
“Bir kasabanın mutluluğu, bir genç kızın her gün işkence görmesine bağlı olsaydı o kasaba halkı ne yapardı?” diye sormuştu Dostoyevski.
Soruyu güncelleyelim: “Bir ülkenin mutluluğu, kadınların, çocukların taciz edilmesi, saldırıya uğraması, baskı altına alınması, şiddete maruz kalması, tecavüze uğramasına bağlı olsaydı o ülke halkı ne yapardı?”
Gördüğümüz duyduğumuz ve bildiğimiz şeylerden sorumlu değil miyiz?
Bizi insan yapan değerler nelerdir?
Bence bir ülkede cinsiyeti, dini, dili, ırkı, yaşı ne olursa olsun bir kişi dahi adaletsizliğe uğruyor ve şiddete maruz kalıyorsa, bu o ülkede yaşayan her vatandaşın suçudur.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Yüksek dağlarla çevrili bir kartal yuvasındayım. Uzun bir süre dağları yakından inceleme fırsatı bul...
Mantığın babası Aristo, hayatımızdaki amacın en derin benzersiz işlevlerimizi yerine getirmek olduğu...
İyinin ve doğrunun teorisidir pragmatizm (Faydacılık). Fakat faydacılığı kazıdığımızda altından epik...