Aslında herkesin, çoğu kez gariplik, anlamsızlık, saçmalık vb. kelimelerle açıkladığı bazı olaylar, tesadüf kelimesinin kullanılma amaçlarından biri olan insan bilgisinin yetersiz kalmasındandır bence. İnsanın kendi yetersizliğinden sıyrılmasının en kolay yoludur bu. Oysa gizemli bir dünya olan bilinçaltının ve insan zihninin kapılarını aralamayı başarabilenler, her olayın geçerli bir sebebi olduğunu, hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, görenin insanın gözü değil de kalp gözü olduğunu bilenlerdir. Ne yazık ki zekayı cinlikle, aşkı dürtülerle, vicdanı parayla ve gururu açgözlülükle karıştıran insanların çoğunlukta olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Sadece okuyarak cahillikten kurtulduğunu zanneden okumuş cahillerin çoğunlukta olduğu bir yerde bu tür konularla ilgilenen insanlara ise ya büyücü ya da deli gözüyle bakılmasının sebebi de bu olsa gerek.
Beyinle ilgili okuduğum her kitapta insanın beyin potansiyeli hakkındaki her bilgi beni etkilemiştir. Ne yazık ki; bilinçaltı ile ilgili bilgiler çok kısıtlı. Bilim adamlarının (İsviçreliler dahil.) çaresiz kaldığı konulardan birisinin bilinçaltımız olduğunu düşünüyorum. Ancak rahatlıkla ifade edebileceğim şey; bilinçaltındaki bilgilerin bir anlığına dahi bilinç düzeyine transfer edilmesi mümkün olsa çıldıracağımızdır. Belki de insanoğlunun çevreye uyum kurma ve sosyalleşme uğruna feda ettiği bir yetenektir bu. Çünkü bilinçaltımızı kontrol etmeyi başarmış olsak şu an yaşadığımız dünya asla bu şekilde olmayacağı gibi, bu günkü yaşamsal hiç bir parametre de var olmayacaktı.
Sonuç itibariyle beyin her gün milyarlarca bilgi ve deneyim topluyor. Bilinçaltı hepsini kaydederken, bilinç sadece yaşamsal faaliyetlerini sürdürecek kısmını alıyor. Bilinçaltı, doğuştan getirdiğimiz özümüzdür. Milyarlarca yıllık yaşam deneyiminden devşirilmiş sonsuz bilgelik, zenginlik ve yaratıcılık kaynağıdır. Belki de kolektif bilincin içimizdeki yansımadır. Bence rüyaya daldığımız anda devreye giren bilinçaltı çok nadir bazı insanlarda bilinçle buluşabiliyor. Ben bu durumu, rüyada bilinçaltının bilinçle kucaklaşması olarak nitelendiriyorum. İşin ürkütücü tarafı, rüyalarda zamanın farklı olmasıdır. 20 saniyelik bir rüyada bir haftalık, hatta bir yıllık yaşam bilgisi akıp gidebilir. Çünkü rüyada zaman yoktur. Bence bu, üzerinde cidden durulması gereken çok hassas bir konu.
-“Neden rüyada zaman yoktur?” diye soruyorum kendime ve cevabım:
-“Çünkü rüyada geçmiş, şimdi ve gelecek aynı yerdedir.” oluyor.
Oysa hepsinin bir arada olduğu tek yer zamansızlıktır. İşte bu sebeple rüyasında bilinci ile bilinçaltını buluşturabilen nadir insanlar geleceği de görebilir. Daha da ileri giderek söylüyorum ki: geleceğini rüyasında yaratıp aynısını yaşayabilir.
Şimdi herkese iyi uykular diliyorum.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Belki de gördüklerimize inanmadan önce neyi gördüğümüze doğru karar vermeliyizdir. İşin kötü tarafı ...
Yaptığımız her tercih, biz farkına varmasak bile, problemin ortaya konuş şeklinden etkilenir. Yakla...
Yeryüzünde yaşayabilmek için dizayn edilmiş ilkel bir vücudumuz var. Organizmamız, yer çekimi, rüzga...
20 Cevaplar Kime:“Geleceği Rüyada Görmek”
Bu gerçekten benim de üzerinde çokça düşündüğüm bir durum. Hatta bazen yaşadığım olaylar karşısında ben bu anı daha önce yaşamıştım diyorum, başka bir yerde okuduğum bir yazıda da (nerede okuduğumu şu an hatırlamıyorum) bu hislerin o olayı daha önce rüyamızda gördüğümüz bir olay karşısında söylediğimiz yazıyordu. Bu fikri gerçekten benimsemiştim ve nadiren rüya gören bir insan olarak rüyalarımın hatırladığım kadarını not almaya başladım bakalım benzer olaylarla karşılaşabilecek miyim diye ve gerçekten de doğru, bazı rüyalarımın çok benzerleri olayları yaşadım ama şimdi sorduğum soruda şu acaba ben bu düşüncenin etkisinde kaldığım için farkında olmadan bu olayları isteyerek mi yaşıyorum acaba?
*************************************
“Görme yetisini geliştirmenin metodlarından biri de “rüya görmeyi” bilinç düzeyinde başarabilmektir. İnsan uykuda iken bile tümüyle bilinçsiz değildir. (*)Büyücünün rüyasında yaptığı, uyurken varlığı devam eden bilinç kırıntılarını harekete getirip kontrol altında tutabilmektir. Bunu da iç diyalogu keserek başarır. Yani, düşüncelerin akışını durdurmak ve insanın kendisi ile konuşmasına son vermek önemlidir. Bu başarıldığında, insan düşünce deresinde sürüklenen bir yaprak olmak yerine akışı seyreden ve istediğinde dikkatini başka yöne çevirebilen bilinçli bir varlığa dönüşür.
(*)”Büyücü” demekle büyü yapan kişiyi kast etmiyorum. Büyücü, evrenin gizemli olduğunu ve bu evreni akıl mantıkla açıklamanın mümkün olmadığını, ancak mistik yoldan (misterion = gizemlilik) deneyimleyerek (katılımla) anlamlandırılabilir olduğunu kabullenen kişidir. Büyücünün yolu akıl ve mantık yolu değildir. Onun yolu sezgi, iman ve cesaretle bilinmeyen ve belki de bilinmesi mümkün olmayan gizemli bir alemde dolanıp tecrübe kazanma yoludur. Kazanacağı tecrübeye hayat tecrübesi denemez. Çünkü onun amacı bu yaşamda güçlü olmak değil, mistik alemleri keşf ederek güçlü bir rüya bedeni oluşturabilmektir.)”- Carlos Castaneda
Önceden görmek ile gördüğün şeyi yaşamaya meyletmenin farklı kavramlar olmakla beraber benzer sonuçlar doğurabilmesi teorik olarak mümkün bence.
Ancak Castaneda’nın da bahsettiği gibi; rüya görmeyi bilinç düzeyinde başarabilen insanların akışı seyredebilme yetisi varsa eğer, bunu başaran insanlar için düşüncelerin etkisinde kalmaktan bahsedemeyeceğimiz kanaatindeyim.
Ben bundan emin değilim acaba bunun bir testi olabilir mi… insan düşüncelerinin etkisinde olup olamadığını nasıl kanıtlayabilir (yani düşüncelerinin etkisi derken rüyada gördüklerinin bilincinde olup ta onların etkisinde yaşamak gibi). Bu arada siteniz ve yazılarınız çok hoşuma gitti rss’e ekliyorum
*************************************
Emin olduğumuzda şüphe biter. Şüphe biterse bilim biter.
Keşke bilgi gibi sezgilerimizi de paylaşabilseydik.
Diğer yandan günümüzde bilimin geldiği noktada bu tür durumları bilindik yöntemlerle kanıtlayabileceğimizi sanmıyorum.
Sonuç itibariyle bahsedilen olay için düşünce yetmez, sezgilerimiz de devreye girebilmeli.
İlgi ve alakanız için minnettarım.
Evet haklısınız galiba, bilimi yaşatan şüphedir
***********************
Galiba öyle. ehi.
AK SAKALLI DEDE
Çok rüya görürüm. Rüya görmeyi de yorumlamayı da çok severim. Bir rüyayı yorumlamak için en iyi zaman Freud’un da dediği gibi rüya sonrası veya arası yarı bilinçli olduğumuz durumlardır. Böyle durumlarda yorumlama verimi çok yüksek oluyor. karışık ve hemen yorumlanmamış bir rüyayı ise uyandığımda tekrarlayarak ve ayrıntılayarak aklımda tutmaya çalışır, tekrar tekrar üzerinde düşünürüm. Çünkü onlar bize geçmişten ya da gelecekten atılmış mektuplardır. Yok saymak, bu mektubu açmamak size seslenen büyülü ve bilgelik dolu bir fısıltıyı, uyarıyı, iç sesi bekli de yaratısal bir mesajı hiçe saymaktır. Ben düşlerin sadece sezgilerden ve fark edişlerden ibaret olmadığını düşünüyorum. Evvela o dediğiniz gibi bilinç altında(dışında) kayıtlı sınırsız bir yaşam kütüphanesinin bilgilerini kapsıyor. Onlar düşlerde uçuşarak karanlık bir mağaranın ağzından çıkıyor ve çıplak ayaklarıyla dans ediyorlar.Diğer yandan Onlar, bir duygu sizin kovaladığınız, sürgüne gönderdiğiniz, aşağıladığınız duygular, gölgeniz sizin; fakat bilincinizdeki gerçekten daha doğru ve daha erdemli o siz olan “ben!” Sonra “o” belki ve çok muhtemelen geçmiş insanlık tarihinin atasal izlerini de taşıyor içinde. Gustav Jung bunu Kant gibi bir priori(önsel bilgi, doğuştan var olan)olmadığını bunun bir eksene benzediğini söylüyor. Bilgi dizinleri yok belki ama bir eksen var. Buz kristallerinin üzerine dizildiği hayali bir eksen düşleyin ya da bir ulu ağacın röntgenini çektiğinizde oluşacak saçaklı yapıyı göz önüne getirin, işte öyle bir eksenden bahis ediyorum. Sembollerin ekseni bu, ata dediğinizde, baba, anne dediğinizde, yurt dediğinizde beyninizde oluşan resimleşen şeyin özündeki eksen. Eskimolarda da var moğollarda da araplarda da! Gelecekten haber veren aksakallı dede dediğinizde her insanın, her kültürün dedesini oluşturur, kavram olarak aynı, şekil olarak farklıdır. Bana burda Jung haklı gibi görünüyor. Bilgilerden, bastırılmış duygulardan ve eski zaman bilgilerini oluşturan hayali eksenlerden oluşmuş dev bir gösterinin aynı anda(aynı zaman ya da zamansızlıkta) filimleştiği büyük yapıt. İşte düş bu! Muhtemelen gerçek ya da bilinç dediğimiz şey insanlığın doğandan kopuş ve yabancılaşma sürecinde oluşan yeni bir şey. Tarım toplumu döneminden eskiye uzanan uzun insanlık tarihinde, insanlar uyanıkkende “bilinç altında” yaşıyorlardı. Bu zamana düşler zamanı diyebiliriz. Upuzun düşler tarihimizin bize bıraktığı kalıtlar, büyük bir bilgi kümesi ile halaya durduğunda hemen halay başının önünde “Ak sakallı dede” size bir şey söylüyorsa kulağınızı açın, gözlerinizi değil!…
***************************
Buz kristallerinin üzerine dizilen hayali eksen üzerinde vücut bulmalı benlikler.
Rüyalarımız ise gelecek planlarımız olmalı…
“Dream is destiny!” cümlesiyle başlayan Waking Life filmi, tam da bu konunun filmidir.
*********************************
Rüyalar gelecek planlarımız olsun.
geçen bir rüya gördüm….bulutlar yoğunlaşarak bulut halinde yere düşüyorlardı…yer sarsıldı ama ne sarsılma…yüreğim ağzıma geldi…ve diğer isanlar korkularından tirim tirim titriyorlardı ve ben birden bağırdım şuna bakın güneş ve ay birbirlerine ne kadar da yaklaşmışlar…amanın eyvaahlar olsun demeye kalmadı…bulutsu şeşlinde bir yaban koçu göğe doğru sıçradı kaçtı…sonra yine aynı özelliklere sahip yan yana üç at gördüm koyu kahverengi bir bulutsu halinde…gök yerlere düşüyordu…ama ne düştüğünü hiçö anlayamıyorduk…ben hep diğer insanları bu anlattıklarıma benzer olağanüstülüklere karşı uyardım….sanki içimize kaçacak hiçbiryerin olmadığı ve istenmediği takdirde de hiç olamayacağı hissi zerkedilmişti…tarifsiz bir korku efsanesi gibiydi…heyacanı güzeldi ama korku yönü heyecan yönünü bastırıyordu….bu rüyayı yusuf aliyisselamın yöntemiyle yorumlayıp…yunus aliyisselam gibi zorda kalmışlara yardım eder misinmiz?hızır mı yunus mu?sizce hangisi daha iyidir?
********************************
İkisi de iyidir herhalde. Fakat ne yazık ki ben rüya yorumlamıyorum sadece görüyorum.
xyz
**************************
bir şeye eşit mi bunlar?
Ben rüyamda başkalarının geleceğini görüyorum ve en çok 1 ay sonra olay gördüğüm şekilde ortaya çıkıyor bazen 2 gün öncesini bile görebiliyorum sizce sebebi nedir? çünkü gördüğüm kişileri çok yakından tanımıyorum
************************************
Bazen sonuç sebebin önüne geçer.
arkadaşlar ben rüyamda geleleceği gördüm sağlık işleri gelişmişki yankomşumuzu yaşar gördüm sanayide değişimler olmuş uçan arabalar çıkmış binalar camdan olmuş yani herşey yapay olmuş camilerle ilgilenen yok büyün camiler eski püskümüş rüyamdaki tarihe bir baktım yıl parantez içinde söylüyorum yıl(2212) inanmassanız nababalım uyan dığımda bende şaşaırdım şu anda2013 yılındayız benim gördüğüm rüya kaçyıl sonra böyle bir rüya gören varsa oyumben sitesine yorum yassın
: 
********************************
2212 yılına mektup yazabilsek istedim.
bende ruyamda cogu kez izmire geldigimi gormustum ve gercek te oldu. keske ruyalarima girmeseydi bu pislik sehir
*************************************
Belki de yaşamak istediğin şehrin rüyalarına girmesine müsaade etmelisindir.
bilinçaltı ile bilincin birlikteliğinden doğan geleceği görme durumununa benim rüyalarım tekabül ediyor mu bilemiyorum fakat yıllar yıllar evvel ve çok sık yaşamış olduğum bir durumdu bu. bunların en ilginci üniversite sınavını kazanmadan 1 yıl evvel görmüş olduğumdu. duvarın üstünde oturup etrafı izleyip arada yanımdaki kişiyle sohbet ediyorum (yanımdaki kişi de sonrasında en yakın arkadaşım oldu).gözüm merdivenleri inen öğrenci grubuna fakat daha çok birisinin giymiş olduğu kırmızı kazağa takılıyor. sonra uyanıyorum, 1 yıl sonra üniversiteye gidiyorum. sonra bir gün ders arasında bir duvara oturuyoruz arkadaşımla ve ben rüyamda ne gördüysem aynısını tekrar yaşıyorum. kırmızı kazaklı kişiyi gördüğümde yaşamış olduğum şoku halen hatırlarım. bu ve bunun gibi çok şey görürdüm o dönemde. çok büyük keyif alırdım bu durumdan. düşünsenize bir şeyin olup olmayacağını çok önceden biliyor ve o çoğu kişiye bir ömür gibi gelen sıkıntılı bekleme dönemlerini siz sıkıntısız atlatıyorsunuz. kötü yanları da var tabi, sevdiğiniz bir insanın öleceğini bilmek ve hiçbir şey yapamamak gibi. sonrasında azaldı zaten bu durum.
şimdilerde gene çok sık rüya görüyorum fakat bunlar umutlarımdan, hayallerimden beslenip bana çok da hoş olmayan oyunlar oynayan bilinçaltı rüyaları oluyor genelde.
her iki rüya türü de çok yıpratıcı. eğer bir seçme şansım olsaydı ben hiç rüya görmemeyi seçerdim sanırım.
*******************************************
Belki de bilinçaltımız temizlendiğinde hiç rüya görmeyeceğiz.
rüyalar bence bilinçaltının uykuda pırtlamasıdır. rüyalar konusuna pek takılmam ama şöyle bir yaşanmışlığım var, yazını okuyunca aklıma geldi:
uzuuuun yıllar önce, bir ara rüya konusuna takmıştım, ilgili yazıları okuyordum ve o kış, kendime bir defter almış, uyandığımda unutmadan çalakalem rüyalarımı yazmıştım. ne kadar saçma olsalar da.
o kışı takip eden yazda iş ve hayat konusunda çok ağır travmalar yaşadım, hatta beynim sanırım kendini korumak için belli anlardaki olayları ve insanları hafızamdan sildi. oralar boşluk kaldı.
bu arada benim bir süre rüyalarımı karaladığım defter unutuldu gitti. 4-5 yıl sonra kitaplığımı temizlerken o defteri buldum ve açıp okudum.
yazdıklarım o kadar anlamlıydı ki…
mesela elektrik panosunun önündeki köpeğin kabloları dişlemesi o an bana saçma gelmişti, (evet, o yaz, elektrik panosu ve birinin kabloları kesmesi ile ilgili büyük olaylar olmuştu)
birebir hepsini anlatamam tabii; ama o yaz yaşadıklarımın anlatımıydı yazdıklarım. işin garibi, yaşamadan asla anlaşılamayacak olmalarıydı.
böyle kelimelere dökünce deli saçması gibi geldi şimdi
bazen yine bir defter koymayı düşünürüm başucuma, ama her seferinde bir bahane bulurum. bir daha hiç not almadım.
sanırım bir tarafım farkındalığı reddediyor, ya da korkuyor. kim bilir?
“Bilinçaltı düşüncelerimiz bilince çıkmadıkça karşımıza kader olarak çıkar.” demiş Jung.
Belki de kaderimiz kendi elimizdedir.
Rüyada geleceği görüyorum herhelde bilmiyorum herkese ben bu anı rüyamda görmüştüm diyorum arkadaşlarımsa dejavu yaşamışsındır diyorlar sizce bunu nasıl anlayabilirim
Günlük yazmayı deneyebilirsin.
Söz uçar yazı kalırmış.
Adeta self rehabilitasyon.
Tıpkısı sanki.
Ben hep aklımı yitirdiğimi sanırdım ama öyle değilmiş bunu burda şimdi gördüm öyle özel bi an yok sıradan bi gün bile olsa mesela iş yerinden bi arkadaşla yemeğe çıkarken basitce olayın seyiri ve işte o an içimden ben bu anı rüyamda görmüştüm diye çok kez söylendiğim oldu saçma geliyor ama bundan yaklaşık 10 yıl zaman zarfı öncesinde gördüğüm ve kimisi basit kimisi önemli gelişmeli bi çok rüyam son yıllarda bu anı yaşamıştım olarak bana bu düşünceyle geri dönüyor.. umarım anlatabilmişimdir umarım bu yazıyı okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır halada aynı hadiseler içerisindeyim büfeden birşey alırken büfe sahibinin konuşmaları olsun yada önem arzeden şuan robot işinde çalışıyorum fakat bu işe girişimi bundan tam belki 10 yıl önce yaşamış gibi rüyamda gördüğümü dün gibi hatırlıyorum daha bi çok örnek………
Rüyalarımız bilinçaltımızın kollektif bilince ulaştığı gizemli bir hazine. Onlar hakkında ortaya henüz çıkmamış bir çok sır mevcut.