
Bu davranışın bilinçaltı bir etkiyle yalanı saklamak için refleksif olarak yapıldığı düşünülür. Çocuklar büyüdüklerinde bu mesajı vermemeyi öğrenirler. Ancak belirgin bir yalan söz konusu olduğunda yalan atan kişi ilkel benliğinin etkisiyle ağzını kapatmaktan kendini alamaz. Bu durum yalan atıldığına dair en güçlü ve en belirgin sinyallerden biridir. Genellikle çocuklarda, kadınlarda ve yalan atan kişinin bile yalanı söylerken inanmadığı durumlarda sık görülür. Bu davranış bazen aniden söylenmiş istenmeyen sözler için özür olarak da algılanabilir.
Bu davranış o kadar hızlı olur ki, yalan atma esnasında kişinin gözlerine bakmıyorsanız sinyali fark edemeyebilirsiniz. Yalan atan kişi bu davranışı yalan atmış olmanın verdiği sıkıntı yüzünden yapmaktadır. Sebebi ise her zaman gözlerin doğruyu söylediğine dair bilinçaltı bir düşüncedir. Usta yalancılar, birçok kişinin yalan sinyali olarak algıladığı bu davranışı sergilememek için kendilerini eğitirler. Resimde, bahsedilen ifade açıkça ortaya konmuştur. İfade yalan atıldığına dair güçlü bir sinyaldir ve göz ardı edilmemelidir.
Yetişkinler yalan söyleyince ağzı kapatmanın yalanı ortaya çıkarttıklarını çocukluklarında öğrenirler. Ancak ağzı kapatmak yetişkinlerde de güçlü bir dürtüdür. Yetişkinler bazen ağzı kapatmak yerine burunlarına ya da dudaklarına dokunurlar veya kaşırlar. Resim bu klasik tanınmış davranışı sergilemektedir. Resimdeki kadın yapmış olduğu hatayı gizlemek için gözlerini yana ve alta çevirmiş, eliyle dudaklarına dokunmaktadır. Bu davranış kümesi kadının yalan söylemiş olduğu için utandığını açıkça göstermektedir.
Bir kişinin resimde olduğu gibi avuç içini yukarı doğru tutması genellikle doğruyu söylediği anlamına gelir, ancak elin durumu aynı iken avuç içi aşağı doğru duruyorsa dikkat etmek gerekir. Psikologlar açık bir avuç içinin saklanacak hiçbir tehlikeli şeyin olmadığının göstergesi olduğuna inanırlar. Bu durumu algılamak için bir düzenbazın bir şeyleri saklarken nasıl davrandığını izlemeniz gerekecektir. İnsanlar doğruyu söyledikleri zaman beden otomatik olarak saklanacak bir şey olmadığını göstermek ister. Eğer yalan söylenmişse eller maksadı farklı göstermeye çabalayacaktır.
Sigara bağımlısı olmadığınız takdirde bu sinyali tam olarak anlamanız mümkün değildir. İnsanlar yalan söyledikleri zaman şartlara bağlı olarak kayda değer bir stres yaşarlar. Stres beynin nikotin ihtiyacını tetikler. Yalan atan birisi aniden sigara yakma ihtiyacı hissedecektir. Sigara yakmak aynı zamanda yalan atan kişiye düşüncelerini toplamak için ihtiyacı olan zamanı ve dinginliği de sağlayacaktır. Son olarak sigara, dumanı ile bir perde görevi görür ve özellikle sigara içmeyenlerin dikkatini dağıtmak için iyi bir araçtır.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Greater Idaho Falls Bilim Fuar’ında, bir lise öğrencisi, yöre insanlarını hazırladığı projeyi imzala...
Tao Te Ching (MÖ 5.-MÖ 3. Yüzyıl) / Lao Tzu
“Susan Jeffers insanların korkuları tamamen yanlış yorumladığını söyler. Bunlar sizin sınırlarınıza ...
14 Cevaplar Kime:“Vücut Dili (Yalan-2)”
vay vay vay bunda sonra yalan söyleyenleri anlamak kolay sayende canım
)
sevgiler…
*****************************
Yaşasın! Yalan dedektörü olacağız. Heyoo.
*******************
UYDURMACA VE KANDIRMACA
Bilinçlilik ve gerçeklik kisvesi altında oluşturduğumuz inançlar uydurmaca! İdeolojilerimiz, alışkanlıklarımız,örflerimiz uydurmaca. Onların bunların ne varsa hepsinin doğruluğu ve kutsiyeti kişisel çıkarlarımıza uyduğu sürece “doğru”! Aşklarımız uydurmaca; heveslerimiz ve ideallerimiz de…
Bilinç ve gerçeklik dediğimiz şey milyon yıllık insanlık geçmişinin son onbin yılını kapsayan doğaya, sevgiye ve aydınlığa ihanetin; dostluğa ve düşlere sırt çevirmenin, emek ve yeteneğin zora esir düşmesinden başka bir şey değil!
Büyük tarım devriminden sonra uydurduğumuz yalanlara inanmak ve inandırmakla,inançlarımızı kişisel çıkarlarımıza uydurmakla başladı küresel yazgımızın ortak dili “UYDURMACA”. Güç ve çıkar damgasını vurdu insanlığın alnına. “Cenneten kovulurken” sarıdığımız yalan gerçekliğimiz ve bilincimiz oldu. Bu bakımdan kimlerin yalan söylediğini anlayabilmek meziyeti olmamalı konuştuğumuz şey. Doğru nedir, kim doğru söylüyor? Nerede o yürekli kahraman? Ellerimiz ve gözlerimiz biz değilken nasıl doğru söylesinler? Tutsak ve karanlık aklımız elleriyle yüzünü kapattığı zaman başlayacak doğru. Şimdilik Murathan Mungan söylesin son sözü “tak etti canıma bu maskeli balo ve onun sahte yüzleri”!….
*****************************************
Tutsak ve karanlık aklımız, doğru ile yalan arasındaki ince çizgide dans ediyor.
Belki de gerçekten her şey bir yalandan ibarettir. Koca bir yalan…
Kandırılmış olmanın afyonuyla gerçekleri olduğu gibi göremiyor oluşumuz kaderimiz olabilir mi?
terra rosa……yalan diye bir şey yoktur…çünkü varoluş sadece farkındalıktırgerçek değil dir ,ve biz farkında olmadan gelir geçer de ve yine biz farkına varamayız çünkü farkındalığımız yokolur.farkedemediğin birşey hakkında ne söylesen yalan olmaz….hiçbirimizin ,birşeylerin farkına varacak kadar zamanının olduğunu düşünmüyorum….sadece bir yanılsamadır….o yüzden yalanın alt kümeleri o yalanı yalanladığı içindir ki yalanın değili gerçekdir…demi….
*************************************
Farkındalık, hafıza süzgecimizden geçenlerin akıl ile idrak edilmesi bence.
Olgular, hafızamızdaki her bilgi parçacığına değdiğinde reaksiyona girer ve değişim geçirir.
Değişim geçiren olgular zihnimizde şekillendiğinde artık deneyim olur.
Belki de hayat deneyimlediğimiz kadardır.
Belki de herkesin kendi yanılsamasını yarattığı bir dünya da yaşıyoruz.
ben yalan söylediğimde gülerim…çünkü yalana gülünür…
************************************
Ben yalan söylediğimde çevremdekiler çok güler.
Sonra ben de dayanamayıp gülüyorum. ehi.
Çünkü çok komik yalan atıyorum.
Ben bunların hiçbirini yapmam yalan söyleyeceksem
******************************
Aslında bu davranışların çoğu istemsiz bilinçaltı davranış modelleri.
Bakınız: Lie to Me.
Bu davranışları sergilemeden yalan söylemek doğal bir yetenek değilse, ciddi bir çalışma gerektirir diye düşünüyorum.
Yasaklanan herşey yeraltına iniyor yalan hariç.Yaşasın yalan
**********************************
Yalan söyleyebilmek yasak olmasa gerek. Zira yalan söylenebiliyorsa karşıdakinin durumdan haberi yoktur.
Yasaklanması gereken şey yalan söyleyememek mi olmalı?
Felsefeyi ve aklı çöpe atmak teslimiyetçi bir tutumdur. Yalanlar karşısında umursamazlık kayıtsızlıkta öyle…
Var olmakla beraber var oluş haklarımızda gündeme gelir ister istemez. Siz buna isterseniz tutunuş, çırpınış deyin isterseniz direngenlik yahut dünyanın boşunalığıyla ilişkilendirin bunu. Bilme, isteme, açıklama ve baş kaldırı hakkımı, kısaca var olma hakkımı teslim edemem. Var olmam teslim olmam anlamına gelmez. Ciğerimi her gün kartallar yesede illede ateş derim illede PROMETHUS!….
*******************************************
Dünya semiz kartal ve akbaba dolu.

İşin kötü tarafı her geçen gün sayıları artıyor.
HER ŞEY SENDE GİZLİ
…………………………………
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşısındakine değer verdiğin kadar insansın
BİR GÜN YALAN SÖYLEYECEKSEN EĞER
BIRAK KARŞINDAKİ SANA GÜVENDİĞİ KADAR İNANSIN
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin…
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçekler sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…
CAN YÜCEL BABA
**************************************
Ve deneyimleyebildiğin kadardır hayatın…
İyi, kötü, yalan, doğru, acı, tatlı bu hayat denizinde yüzerler…
Tarihçilerin şu üç kategoriden birbirine girdiğini söyler anonim bir söz ..Budur şu üç neden :Yalan söyleyenler,hata yapanlar ve hiç bilmeyenler…
Yalan koca bir kitleyi peşinden uçuruma sürükleyebilecek bir silah olarak da kullanılabilir ,bir insanı idam sephasından kurtarabilmek için de söylenebilir..Ama ne önemi var yalanlar ile avunmayı seven bir toplumda yaşamayı marifet saydığımız müddetçe..
Ne ise ki karşımızdaki insanın yalan söyleyip söylemediğini inceleyebilecek kadar beden dili öğrenebilecek çalışkanlığa sahip olmayan bir dünyada yaşıyorlar insanlar…Yalan söylememek kadar yalanın bir sonuç da olmayacağı ritüellerinden de sıyrılması gerekir insanoğlunun…Bir avcının avı olmamak için iyi bir manevra yapan ceylanın manevrası yerine de koyabiliriz yalanı kimi zaman..Korunmak veya kendi doğrusunu yaşadıkları haldeyalan söylemek zorunda kalmak kadar acı verici birşey olmasa gerektir özgür bir ruh için…Yalan yasaklanmamalı belki,belki yasaklar da olmalıdır ama bir sonuç olarak bir gereklilik olarak yalanı doğuran zulmün bu dünyadan kalkması gereklidir..
Herkes Sezar’ı büyük bir imparator sanırken olmadığını öğrenmek büyük bir kandırılmışlık ve paranoya oluşturur bir insanda ve tarihin dopru dilinin peşine düşersiniz..Romalı liderlere imparator ünvanı Sezardan sonra verilmeye başlanmışsa…Sezar cumhuriyette bir diktatör olarak karşımıza çıkıverirse ve aslında söylediği ve sen,Brütüs,çocuğum…sende mi brütüs yerini alırsa…
Olduğun gibi göründüğünün farkında olmadığın için zaten göründüğün gibi olduğunu farketmen..
Yapılan araştırmalara göre bir insan günde ikiyüz kere yalan söylemeyi aklından geçiriyormuş..Kadınlar başkalarını kırmamak ve erkekler de üstünlüklerini göstermeye çalışabilmek için..Ama ne önemi var hayatı boyunca söylediği yalanları bir düşünsün insanlar ve bunun nedenlerini..Yalan oturuşlar,yalan kalkışlar,yalan alkışlar ve yalan davranışlar…Hayatım boyunca kandırdım sizi diyordu bir söz..Bir insanın olabilecek en doğru itirafı..Çünkü hayatı boyunca kandırılmayı kendileri istiyorlar insanlar..Mutlular yalanlarının içerisinde ve o kadar yalanın içerisinde kendilerine doğru söyleyenleri bekliyorlar..Dürüstçe bir itiraf,doğru olmak isteyen,yalan söylemek istemeyen,dürüst bir insanın yalan söyletenlere karşı yapabileceği güzel bir isyan…Hayatım boyunca kandırdım sizi..
Kandırırsınız..Çünkü içinizdeki ”iğrenç” cümlesi,içinizdeki ”acı” hissi beğeni ve gülümsemek olmak zorundadır..Ve birileri haykırır durur yalan kötüdür,yalan kötüdür,yalan kötüdür…Diyerek gözlerinizin içerisine baka baka yalan söylerler size…Herkes dürüsttür ne kadar yalancı olduklarını bile bile..Herkes aslında hiç değer vermediği varlıklar için düzenle bütün yalan dünyalarını..Korkuturlar,er biri kendisini kendisinden başka herkesin bekçisi zanneder ve alet eder digerlerini kendi kahramanlıkları için..İyinin kötü olmadan bilinemeyeceği gibi bir insanda digerinin yalanını yakalayarak göstermeye çalışır kendi doğruluğunu….Doğru ol dostum doğru ol doğru düşün hiç olmaz ise..
Onun dışında seslenmeli yalan kötü diyenlere…Sizler yalan ve kaygan ve ahlaksız bir zeminin üzerinde insanlara yalanın ne kadar kötü olduğunu anlatıyorsunuz…Tanrı’nın ne yapacağına karar veremediği insanların yaşadığı bir düzendir bu düzen..”Yaz kızım” yerine ”yat kızım” diyenlerin olduğu,ahlaksız namus bekçilerinin namus bekçiliğine soyunduğu,yalanlarla yükselmiş kişilerin yalana karşı durduğu…
İyidir yalan…İnsanların aslında duymak istediği söz bu olmalıdır..Yalan iyidir,ferman padişahındır.
Yalan söylememek mümkün mü isimli kitabı oku…
Böyle buyurdum,kısa tuttum az örnek verdim karışık yazdım sanat olsun…
*******************************
Amacım yalanı felsefi açıdan ele almaktan ziyade; yalan söyleyen insanların bilinçaltı istemsiz davranış şekillerini öğrenerek yalanı tespit etmek üzerineydi.
Zira dilimizle yalan söyleyebiliriz ancak bedenimizle asla…
Yalan iyi ya da kötüdür diyeyem.
İnsanlığın yalana ihtiyaç duyduğu için yalanın var olduğuna inanıyorum ben.
İnsanoğlu zayıf bir varlık ve salt doğruların olduğu bir evrende yaşamaya hazır olduğunu sanmıyorum.
İnsan kendini özgürleştirebildiği kadar hazırdır doğrulara.
Yalan olsa da atsak.
YALAN NİÇİN KÖTÜDÜR
Kavramlar bir şeyin kapsadığı dış çerçeveyi çizen onu çevreleyen bir örtüdür. Sınırdır bir bakıma içinde neler olduğunu tasavvur edebileceğimiz,hayal edebileceğimiz, var sayabileceğimiz bir kabuk; tıpkı bir portakal kabuğu, tıpkı bir ülke gibi soyutlanmış şeylere ilişkindir.İçindekine ise hakikat diyoruz: Nesnenin içersinde var olan tümeller(Universaia in re). Nesnelerin ve kavramların içindeki hakikatlar ise insanlıktan önce var olabileceği gibi insanlarla birlikte veya onlar tarafından tasarlanmış şeyler olabilirler. Yalan çok açık ki insanların sınırlarını çizdiği ve içini kötü olarak nitelediği bir soyutlama. Bunun bir nedeni olmalı bin yıllardır kötü sayılan acaba niçin kötüdür? Onu kötü kılan şey; diğer insanların elinden haklarını, paralarını, güvenlerini, canlarını, özlemlerini, önemli saydıkları ne varsa bilmeden, söylemeden, yanıltarak, gizleyerek almalarından dolayıdır.Özsel olarak çıkara dayalıdır ama size savunma hakkı vermeden, rızanızı almadan basit bir göz boyacılığıyla çalınıverirse yaşamınız yahut ona ilişkin umutlarınız! İyi diyebilir misiniz yalana? Burada doğru dediğimiz şey; en basit en yalın kişisel haklarımızdır aslında, haktır başka bir şey değil doğru.Bu yüzden doğru emeğin yanındadır ve özgürlüğün. bilginin ve sevginin yanındadır doğru, şiirin ve yazarın ve sanatçının ve kahramanın ve şövalyenin ve yaşamın en durusu en ferahı doğruyla beslenir. yalanın bir çıkarı hatta haksız bir çıkarı kapsadığı konusunda anlaşmalıyız çünkü yalan kavramı yanıltarak bir yaşamı çalmaya ele geçirmeye çalışır. Kendini korumak(nefsi müdafa),başkasını zarara uğratmadan zarar görmemeye çalışmak, gereksiz üzünçleri engellemek ve daha bir çok zararsız şey için söylenenlere yalan denmez. Onun içinde haksızca elde edilmiş,çalınmış bir şey olmalı. Aldatmak, aldanmak sömürgen ve kemirici saldırganlık içermiyorsa bu kavramın dışındadır. Örneğin kanser olan ve ölmesi kaçınılmaz olan bir kimseye gerekiyorsa(O insanın karekteriyle ilgili) “hiç bir şeyin yok” denilebilkir. Bu çoğunlukla insanların kendi kendilerine de uyguladığı bir yöntemdir. Boşuna dememiş Tevfik Fikret “Ey Haluk ezeli bir şifadır aldanmak”!…
Sevgili Akheneton’a bana bunları açıklama fırsatı verdiği için teşekkür ederim. Bilirim Güneş tanrısı haksızlıklara karşıdır…
*************************************************
Doğruları ortaya çıkartacak bir yalan söylemeli.
Asitavandas şimdi bende senin yorumunu çalayımda gör…
Haksızlıklara karşıyım tabi..(Çok haydut kral oldum çıktım
)
****************************************
Bence haksızlıklara karşı sergilediğimiz davranışlar, kişiliğimizin belirleyici faktörüdür.
hemen not ediyorum bunları da
:
Doğru yoldasın.