ahlaki bir bozukluktur.”
“Her ne kadar genel görünüm, olayların düzenin hayalinde canlandırmaktan yoksun olan siz ölümlülere bir karmaşa ve kargaşa gibi gelse de her şeyin kendine özgü bir düzeni vardır ve bu düzen onları doğru yola yönlendirir.”
“Bu yüzden, dedi ve devam etti, ‘bilge kişi kaderle uzlaşmazlığa düşünce gücenmemelidir; tıpkı savaşın şamatasının dillere destan olmasından gözü pek adamın gücenmesinin ona yakışmayacağı gibi. Karşılaşılan zorlukların her biri fırsat oluşturur; cesur kişi için bu ününü artırmak için, bilge kişi içinse bilgisine katkıda bulunmak için bir fırsattır.’”
“Başınıza ne gelirse gelsin, her zaman düşünce özgürlüğüne sahipsiniz.”
Boethius
Boethius (480-524), Romalı filozof. Tam adı Anicius Manlius Severinus Boethius’tur.
Eski bir Roma konsülü olan babasını küçük yaşta yitirdiğinde önemli bir devlet adamı ve aile dostu olan Quintus Aurelius Memmius Symmachus tarafından evlat edinilmesi onun çocukluktan itibaren çok iyi bir eğitim almasına ve devlet kademelerinde hızla yükselmesine de olanak sağlamıştır.
Boethius, ailesinin soylu adı ve iyi eğitimi sayesinde dönemin kralı Teodoricus Magnus’un (Büyük Theodoricus) güvenini kazanmakta gecikmemiştir. İS 510 yılında, yaklaşık otuz yaşındayken Roma’da konsül seçilmiş, 520 yılında kral tarafından Magister Officiorum olarak ayrıcalıklı ve onurlu bir göreve atanmıştır.
O sıralarda Roma’nın yöneticileri arasında baş gösteren güvensizlik, toplumu hem siyasal hem de dinsel anlamda gittikçe artan bir bunalıma sürüklemiştir, hatta yaşamını kabusa çevirecek olayların başlamasına ve vatan haini olarak suçlanmasına maruz bırakacak kuşku ortamının yaratılmasına neden olmuştur.
Ravenna Sarayı’nda çok rahat bir hayat yaşayan Boethius, kendisini evlat edinen Symmachus’la iyi bir dost olmuş ve kızı Rusticana ile evlenmişti. Bu evlilikten doğan iki oğlu Symmachus ve Boethius adını verdiği iki oğlu da 522 yılında consul seçilince ailenin sevinci iki kat artmıştı. Ama bu durum fazla sürmedi. Senatus’da Boethius’a karşı beslenen düşmanlık hisleri gittikçe yoğunlaştı ve rakiplerinin Kral’a zerk ettiği kuşku tohumları ürünlerini vermede gecikmedi. Boethius hain planların kurbanı olarak Theodoricus’a karşı suikast planları hazırlayanların arasına karışmakla suçlandı.
Talihsizlikler, Boethius’un yakın arkadaşı senator Albinus’un suçlanmasıyla başladı. Suçlamanın nedeni, Albinus’un Doğu Roma İmparator’unun çevresindekilere Theodoricus’un küçük düşürücü ifadeler kullanmış olmasıydı. Onu suçlayanlar arasında özel danışmanı Cyprianus başı çekiyordu. Albinius suçlamaları reddetse de İmparator karşı tarafa gönülden inanmıştı. Bu olaylar sonucunda Boethius, İmparator’un huzuruna çıkıp Albinius’u Cyprianus’a karşı savunmuş ve Roma’nın değerli bir senatoru olan Albinus’un bu suçu işlemiş olması durumunda, kendisinin ve Senatus’un bu suça iştirak etmiş sayılacaklarını, bunun ise asla mümkün olamayacağını belirtmiştir. Bu art niyetsiz söylemin Theodoracis tarafından dürüst bir açıklama olarak algılanması beklenirken, o, tamamen aksine Boethius’un sözlerini yanlış yorumladı ve böylece Boethius’un sonunu hazırlayan süreç başlamış oldu.
İmparator bu açıklamadan sonra Sukast planları yapanın sadece Albinus olmadığını, Boethius ve Senatus’un da aynı plana ortak olduğu sanısına kapılınca Boethius da tutuklandı. Boethius’un savunduğu Senatus kendisine hiç de öyle davranmayarak, hatta hiçbir savunma tanımayarak hakkında hemen bir idam kararı çıkardı. Bir anlık cesareti yüzünden hem kendisinin, hem de ailesinin yaşamını altüst eden Boethius mahkemede yapamadığı savunmasını Consolatio adlı yapıtında yapmıştır.
Boethius’un ölümüne dair kayıtlarda büyük işkenceler öekerek acılar içinde öldüğü yazılıdır. Alnına geçirilen bir sicim gözleri yuvalarından fırlayana dek gerilmiş ve o durumda kalın bir sopayla ölünceye dek dövülmüştür.
En önemli eseri Felsefe’nin Tesellisi adıyla Türkçeye çevrilmiş Consolatio Philosophiae’dir.
Kaynak: http://www.felsefe.gen.tr/filozoflar/manlius_severinus_boethius_kimdir.asp
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
“Mutlu olmak neden bu kadar zor? Yaşamın anlamı ne? Sorularının birbiriyle bağlantısı Csikszentmihal...
[stream provider=video base=x:/www.benoyum.com/wp-content/videocast/ flv=x:/www.benoyum.com/wp-conte...
“Bir şey istediğinde tüm evren ona ulaşmana yardımcı olmak için harekete geçer. Bu, önemli bir proje...