
Kumpaslardan en büyüğü olan Balyoz davası Anadolu Adliyesi 4. ACM’nin Balyoz sanıklarının tümü için verdiği beraat kararının ardından tamamen çökmüştü. Ancak Anadolu Adliyesi Başsavcılığı hukuki zemine oturan bu davanın hakkaniyetli kararını yedi masum hakkında temyiz ederek dosyanın Yargıtay’a taşınmasına ve davanın tekrar siyasi bir zemine kaymasına yol açtı.
Yargıtay’ın dosyaya nesnel yaklaşımı halinde beraat kararlarını onaylayacağı açıktır. Ancak ülkemizde hukuk öylesine siyasallaştırılmıştır ki, küçük de olsa endişe duymamak mümkün değildir.
İstanbul ve İzmir Casusluk Davalarının yarattığı mağduriyetler devam ediyor. Bu davalardan ilkinde, diğer sanıklar gibi sahte belgelerle sanık durumuna düşürülen subaylardan Tamer Karslıoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın haksız bir kararıyla Ordu’dan atılmıştı. En büyük mağduriyeti bu arkadaşımız yaşadı.
Sahtekârca tertiplenen Atabeyler Çetesi davasında da Murat Eren arkadaşımız aynı şekilde bir yanlış karara maruz bırakılmıştı. Bu arkadaşımız da hem hapis yatmaya devam ediyor hem de hukuksuz bir şekilde Ordu’dan atılmanın acısını yaşıyor.
İşin üzüntü verici yanı, bu iki arkadaşımızın çektiği sıkıntılar, kimseyi adalet arayışı için harekete geçirmiyor. Duyarsız bir kamuoyunun varlığı insanı üzüyor. Hayatını ortaya koyarak ülkesinin güvenliği için çabalayanlara reva görülenler utanç verici boyutlara ulaştı.
Bu davaların yarattığı kişisel sorunlar bir yana, ülkenin silahlı kuvvetleri kötürüm haline getirildi. Caydırıcı güç kaybedildi. Komutanlar cesur kararlar veremez hale getirildi. İşin en kötü yanı ise, milletin olup bitenin idraki içinde olamamasıdır.
Evet, kumpaslar çöktü ama tahribatı devam ediyor!
Yazıyı Gazeteden Okumak İçin Tıklayınız!