
Son zamanlarda o kadar çok olay oluyor ki ister istemez daha fazla bakıyorum gazetelere. Çok dışından bakınca daha bir farklı görünüyor sanki haberler. Daha ürkütücü, daha zalim. İçerisindeyken bir parçası olduğun dünya, dışarıdan bakıldığında o kadar berrak görülüyor ki. İster istemez insanın aklına Fuzuli’nin sözü geliyor: “Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler.” Belki de bir parçası olduğun zaman, parçası olduğun şeyi görmek çok zorlaşıyordur. Belki de bu yüzden felsefe binlerce yıldır “Ben kimim?” sorusunun cevabını aradı. Çünkü ne olduğunu bilirsen, ne olmadığını da ve ya neyin parçası olmadığını da kavraman mümkün olabilecektir. Sanırım acılarımız biraz da bundan kaynaklanıyor. Acı bilginin çimentosu sanki. Bildiğin şeyi daha da güçlendiriyor.
Yanlışlıkla kendimi kaptırıp çok fazla haber veya köşe yazısı okuduğumda, derin bir yabancılaşma hissediyorum. Bazen bu o kadar derin oluyor ki, hissizleşiyorum. Okuduğum her satır ruhumdan bir parça kopartıyor. Berrak bir şekilde görüyorum artık: delilerden oluşan bir ülke var. Evet her ferdi özel yöntemlerle delirtilmiş. Devletin özenli ve titiz çalışmalarıyla, hem de kaynağını delirttikleri insanlardan sağlayarak yapılıyorlar bunu. Yapanların bile bilmediği, ancak sabırla yapılan, anlaşılmasın diye onlarca yıla yayılmış, sanki başka bir gezegenden ithal edilmiş en ileri teknolojilere dayanan maharetli çalışmalar bunlar. Bu insanlar o kadar delirtilmiş ki, hepsi de kendini en akıllı sanıyor. İşin en eğlenceli tarafı da, en fazla delirtilmiş olanların en önde yer alması. Ancak ne yazık ki delirmek insanlıktan çıkartıyor. Hayvanla insan arasındaki fark belirsizleşiyor o zaman. Nedir ki bu fark? Bence vicdan… Çünkü insandan hayvanı çıkarttığında vicdana ulaşıyorsun. Fakat dışarıdan bakınca, hangisinden hangisinin çıkartılması gerektiği konusunda şüphe duymaya başladım.
Bu delirtilmiş vicdansız insanlar yaşadığımız günleri çalabilirler, fakat hayallerimize ve umutlarımıza dokunamazlar. Umutlar kurşun geçirmiyor işte. Ve bir umuda sıkı sıkı tutunup uğruna savaştığında, acının çimentosuyla daha da güçleniyor.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Sergilediğimiz tüm davranışlar yaşam biçiminize göre düzenleniyor ve yaşam biçimimiz küçük yaşlarda ...
Dün akşam dolunaya baktım uzun bir süre. Kurt adama dönüşmeyi bekledim ama olmadı. Kıllanasım geld...
İnsanın bir tutkusunu aşması için ona sahip olması mı gerekir? Hayatta neye ihtiyacın olmazsa ona...
4 Cevaplar Kime:“Umutlar Kurşun Geçirmez”
“Umudum her zaman bâkidir ama ;
zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun …”
kifayetsiz muhterisler cenneti ülkemde durumum aynen bu’dur.
Ülkemde umutsuz yaşamak neredeyse imkansız. Umut soğuruculara rağmen.
umutlar tamam da, insan kurşun geçiriyor. onu napcaz.
Yaşamak için umutlarını kullanacaksın işte.