
Aşk Akla İhtiyaç Duyar mı?
Aşk akıldan korkar, akıl aşktan korkar. Her biri diğer olmaksızın yapmaya çalışır. Ancak her ne yaparlarsa yapsınlar, sıkıntıdan kurtulamazlar. Bu durum, mümkün olan en kısa yorumla, aşkın ikilemidir; ve tabii aklın da.
Onların ayrılması felaket anlamına gelir. Akıl ve aşk birbirlerine tercüme edilmesi kolay olmayan farklı dillerde konuşurlar; sözel alışverişler gerçek anlayış ve sempatiden ziyade, karşılıklı bir kavrayışsızlık ve kuşku üretir. Akıl ve aşk aslında kendi aralarında konuşmazlar; daha çok, bağırarak birbirlerini susturmaya çalışırlar.
Aklın mahkemesinde bir davalı olan aşk, davasını kaybetmeye mahkumdur. Dava, duruşma başlamadan önce kaybedilmişti. Aşk suçlandığı için suçludur; ve kişi işlemekle suçlandığı suçlardan kendisini temize çıkarabilse de, sürekli olarak suçlu görülme karşısında hiçbir savunma yoktur.
Arzuladığınız şeyi kullanmak istersiniz, daha doğrusu onu tüketmek, ötekilikten soymak, kendi mülkünüz haline getirmek ya da sindirmek, onu bedeninizin bir parçası, kendinizin bir uzantısı haline getirmek istersiniz. Kullanmak benlik uğruna ötekini imha etmektir. Aşık olmak ise, tam aksine, ötekine ötekiliğinden ötürü değer vermek, onu ötekiliğinin içinde güçlendirmeyi istemek, ötekiliği korumak, onu çiçeklendirmek ve büyütmek, amaca ulaşmak için gerekli olması halinde kişinin kendi ölümlü varlığı da dahil olmak üzere kendi rahatını feda etmeye hazır olması anlamına gelir. Kullanmak almaktır, değer vermek kendinden vermektir.
Kullanma ve değer yönelimleri aklı ve aşkı ayırır ve ayrı yollara sürer; ama bir kez kendilerine uygun yollara girdiler mi, akıl ve aşk, radikal bir şekilde farklı ufuklara da sahip olurlar. Aşkın ufukları sonsuzdur. Max Scheler’in dediği gibi; “ Aşk, aşık olur ve aşık olurken daima elinde olanın ve sahip olduğunun ötesine bakar. Onu uyandıran gençlik dürtüsü bitkin düşebilir; aşkın kendisi yorulmaz.” Scheler’e göre, “aşk özü gereği sonsuzdur.” Tatmininin sonsuz bir iyilik olmasını ister. Adını hak eden aşk asla durmaz ve asla tatmin olmaz; gerçek aşk, aşığın yeterince ileri gittiğinde ve çok ileri gittiği için şikayet etmesiyle değil, henüz tırmanması gereken yüksekliğe ulaşamadığına dair beslediği kuşkuyla tanınabilir.
Aşkın şanı, aynı zamanda onun talihsizliğidir. Sonsuzluk aynı zamanda belirsizliktir. O saptanamaz, çerçevelenemez, ölçülemez. Tanımlara direnir, çerçeveleri patlatır ve sınırları aşar. Gerçeği tam olarak yansıtan olgulara ve açıkça okunabilen diagramlara düşkün olan aklın bakış açısından, aşk özgün bir şekilsizlik günahıyla yüklüdür. Faydalı olanı arayan akıl, sonsuzluğu sonlu benliğin ölçüsüyle sınırlar.
Aşk bir gizemle ilişkiye girmek ve onun çözülemezliğine razı olmak anlamına gelir. Aşk, aşkın nesnesi üzerinde hakimiyet kurmak ya da onu denetim altına almak şöyle dursun, kavramak, edinmek, bilmek anlamına bile gelmez ve ne de bunlara yol açar. Aşk ötekinin gizemine rıza göstermek anlamına gelir; geleceğin gizemine, her şeyin olduğu dünyada asla olmayan bir şeye, her şeyin olduğu yerde olmayan bir şeye benzer. Gelecek daima başka yerdedir ve aşkın Öteki’si de öyle.
Evet aşkın akla ihtiyacı vardır; ama ona bir mazeret, gerekçe ya da saklanacak bir yer olarak değil, bir araç olarak ihtiyacı vardır.
Not: Çarşamba tatile gidiyorum. Yaşasınn! İnternet orucuna gireceğim. oh. Feci sevap ( bonus ) kazanacağım. ehi. ( çotanggk. ağk. )
23 Cevaplar Kime:“Bireyselleşmiş Toplum / Zygmunt BAUMAN”
Aşk sabretmektir lakin tahammül etmek degildir
*********************
Tahammül edebildiğimiz şeylere sabretmemiz gerekmeyebilir.
aklım çok karıştı…:S
********************
Dinginleş.
Bana göre Aşk;Körler abecesindeki bir nokta…
Gözün görmediği,yüreğini parmak uçlarında hissettiğin o dokunuş…
” Scheler’e göre, “aşk özü gereği sonsuzdur.” Tatmininin sonsuz bir iyilik olmasını ister. Adını hak eden aşk asla durmaz ve asla tatmin olmaz; gerçek aşk, aşığın yeterince ileri gittiğinde ve çok ileri gittiği için şikayet etmesiyle değil, henüz tırmanması gereken yüksekliğe ulaşamadığına dair beslediği kuşkuyla tanınabilir.
Buna ben de katılıyorum…
Aşk güzel şey,gülümsetiyor…
************************
Sadece gülümsetmiyor sanırım uçuruyor da.
Aşk iyi bişeydir zannımca….bizi aşar abi ya…

*******************
Kimi aşmaz ki?
belkıde bu gercekten bır savastır. işin içine akıl karışmaya başladımı o aşk bıtmeye mahkumdur. miyadı dolmuştur. bence aşkın akla kesınlıkle ihtiyacı yok.
************************
Aşkın akla ihtiyacı olmadığı kesin ama insanın akla ihtiyacı var sanırım
Adı üstünde ” AŞK ” bulunca yaşamalı,akıllla aşk birarada zor.Akıl olsa aşık olamazsın,aşık olunca akıllı davranamazsın.Yani zor ve karışık işler.Ama aşık olmak güzel şey…..
Böyle kanatlanır uçarsın.
**********************
İnsan akıldan kanat yapıp uçabilir mi acaba?
Aklım olsa denerdim.
Kendine haksızlık etme derim ben
Kesin,bir çok insanda olandan fazla var ama belki gösteremiyorsundur, belki de göstermek istemiyosundur….
*************************
Sanırım çoğu kez maharet gösterende değil görende. ( Masanın altına saklanır, öylece bakınır… )
Aşk çok güzel bişey, bulabilen şanslı insanlar için. Tabi karşılıklı olursa. Daha önce de bir yazına yorum yapmıştım bu konuda. Kendini tamamen kaptırıp gidebiliyorsan, gerçekten aşıksın demektir. Aşk böyle bir şey, dizginlenemeyen arsız duygular. Fırtına deresi gibi, kendini hiç bir şey düşünmeden, azgın sulara bırakıp gidebiliyorsan o aşktır.
Aşk kontrolsüzdür. Düşüncesizdir. Bu tanımlara uymuyorsa, akıllı uslu bir şeyse o aşk olmaktan çıkmıştır. Sadece müşfik, şefkatli bir sevgidir, ki aşkların sonu şanslıysanız, genelde bu hale dönüşür. Yoksa bu kadar ateşe, deli doluluğa insan bünyesi uzun süre dayanamazdı. Şansızsanız da geçeeer gider. Pervasızdır.
Sonuç olarak herkesin tanımı kendine, herkesin aşka bakışı farklı olabilir. Aşkı bulduysan, nadide bir çiçek gibi yaşatmaya çalışacaksın. Ne kadar uzun yaşatırsan o senin şansındır…

******************************
Sanırım bazen insan aşkı bulmadan aşk insanı bulabiliyor.
Karşılıklı duyulan aşk ise Tanrı’nın insana bahşettiği bir lütuf gibi.
Diğer yandan aşkın bir ömrü olsa bile etkisi sonsuz kanımca.
Herhalde bu dünya üzerinde uğruna en çok kitap, roman yazılan, şarkı bestelenen, şiir yazılan bir numaralı konu AŞK. Güzel ifade edilmiş ama ben aşk için birşey demeyeceğim.
************************
Aşk için ne dense boş.
Sanırım ancak yaşandığında algılanabilecek bir fenomen.
aşk zannetmektir. onu o zannetmektir.
Ne zannettiğini zannediyorsun, merak ediyorum.
beyaz atlı prens, her derde deva gibi…
ama değil işte… zannetmek dedim ya.. zanlı yani zan altında
Her derde deva olan bence farklı bir bakış açısıdır.
Her zaman işe yarar.
olmayan bişey hakkında konuşuluyor hissine kapılıyorum her defasında.
Bence güzel bir his bu. Keyfini sürmekte fayda var.
“Aşk yoktur libido vardır” der Freud. Bundan daha mantıklı bir açıklaması olan beri gelsin derim ben de
Libido sanıldığı gibi sadece seks güdülerini içermez. O yaşam sevincinin kaynağıdır. Libido varsa aşk olur.
her daim yaşama sevinci olana her daim aşk vardır o vakit. eh bazı şeyleri açıklıyor tabi bu da.
Her daim yaşama sevinci olan insan her daim yaşıyordur.
hı hı, güzel bir mantık bence.
Hoş adeta.
Aşk ile ilgili ilk defa bu kadar mantıklı bir yazı okudum..
Neyse iyi tatiller, umarım internet orucunda bol bol sevap point kazandırırr…
Zygmunt’un bakış açısını beğeniyorum.