
“Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğrafından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az… O zaman öyle demeliyim: Seni az tanıyorum… Az…
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi…
Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir…”
Bunları da okumak isteyebilirsiniz:
Zebu Kartlarının Kupa 4'lüsü: Kaynak: http://www.axtelsoft.com/2012/02/14/dil-kalip...
İnsanlar, birbirleriyle yüz yüze, göz göze iletişim kurmak için programlanmıştır. Biz sosyal varlıkl...
Nikomakhos’a Etik (MÖ 4. Yüzyıl) / Aristoteles
18 Cevaplar Kime:“Az / Hakan GÜNDAY”
Tam ironi hiç düşünemdim ya A ve Z’yi pes diyorum!
Şu kısa dizelerde aslında o derece anlam yüklü ki; anlayana!
Gece gece düşündüren aklına sağlık!
**************************************
Evet A ve Z nin arasında sıkışmış alfabe milyonlarca kelimeye gebe…
bıraktığı etki de öyle: az. önce a dan z ye sonra da z den a ya bir seyir izliyor.
*********************************
Seyretmek istiyorum, harflerin ahenkli dansını…
“Harf” deyip geçmemeli; insanların aşamadıkları engelleri kolayca aşabiliyorlar.
*************************************
Özenle, tek tek yerleştirmeli harfleri şarjöre.
Sonra da taramalı.
Çok güzel. Çok etkileyici buldum. Duygusallığım üstümde yine sanırım…
********************************
Duyguların kelimelerle titreşmesi olsa gerek…
az ama yanyana gelince bu 2 harf anlamı çok
**********************************
Az, bazen çok olur.
Hakan Günday okumadım ama aklımın bir köşesinde hep “Kinyas ve Kayra” var. En kısa zamanda okunmalı yahu.
***************************************
Ardından Ziyan’ı okumalı. Yoksa çok ziyan olur.
kesinlik bazen tek bi kelime yetiyor bütün bi ömrü anlatmaya.. “az”ıcık farkında olsak vıdı vıdı yapmasak..
*****************************************
Az biraz fark ettiğimizde çok yol katetmiş olacağız.
“Yok olup gitmekten korkuyordu.Var olmaktan yeterince korktuğu için..”
Şimdilik sadece kitap içinde verilen ayıraç üzerindeki yazıyı okuyabildim..
A’dan Z’ye şiddet üzerine yazılmış,dilin ve yazının şiddetiyle bir roman..
Yakın zamanda okumalı..
******************************
Aklın kelimeleri böğürerek kusması bu…
çok sevdim bu AZ yazıyı..
***********************
Az yazıyla çok şeyi anlatabilmek: Buna akıl diyoruz.
Bilinçdışı zekâyla ilgilenen G. Gigerenzer, enformasyonun sadece bir bölümüne odaklanmak suretiyle sezgisel bir kestirme yolun bizi istediğimize ulaştırabileceğini söylüyor. Ve bu tezini “daha çok bilgi ya da daha çok düşünce –her zaman daha iyi değildir ve bazen AZ, DAHA ÇOKTUR” şeklinde formüle ediyor..
Yukarıdaki yazıda bu formülü gördüm gibi geldi..
*******************************
Gerçekten az, bazen daha çoktur ve her karmaşık problemin basit bir çözümü olabilir…
“AZ” ne desek az. içeriğini beğenmedim. “Derda diye bi kız var”
Benim için kapaktaki yazı yeterli.
*********************************
Evet AZ için ne dense az.
)
Kitabı okurken kelimeler bir araya gelip, hiç beklenmedik bir anda okkalı bir tokat patlatıyor insanın yüzüne.
Sakinleşene kadar sıradaki tokadı yiyor insan…
Sihirli bir kalmeden çıkan büyülü kelimelerin insan beynine attığı bir bomba…
Tahribat kaçınılmaz. Sadece kapağı okuyup bırakmak belki de en mantıklısı
kaç gündür kocamla bunu düşünüyoruz…
13 yıldır tanışıyoruz 8 yıldır evliyiz ama hala birbirimizi çok az tanıyoruz AZ
*****************************************
Hmm. Bekir YILDIZ’ın Evlilik Şirketi adlı kitabı da bu durumu anlatıyor.
Kim kimi çok tanıyor ki?
Önce kendimizi tanısak…
“AZ” beni dövdü biraz…
*********************************
Ucuz atlatmışsın.
“Önce kendimizi tanısak…” çok doğru oyumbencim.
*******************************
Kendimizi tanıdığımızda hayat AZ’ın ötesine sıçrayacaktır.
az ile az arasında kocaman bir fark oluyor bazen ve sen bunu çok geç anlıyorsun.
Bazen hiç anlamamak geç anlamaktan daha rahatlatıcı olabiliyor.
“belki de hayat yanlış anlayınca güzeldi. sadece yanlış anlayınca. ama her şeyi!”
benim.

şimdi de buradan yakalım. gerçi bildiğim tek rahatlatıcı şey bu
Aslında en güzeli yanlış anladığını anlamadan yaşamak sanırım.