
“Baykuşların öbür kuşlara göre daha fırlak olan gözleri neredeyse hareketsizdir ve baykuş başka yere bakmak isterse, kafasını çevirmek zorundadır; buna karşılık baykuşlar, kafalarını yatay olarak 270°, yani bir çemberin 3/4’ü kadar çevirebilir ve başlarını yukarıya ve aşağı 180° döndürebilir. “
Evet baykuşları seviyorum. Fakat biraz önce saydığım özellikleri sayesinde değil.
Seviyorum çünkü baykuş felsefenin simgesidir. Karanlıkta görür ve duyar. Üstelik uçabiliyorlar da.
Felsefe benim için bilgi aşkıdır, sanat ise ruhun özgürlük manifestosu.
Bu ikisini birleştirdiğimiz zaman ne mi olur? Baykuş Vakti!
Bundan sonra blogumda hayatını felsefeye adamış olan dostum Baykuş Vakti’nin yazılarını da okuyabileceksiniz.
Hoş geldin Baykuş Vakti!
Kuyunun dibine her düştüğünde, ceplerinden dağılıverir sigara paketleri, diplomalar, kartlar, sokak kalabalıkları, not defterindeki kelimeler, defter arkası karalanmış isimler, zihin bulanıklıkların ve devrik cümleler…
Ve birileri bırakıverir kuyunun ağzından çakıl taşlarını, bozuk paraları, balgamlarını…
Dilek tutarlar. Kuyunun dibi, kuyunun ağzıdır; kuyunun ağzı da kuyunun dibi. İçindeki ise hep ağma, tıpkı kuyunun dışındaki gibi. Görmek için gözlere ihtiyacın yok, dibi yaşa yeter…
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
“ Durum etiği” tartışmaları 1960’larda ortaya çıktı. Bu görüşün yandaşları, herhangi bir duru...
Birçoğumuz, önem verdiğimiz şeylerin aslında o kadar da önemli olmadığını öğrendiğimizde karşı konul...
De ki işte! “En ucuna geldiysen ne çıkar ki hayatın, gider bir de sınırın diğer tarafını işgal eders...
2 Cevaplar Kime:“Baykuş Vakti.”
hoş gelmiş o vakit
***********************
İyi ki gelmiş.
kolay değil Baykuş Vaktinde iki çift laf söylemek sessizliğin içinde görmek karanlıkta konuşabilmek gerek
***********************************
Belki de kolay olmadığı için denemeli.
Ya başarırsak.