
Yapmak zorunda kaldığımız şeyle, yapmamız gereken şeyi kefelerinde taşıyan bir terazidir vicdan.
Dengesi bozulduğunda azabı yaman olur.
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Değişim Körlüğü...
"İnsan beyninin çalışma prensiplerini araştıran bilim, yağmurlu bir havada, arabada ilerlerlerken, ö...
"İnsan beyninin çalışma prensiplerini araştıran bilim, yağmurlu bir havada, arabada ilerlerlerken, ö...
Sayıklamalar 7
Böcek, insanın arkadan görünüşüdür. İlk bakışta fark etmek neredeyse imkansızdır. Ciddi bir de...
Böcek, insanın arkadan görünüşüdür. İlk bakışta fark etmek neredeyse imkansızdır. Ciddi bir de...
Algını Değiştir, Hayatın Değişsin.
Hayat tercihler manzumesidir. İnsan yaşamı boyunca kolayı seçme eğilimi gösterir. İşin ironik taraf...
Hayat tercihler manzumesidir. İnsan yaşamı boyunca kolayı seçme eğilimi gösterir. İşin ironik taraf...
Bilgi Paylaştıkca Çogalır...
10 Cevaplar Kime:“Terazi”
sadece ağlayarak kurtulmamalı bu acıdan, hakedilmiş azap…(videodaki hatun kişiden söz ediyorum )
***********************************
Acı ancak çekerek tüketilebilir ancak vicdan azabı biz ölene kadar yapışır yakamıza.
Çok duygulandım
itiraf edim.
Ve vicdan hep ” ACIMA ” moduna bağlanırya hep acıma hissiyle eşleştirilirya bu çok yanlış aslında.” Yapmamız gereken ve yapmak zorunda kaldığımız şey ” çok ciddi bir kasırga, bir sirkeleniş ve bir sarsıntı…..
” Bir insana ” der annem, ” en büyük cezayı vicdanı verirmiş. “ve” en acmasız yargılamayı en acımasız eleştiriyi vicdanı yaparmış.” Bence koyar bu insana.
Şimdi bu kızcağız ” Yılın en iyi fotoğrafçısı ” ödülünü alsa nolur almasa nolur.İçine kan öğündükten sonra.
Herşey yürekte başlarmış gönülden geçermiş ruhla bütünleşirmiş ya onun misali…ve hani hep denir ya
, ” Tanrı insanı gönlü temiz insanlarla karşılaştırıp kaynaştırsın. ”
Neyse vicdanın bu acıma,hafiften böyle bir aşağılama , aman kıyamam ben sanadan çıkartılıp bu şekilde tespitlendirilmesi şahane ya …….
süper bir tespit….saygıyla şapka çıkardım yine
*************************************
Evet içimizde taşıdığımız en acımasız yargıç vicdan. Üstelik özel yetkili. ehi.
Aklıma,”akbaba ve Afrikalı çocuk”fotoğrafı geldi.Fotoğraf 1994 yılında Somali’de Amerikalı bir gazeteci olan Kevin Carter tarafından çekilmiş ve Kevin Carter bu fotoğraf ile “Pulitzer ödülünü” kazanmış.
Hikayenin en acı tarafıysa Kevin Carter Somali’den dönünce bir süre bu çocuğu araştırmış fakat bulamamış. Orada gördüklerinden çok etkilenen Amerikalı gazeteci bir süre sonra derin deprosyana girmiş ve 3 ay sonra hayatına son vermiş.
*************************************
Vicdan bazen ölümle cezalandırıyor insanı. Feci bi şey.
Hayatımın ızdırabının vicdanımdan gelmemesini diliyorum…
Bizi körleştiren, hissizleştiren nedir?
*****************************
Yaşadıklarımız…
Bazi meslekler boyle iste. Vicdan, gorev sorumluluk hepsi birbirine karisiyor.
********************************
Hiç bir şeyin birbirine karışmayacağı meslek istiyorum. Sanırım emekli olmak istiyorum. ehi.
Derin bir konu. Fotoğrafçıdan çok onu bu şekilde davranmaya iten sistem hatalı belki de. Çünkü büyük ihtimalle onun yerinde başka bir gazeteci(fotoğrafçı) da olsa aynı şekilde davranacak, o resmi çekecekti.
Genç gazetecilere ilk günden itibaren herşeye haber gözüyle bakmaları öğretilir. Mesleğin özünde bu yatar zaten. Herşeye haber gözüyle bakmayı başaramayacak kadar duygusal ve vicdanlı iseniz, maalesef iyi bir gazeteci olamazsınız. Çoğu zaman haber ve fotoğraflar ödül kazanmak için hazırlanmıyor bile, sadece gazetede (yani hayatta) kalabilmek için hazırlanıyor. Ödül alacak kadar “iyi” olamıyorsanız patronunuz sizi uzun süre orada tutmaz. Gazetenin içerisinde kıyasıya rekabet vardır. Her yıl belli sayıda kişi işten çıkartılır. arka tarafınıza tekme yiyenler arasında olmamak için en etkili haberleri hazırlamak, fotoğrafları çekmek hayatınızın bir parçası haline gelir. Başka çareniz yoktur, herşey ekmek parası içinir aslında, ödül falan bahane. Sistem, sizi var gücüyle buna zorlar…
Bir gazetede, fi tarihinde, genç bir adam içeri girdi. Girer girmez kapının önünde yere yığıldı. Sara krizi geçiriyordu. Bir anda birçok muhabir etrafını sardı. Yardım amacıyla mı? Hayır! Kıvranan adamın fotoğraflarını çekmeye başladılar. Daha da kötüsü birkaç dakika sonra içlerinden biri şöyle dedi: “Bırak abi ya, burada vakit kaybetmeyelim, bu olayın haber değeri yok ki!” Diğerleri de ona hak verdiler. Hepsi birden geldikleri gibi bir anda ortadan kayboldular. Genç adam, yerde yalnız başına kalmışken, muhasebe servisinden biri çıkıp yardım etti ona nihayet. Durumu en üst kattan seyreden ben, arkadaşıma dönüp “Aaa, yardıma gidiyorlar sanmıştım, hem sara krizi geçiren biz olsaydık, fotoğrafımızın çekilmesi hoşumuza gider miydi? Bu mu gazetecilik?” diye sordum. O da “Evet, bu. O şekilde düşünmekten vazgeç, uyamazsan gönderirler, aman ha, dikkatli ol” dedi.
***************************************
Gazeteci olamayacağımı öğrenmiş bulunuyorum.
Sertmiş bu ya. 
KİŞİSEL VİCDAN: KAHRAMAN VE ASİ
Freud vicdan’ı süper ego ile eş tutar. Toplumun töre, adet ve değer yargılarının vicdan’ı oluşturduğunu söyler. Geçen yazıların birinde tartıştığımız konuyu çok önemsediğimi söyleyebilirim:
a) Vicdan kişiselleştirilebir mi? Kendi değerlerimizden oluşan özel ve gelişkin bir vicdana nasıl sahip olabiliriz?
b) Vicdan özel olarak genelleştirilebir mi? yani senin altını çizdiğin vicdan dersleri aracılığıyla belletilebilecek toplumun, tarihin, insanın ve aklının iyi yanlarından oluşturulmuş, doğayla barışık, kadınla barışık, kendiyle barışık ve gelecekle barışık gelişkin bir vicdan’dan bahsediyorum. Olabilir mi??*
Marquis de Sade “Pişmanlık alışkanlığın öldürdüğü geçici bir duygudur.İşlenen tek bir cinayet, vicdanımızı sızlatabilir. Ama cinayet çoğalınca, onlarca yüzlerce kez tekrarlanınca, vicdan susar” demiş. İnsanda Öyle bir vicdan olmalıki; hiç susmamalı her zaman duymalı haksızlığın ve cinayetin sesini, hırpalanan doğanın yanık ağıdını! Barışçı, duru ve kandırılmamış BİR VİCDAN. Kıyıcı bir zalim haykırırken kim duyacak sesini dediği anda” ben, ben duyuyorum.” diye haykıran bir vicdan kahraman ve asi….
**********************************************
Bence Marquis de Sade, durumu çok iyi analiz etmiş. Ülkemde yüzlerce defa yaşanan kötülüklere karşı neden vicdanlarımızın paralize olduğu onun yaklaşımıyla çok daha iyi anlaşılabiliyor.
Belki de dünyayı güzellik değil, kahraman, asi ve haykıran vicdanlı insanlar kurtaracaktır.
Dehşete kapıldım!
Şu bir gerçek ki, ben asla böyle bir gazeteci olamazmışım. Kazara olmuş ve bu duruma düşmüş olsaydım eğer, o kızı kurtaracağım diye kendimi düşünmeden ortaya atardım kesinlikle. Gözümün önünde bir çocuğun öldürülmesine tanık olmak, hele de bana yardım isteyen dehşet dolu gözlerle bakarken; Düşünmesi bile kahrediyor beni…
Varsayalım ki, bu gazetecinin durumunda olup o fotoğrafı çekme durumunda kalsaydım, sonrasında normal hayata dönemezdim. Benim için katlanılması mümkün bir vicdan azabı değil…
Yok, ben böylesi bir savaş gazetecisi olamazmışım…
************************************
Sanırım ben de yapamazdım. Fakat bazı şeyleri yaşamadan öngörmek çok zor. Evet meslek seçerken dikkatli olmalı.
ilk anda herkes anjelika gibi düşünsede o an o kıza yardım etmek her yiğidin harcı değil.o kareleri çekebilirmiydim düşünemiyorum o, anı yaşamadanda bilemem ama yaşamak ta istemem açıkcası…
kim bilebilir ki.!
kızım caddenin karşı tarafında dayısıyla bana doğru geliyorlar.bir an beni görünce koştu gelen kamyoneti görüyordum ve sadece kızıma bağırabildim.neyseki kızım farkedip geri çekildi.
hep böyle bir şey olsa arabanın önüne atlar kurtarırım gibi gelirdi ama ben donup kalmıştım gazeteci kadında sadece yapması gerekeni yaptı bence…
haa sonradanda ödül töreninde vijdan muhasebesine girmeside komik o vijdan fotoğrafları şakır şakır çekerken nerdeydiiii hı …
**********************************
Vicdan randevusuna hiç sadık değildir.
Keyfi ne zaman isterse o zaman gelir. ( Ne feciymiş ya. Gıcıkmış bi de. ehi.)
kadın max payne oyunundaki “mona” karakterine benziyor.acaba o mu?
************************************
Hmm. Benziyor.