
Bir yolcu, yol üzerinde iki farklı köye uzanan bir yol ayrımına gelir. Bir köyde, insanlar daima yalan söylemektedir; diğer köyde ise insanlar daima doğruyu söylemektedir. Yolcu, herkesin daima doğruyu söylediği köyde bir iş yapmak zorundadır. Köylerden birinde yaşayan bir adam, çatalın ortasında durmaktadır ama hangi köyde yaşadığına dair bir işaret yoktur. Yolcu adama yaklaşır tek bir soru sorar. Adamın cevabından, hangi yolu izleyeceğini bilir. Yolcu ne sormuş olabilir?
–“Köyüne hangi yoldan gidiliyor?” O yolu izler. Unutmayın, doğruyu söyleyenlerin köyüne gitmesi gerek. Eğer adam doğruyu söylüyorsa, kendisini doğru yola yönlendiriyor demektir. Yalan söylüyorsa, onu yine doğru yola yönlendirecektir. Her iki şekilde de, gideceği yol bellidir. Alternatif bir çözüm şunu sormak olabilir: “Diğer kişi bana ne yapmamı söylerdi?”. Sonra da o yolu izler.
“Merak kediyi ele verir,” çoğu durumda işe yarayan, harika bir tekniktir. Temel varsayım şudur: Bir şeyle ve ya biriyle ilgilenen kişi, ilgilenmeyen birine oranla daha fazla bilgi edinmek ister. Buradaki püf noktası merakı harekete geçirmek, karşınızdaki kişinin merakını gidermek için bir şeyler yapmak zorunda bırakmaktır. Diyelim ki eski şirketinizin sizi hala geri isteyip istemediğini öğrenmek istiyorsunuz. Bağlantınıza boş bir e-posta mesajı gönderin. Sizinle ilgileniyorsa, boş mesajla ne demek istediğinizi merak edecektir ve size cevap verecektir. Eğer ilgilenmiyorsa, muhtemelen mesaja aldırmayacaktır.
Kendinizi bir restoranda, parkta veya halka açık bir yerde bulduğunuzda ve birinin sizi izleyip izlemediğini, sizinle ilgilenip ilgilenmediğini anlamak istediğinizde, tavana bakıp tek bir noktaya odaklanın. Sonra çabucak dönün ve nereye baktığını kontrol edin. Eğer sizi izliyorsa, o da baktığınız yere bakacaktır.
Televizyona çıkan biri için normal göz kırpma hızı, dakikada 31 ila 50 keredir. ABD’de seçimler üzerine yapılan bir araştırma, önceki son beş seçimde, göz kırpma hızı daha yüksek olan adayın seçimi kaybettiğini ortaya koymuştur.
Bir düşmanı bağışlamak, bir dostu bağışlamaktan daha kolaydır. – William Blake
İnsanların içinde, genellikle birbirleriyle çatışma halinde olan üç güç vardı: Ruh (bilincimiz), ego ve beden. Ruh, doğru olanı yapmaya çalışır; ego (alt ruh) haklı olmak ister; beden ise sadece hepsinden kaçmaya çalışır.
Ego ve özgüven genel olarak terstir. Özgüven ne kadar güçlüyse, ego da o kadar küçüktür.
Sadece özgüveni gerçekten güçlü olan kişi hem kendine hem de başkalarına iyi davranır.
Gerçek özgürlük, canımızın istediği her şeyi yapmak değildir; daha ziyade, o anda canımız ne isterse istesin, gerçekte yapmak istediğimizi yapabilmektir.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Yeryüzü şartlarıyla şekillenmiş bir bedenimiz var. Organik varlığımız, yer çekimi, sürtünme, rüzgar,...
Birbiriyle hiç alakası olmayan bilgiler zihnimizde umulmadık etkiler yaratabilirler. "Psikolog Amos...
Aslında herkesin, çoğu kez gariplik, anlamsızlık, saçmalık vb. kelimelerle açıkladığı bazı olaylar, ...
2 Cevaplar Kime:“Aklındakini Okuyabilirim! / Dr. David J. LIEBERMAN”
bu yazıya yorum yazmış olduğumu hatırlıyorum sanki. her neyse, merak berbat bişeydir. net.
Merak ilgi bilgi döngüsünün çarkıdır.