
Belli bir kavramı ne kadar çok düşünürsek o düşüncenin bağımlısı olma ihtimalimiz o denli güçlenir. Sanırım düşünce için kullanılan hafıza izleri, bir tür elektriksel hazır olma durumu kazanıyor. İnsanların, olgunlaştıkça daha az meraklı, daha az yaratıcı ve ne olacağını bilmedikleri durumları yaşamaya daha az istekli hale gelmeleri tesadüf olmasa gerek. Aslında bu korteksimizin biyolojik eğilimidir. Beyin önceden öğrendiği aynı davranışı sergilemek ister. Her sabah kalktığımızda yaptığımız şeyler, düşünmeksizin otomatikleşmiş aynı davranışlardır. (Sol elle diş fırçalamayı denediğinizde, ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır.)
Gün boyu öğrenilmiş bu kalıpsal davranışlarla yaşama eğilimi gösteririz. Rutin davranış ve düşünce kalıplarının beyinsel yeteneklerimizi kemirmesine seyirci kalırız. İşte, yeni zihinsel alışkanlıklar edinmek istemeden o ana kadar geliştirilmiş olanlarla yola devam durumuna Psychosclerosis deniyor. Bu, aslında zihinsel fosilleşme durumudur. Bu durumu yenmek için çaba göstermediğimiz takdirde zihinsel esnekliğimiz yok olur. Montaigne’nin de dediği gibi: yaşlılık akla, yüze çizdiğinden daha fazla buruşukluk çizer.
En değerli organ beynimiz için bir şeyler yapmamız gerektiğine inanıyorum. Sabit düşünce alışkanlıklarımızın hapsedici etkilerinden kurtulamazsak, düşünme alışkanlıklarımızın ve düşünme şablonlarımızın zindanında, beynimizi pörsüteceğiz.
Zihinsel esnekliğimizi geliştirmeye bilinçli bir şekilde odaklanmalıyız. Eylemselleşelim. Hadi tüm kalıplaşmış davranışlarımızdan arınmak için çaba sarf edelim. ( Yazıyı ayağıyla yazmaya devam eder. )
Unutmayın: “Sahip olduğunuz tek araç bir çekiç ise, her şeyi çivi olarak görürüz.”- A. MASLOW
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
İnsan Olmak Ne Zor.
I- Üstat dedi ki: "Öğrenmek ve sonra bunu başkalarına öğretmek zevk verici bir şey değil midir?" - ...
Bir önceki konuda yer alan fotografa daha yakından bakarak yazımıza başlayabiliriz: Resmi yorumsu...
22 Cevaplar Kime:“Beyin Pörsümesi.”
nasıl olacak bu?
Aniden.
bunu mesleğimde uygulamaya çalışıyor, her defasında da ağzımın payını alıyorum. şöyle ki her genel kurulda adım geçmese dahi (bu konuda oldukça nazikler) yapmış olduğum her bir şey sıralanıp “arkadaşlar bunları yapmamaya gayret edelim” deniyor. dinlemiyor, devam ediyorum tabi ama kendin için ne yapıyorsun diye sorsalar, verecek olumlu bir yanıtım yok maalesef.
Yaptığın doğru davranış, herkes yapmamanı söylediğinde hala yapıyorsan çok daha doğrudur.
şuna katılmıyorum; yaşlandıkça denemediğim şeyleri daha çok merak oldum ben kendi adıma. Bu bana ait bir durum sanırım
Bazı insanlar sadece yaş alır. Merakları onları her zaman diri tutar. Önceden öğrendikleri bilgilerin kalıpları içine sığmazlar.
a oooo kalıbıma da kabıma da sığmıyorum
nihaaa 
yaş alıyorum sadece evet.
pekiiiiii!!!!bir anda hem kendi hem de evrendeki akışı etkileyen bir hareketle(her hareket(aksiyon) evrende karşılık bulur ve evrende değişik iletim veya aktarım mekanizmalarıyla etkileşime girer ve reaksiyonel sonuçlar doğurur.) öyleyse biz beynimizin düşünce hızıyla eş-anlı olarak bir anda bizden beklenmeyecek yani otomatiğe bağlanmamış(saçma da olsa) aksiyonlarda bulunmamız gerekecek…mesela yapacağımız hareketleri düşünmeden ve çıkar gözetmeden yapsak,bu durumda beynimizi şaşırtacak bir konuma sokacağızdır ve…mesela hiçbir sebep olmaksızın,bir anda beyninde uyanan bir şevkle,hiç düşünmeden Hindistana yapılan bir tura katılmak,avuç dolusu para harcamak ve bir sene boyunca bu borcu ödemeye çalışmak…NE DERSENİZ ACABA BAZI ŞEYLER İÇİN ÇOK MU DÜŞÜNÜYORUZ…beynimiz bize şunu söylemeli:YAHU DUR DAHA BEN BUNU PLANLAMADIM,NE YAPTIĞINI SANIYORSUN SERSEM…!!!!
EN TEHLİKELİ DÜŞMAN İSTATİSTİKSEL TEKNİKLERLE/VERİLERLE TAHMİN EDİLEMEYEN DÜŞMANDIR….
öyleyse nedeni,niçini,nasıl boşverip bir anda çıldıracağız…
Harika bir fikir.
Tahmini en zor düşman ise kendi benliğimiz sanırım.
Kararlarımızı özgür irademizle verdiğimizi düşünüyorsak bu düşüncemizi değiştirebilecek ilginç bir videoyu seyredebiliriz. https://www.youtube.com/watch?v=YFwkY5jjo0g&feature=share
video ile ilgili: kararsız kalınan durumlar, son anda verilen/ değiştirilen kararlar için de bir açıklamaları var mıdır merak ettim. 6 saniyenin fazlaca uzun bir süre olduğu söyleniyor, bence de öyle.
Bu konuda söyleyebileceğim şey: Kararları bilinçaltımızla verdiğimiz. Süresi önemli değil bence. Sonuçta bilincimizle verdiğimizi düşündüğümüz tüm kararlarımızı bilinçaltında çoktan vermiş oluyoruz.
mottosu da şöyle sanrım: doğru yanlış yok, yalnızca istek var
verilerini değiştirip, ayarlarıyla oynanabilir ama bu da herhalde ki çok zor.
Aslında daha da baside indirgeyebiliriz. Amigdala iki şey söyler: Kaç ya da savaş.
Geri kalan her şey bu iki ana oluşumun türevleridir.
sosyal fobim var, bunu araştırırken öğrenmiştim bissürü şey,şimdi unuttum ama
bana kaç diyor mesela, onu biliyorum bi tek.
Kaç diyorsa bir bildiği vardır. Kaç.
kaçmamak için artık çok geç zaten
Geç olsun güç olmasın.