
Özgürlüğe doğru bir milim olsun ilerleyebilmek istiyorsak, dünya vizyonumuzu ters yüz etmemiz gerekir. Bu muazzam bir çaba olacaktır. Buna rağmen, daha büyük bir mutluluk yoktur. Benliğinin sonsuzluğunda fethedeceğin bu bir milim, olaylar dünyasındaki okyanusları yutabilir.
Dünya bir sonuçtur; senin düşlerinin olduğu kadar kabuslarının da yansımasıdır. Cennet de olabilir, cehennem de. Nerede yaşamak istediğine sen karar vereceksin.
Kişinin yaşamdan ne isteyebileceğinin maksimum sınırını benliğinin genişliği belirler; bu onun tüm isteklerinin tepe noktasıdır. Aynı zamanda onun bütün sahip olabileceklerinin ve alabileceklerinin de sınırıdır.
Herkes kendisinin, elinden kaçamayacağı gardiyanı ve celladıdır. Kişinin yazgısını bu belirler. Herkes yaşamında başına gelenlerin, yalnızca onun için yaratılmış, daha önce hiç olmamış yepyeni olaylar olduğunu sayarak kendini kandırır.
İnsan yüzyıllardır, kendi yansıttığı film içindeki görüntüleri değiştirebileceğine inanarak, ekranı kazıdı.
Sen bu budalalığı bırak! Savaşları, devrimleri ve ekonomik, politik ve sosyal reformları unut; her olanın ardındaki gerçek nedenle ilgilen. Düşlenenle değil, yüreğindeki düşleyenle ilgilen. En büyük devrim, tüm girişimlerin en büyüğü, ama tek anlamlı olan, kendini değiştirmektir.
Dünyaya bağımlı kalanlar, varoluşun en alt düzeylerinde takılıp kalırlar. Tüm yaşantın boyunca, hep bağımlı olmanın kökleri olan korku ile umut arasında salınarak, kendin dışındaki güvenceler ve gelip geçici doyumlar peşinde koştun.
Özgürlüğün peşinden koş, bu sefil insan kalabalığını terk et. Yeni bir hissetme biçimini kendine geçerli kıl içindeki enginliği fethet, böylece galaksiler kum taneleri haline gelecektir.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
“İnsanların akına köklü bir devrim fikrini getirmenin, ne kadar önemli olduğundan bahsediyorduk. Bu ...
İnsanlar, birbirleriyle yüz yüze, göz göze iletişim kurmak için programlanmıştır. Biz sosyal varlıkl...
Milton Modeli Dil Kalıbı: Evrensel Genelleyici
8 Cevaplar Kime:“Tanrılar Okulu Düş Öğretisi – IV / Stefano Elio D’Anna”
o halde devrimler başladı
özgürlüğe beş kala
**********************
Evet devrim başladı…
Başladığı zaman hiç bitmeyecek olan bir devrim bu.
İnsanın kendiyle mücadelesinin devrimi…
Kişi kendine kendisini adamışsa
Bence karada ölüm yok.
Yok bu da çok mu bencil ce oldu ne?.Ego mu koktu…
Ama önce kendi tavrımızı ayarlicaz ki sonası kendiliğinden gelsin dimi ama
sona da
*****************************
Kişi kendini tanıma gayreti içerisindeyse eninde sonunda başarıya ulaşacağına inanıyorum…
geçmişte sevdin, platonik sandın, karar veremedin, olur mu? olmaz mı? diye düşünmekten kafayı yedin…. sonra doğruyu bulduğunu sandın, yanıldın! şimdi ‘O’ bir başkasının….. Geç kaldın! Esas şimdimi Yanıldın??
********************************************
Doğru gezmeyi sever.
Onu bulmak için çok dolaşmak gerekebilir…
“bu sefil insan kalabalığını terk et”
nereye gidelim?
Hmm. İkinci el uzay mekiği bulursan haber ver.
arıyorum da… yedek parça sıkıntısı varmış
Bu konuda haklı olabilirsin.
mekiği buldum,biraz pahalıya patlasa da bambaşka hisler içerisinde olmaktan dolayı galaksileri kum tanesi haline getirebilme olabiliritesiyle, bu çabaya değeceği kanaatindeyim ehi
*****************************************
Hiçbir çaba boşa değildir.