
Aile kavramına inanmıyorum ben. Aile, kişileri daha iyi denetlemek onların kurallara, efsanelere bağlılıklarını daha iyi sömürmek için bu dünyayı kim örgütlemişse onun tarafından uydurulmuş bir yalan. Yalnız olduğumuzda daha kolay başkaldırırız, başkalarıyla birlikteysek daha kolay uzlaşırız düzenle. Başkaldırıyı göze almayan bir dizgenin borazanından başka bir şey değil aile ve kutsallığı palavranın büyüğü. Aynı adı taşımaya, aynı çatı altında yaşamaya zorunlu kılınmış, çoğu kez birbirlerinden nefret eden bir kadın bir erkek ve çocuklar kümesi hepsi hepsi. Ama gene de pişmanlık var, ağlar var, en korkunç fırtına karşısında bile eğilmeyen ağaçlar gibi içimize kök salmış, açlık ve susuzluk kadar kaçınılmaz bir şeyler… Tüm iradenle, mantığınla ne denli savaşıyorsan savaş bunlardan kurtulamazsın. Onları unuttuğunu bile sanabilirsin, ne ki günün birinde çıkarlar karşına, acımasızca karşı koyamayacağın bir biçimde ve her hangi bir celladınkinden daha sıkı bir yağlı ip geçirirler boynuna. Ve seni boğarlar. Bu köleliğin yanı sıra, başkalarınca, yani karınca yuvalarında yaşayan ve binlerce kişi tarafından omuzlarına yüklenecek bir kölelik daha var. Onların yasaları, onların alışkanlıkları. Onların alışkanlıklarını incelemek, onların yasalarına saygı göstermek ne boğucu, ne bunaltıcıdır bilemezsin. Şunu yapma, bunu yapma, ille de şunu yap, bir de bunu yap… Ve bütün bunlara özgürlük konusunda az çok fikri olanlar arasındaysan gene de katlanılabilirse de, sana özgürlüğü düşleme lüksünü bile çok gören küstahlar arasına düştüğünde cehennem azabı çekersin. Küstahların yasalarının bir tek iyi yanı var: Savaşarak, ölerek karşı gelebilirsin onlara. İyi insanların yasalarından ise kurtulmanın yolu yok, çünkü onlarınkini benimsemenin soylu bir davranış olduğu öğretilecek sana. Hangi düzende hangi dizgede yaşarsan yaşa, hiçbir zaman kurtulamayacağın bir yasa var: Her zaman en güçlü olan, en kıyıcı olan, en az cömert olan kazanır. Kaçınamayacağın bir başka yasa da yemek için paraya, uyumak için paraya, bir çift ayakkabı giymek için paraya, kışın ısınmak için paraya gereksinmen olacağı ve bu parayı kazanmak için çalışmak zorunda olduğun. Çalışmanın gerekliliğinden, çalışmanın yaşam sevinci verdiğinden, çalışmanın onurundan çok söz açacaklar sana. İnanma. O da yalan. Bu dünyayı kim düzenlemişse onun işlerini kolaylaştırmak için uydurulmuş bir yalan. Çalışma bir tür şantajdır; yaptığın işi sevsen bile. Her zaman başkaları için çalışırsın, hiçbir zaman kendin için değil. Her zaman çaba harcayarak çalışırsın, hiç bir zaman sevinçle değil. Ve hiç bir zaman istediğin zaman değil…
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
G-T Sistemi [Sarı] Yedinci Seviye (Varoluşçu/Sistemik) / Graves Varoluş Düzeyleri
Korku aslında bir iç tepkidir. Tamamen olayları nasıl algıladığımızla ilgili bir tepki… Korkularımı...
İşte Zebu Kartlarının Kupa Kızı:
5 Cevaplar Kime:“Doğmamış Çocuğa Mektup / Orianna Fallaci”
ne yapmalı? başkası için yapılan şey olabilir aslında da, başkası kim, bizim başkaları için yaptığımız şeyleri belirleyenler kim için belirliyor? bir ortak çıkar olmak zorunda değil mi, ortak çıkar ne olabilir ki?
uyku gelince
alternatif ne olabilir
**************************
Ortak çıkar mutluluk ve sevgi olsun.
Bu arada uykunun alternatifi olmadığı için uyumamak gerek.
Bugüne kadar okuduğum aile hakkında en anarşist metin… Ve korkarım haklı… Tabiki “çalışma” ile ilgili görüşler de tamı tamına doğru…
**********************************
Saf gerçekler anarşisttir.
bu kadın benim ruh ikizim olabilir
Neden olmasın?
Şahane. Felsefe toplantımızda ki konumuza sizden de cevap geldi, pekiştirdi. Birbirimize görünmez iplerle bağlıyız demiştik sanırım. ? Tüm sevgi ve saygılarımızla. #oyuzbiz ??
*******************************
Soru güzelmiş.
Kesinlikle oyuzbiz!