
Burada belirtilen bir evren-insan ilişkisi vardır ki modern bilimin görüşü ile büyük çapta örtüşmektedir.
Örneğin: Evrenin sonsuz sayıda ışıklı iplikçikten oluşmuş bir enerji alanı olduğu görüşü Einstein tarafından da onay görmektedir. Kendi sözleriyle:
“Madde, aşırı derecede yoğunlaşmış uzay olarak düşünülebilir. Söz konusu yeni fizik anlayışında hem alana ve hem de maddeye ayrı ayrı yer yoktur. Çünkü burada “alan” tek gerçekliktir.”
Keza Kuantum kuramı da aynı şekilde elektromanyetik alanın uzayın her bölgesini kapladığını söyler. Don Juan’a göre bu alan sayısız iplikçikten oluşmuştur ve büyücülerin görebildiği kadar bir metafor (benzetme) olarak Kartal’a benzer. Kartal denmesinin nedeni siyah oluşu ve tüm ölen insanların bilinçleri merkezde duran kartal tarafından yutulmasıdır. Ölümden geri dönmüş olan birçok insan ışıklı bir tünel gördüklerini ve bu tünele doğru çekildiklerini anlatmışlardır.
Kartaldan yayılan bu alan, evreni ve insanı oluşturan alan olup, çok sayıda ışıklı iplikçikten oluşmuştur. Holografik evren görüşü böyle bir yapının varlığına işarettir. İnsan ile evren arasında holografik bir ilişki bulunduğunu Kaos (karmaşa) kuramı da söylüyor.
Koza içinde bulunan ve bir ucu Algılama noktasına denk düşen iplikçikler ile kozanın dışında bulunan enerji alanına ait iplikçikler aynı frekansta titreştiklerinde rezonans oluşur ve insanda anlayış veya farkındalık denen bilinç durumu gerçekleşir. Çünkü bilinç, büyücülere göre kozadaki iplikçiklerin aydınlanmasıdır. Dıştan gelen dalgasal bilgiler ile kozanın içindeki iplikçikler aydınlanır. Ama bu benim görüşümdür. Carlos Castaneda bu noktanın yerini tam olarak tanımlamaz.
Her duyu organı bir dalga ile uyarılır. Işık, ses, hatta koku dahi bir enerji dalgasıdır. Duyu organlarımız bedenin dışından gelen dalgaların titreşimi sayesinde uyarıldığına göre algılama noktası da bir diğer duyu organı olmaktadır. Bu nokta 6’ıncı duyu organı olabilir ve duyular ötesi algılama bu noktada sayesinde gerçekleşebilir. Ancak, duyular ötesi algılama olabilmesi için bu noktanın her zamanki yerine göre kayması gerekir.
Genelde rüya gördüğümüzde bu nokta kaymış demektir. Uyandığımızda tekrar eski yerine gelir. Eğer gelmezse insan “meczup” (cazibeye kapılmış olur). Günümüzde deli dediğimiz, şizofren, paranoyak veya psikopat kişilerin algılama noktaları kaymış ve normal bulunması gereken yere dönmemiştir. Asya şamanları davul sesi ve tekrar eden monoton şarkılarla transa girerler. Amaç gene algılama noktasını kaydırmaktır. Mantra ve zikir de aynı görevi görür. Büyücünün ustalığı algılama noktasını kendi isteği ile kaydırabilmesidir.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Ünlü Alman filozofu Arthur Schopenhauer, Aşka ve Kadınlara Dair kitabında, kadınları, aşkı ve Cinsel...
Kendini yenmek kadar kutsal bir savaş; kendi sınırlarını aşmak kadar büyük bir zafer yoktur. Bütünlü...
Deneyim Robert Dilts